Cibar nedir, Cibar ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Bebeklikten çıkmış çocuk.

Bel ağrılarında, kırık ve çıkık tedavisinde kullanılan iç yağı ve karasakız karışımı yakı.

[Bakınız: cıbar].

Bebek, süt çocuğu.

Karasakızla yapılan bir çeşit yakı.

Cibar tanımı, anlamı

Ciba : Tüyü kırkılmış keçi ve koyun. Domuz yavrusu. Bebeklikten çıkmış çocuk. Çevik, oynak. Göbek. Zıbın. Civciv. Hiç bir şeyi olmayan. Küçük bahçe, avlu. Tandır karıştırmaya yarayan ucu demirli değnek

Cibara : Cılız, zayıf. Çok çocuklu aile. Fakir.

Cibare : Serseri, düşük karakterli insan. Görgüsüz. [Bakınız: cibara]. [Bakınız: çibare]. Asaletsiz. Terbiyesiz, şımarık kişi.

Cibarmak : Şımarmak.

Cibartmak : Çıplak vücuda değnek vurarak şişirmek.

Süt çocuğu : Sütle beslenen çocuk. Davranışları dolayısıyla küçük olduğu düşünülen kimse.

Karasakız : Zift.

Bebeklik : Bebek olma durumu. Yeni doğan yavrunun yetişkinlerin bakımına sürekli olarak bağımlı olduğu dönem. Bebek gibi davranışlarda bulunma.

Karışım : Birden çok şeyin karıştırılmasıyla elde edilen veya ortaya çıkan şey. İki veya daha çok maddenin kimyasal tepkimeye girmeden bir araya gelmesi, mahlut.

İç yağı : Sığır veya koyun karkaslarında özellikle böbrek çevresinde, bağırsakların dış kısmında biriken yağların toplanmasıyla elde edilen, donma veya erime noktası 40 °C'in üzerinde olan, doymamış yağ asitlerince zengin yağ, don yağı, hayvansal yağ, sebum.

 

Bebekli : Manisa şehrinde, Kula ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

Tedavi : Çeşitli yöntemlerle hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma, terapi. Aksayan bir şeyi düzeltme, iyileştirme.

Çıkmış : Kirli çamaşır. Kirli, yıkanacak giysi ve benzerleri nesnelerin tümü.

Karasa : Uzun sırık.

Karış : Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki açıklık.

Karas : Büyük küp.

Cıbar : Bebeklikten çıkmış çocuk. Zayıf çocuk. Bel ağrılarında, kırık ve çıkık tedavisinde kullanılan iç yağı ve karasakız karışımı yakı. Yağ ve benzerleri sıvıların tortusu. Çiçek hastalığı. Geçim darlığı çeken, yoksul, züğürt. Yumurta, sabun vs. ile yapılan bir tür merhem.

Kırık : Kırılmış olan. Fay. Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul. Tam nota göre düşük olan (not). Kemiğin bir etki ile kırılması. Saf renkten hafif uzaklaşmış. Kırıntı. Kırılmış bir şeyden ayrılan parça. Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın. Gücenmiş, üzgün. Bir şeyin kırılan yeri. Melez.

Çıkık : Bir kemik veya organın yerinden çıkmış olması. Yerinden çıkmış (kemik veya organ). Çıkıntısı olan.

Çeşit : Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev. Türlü. Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik.

Diğer dillerde Ciaccio boyası anlamı nedir?

İngilizce'de Ciaccio boyası ne demek ? : ciaccio’s stain