Curl türkçesi Curl nedir

  • Ondüle yapmak.
  • Bükülmek.
  • Fizik alanında kullanılır.
  • Kıvır kıvır yapmak.
  • Dalgalandırmak.
  • Bukle yapmak.
  • Kıvırmak.
  • Bir a yönleci için (...)x a işlemi ile tanımlanan, uzay yerlemlerine göre türevsel yönleç.
  • Dolanıl.
  • Bukle.
  • Dönerek veya kıvrılarak hareket etmek.
  • Kıvırcık olmak.
  • Kıvrılmak.
  • Bükmek.

Curl ile ilgili cümleler

English: Most of the Melanesians living in Papua New Guinea have very curly hair, don't they?
Turkish: Papua Yeni Gine'de yaşayan birçok Melanezyalının çok kıvırcık saçları vardır, değil mi?

English: Jale’s cat is so sweet that I really don’t mind him curling up in my lap, but the way he insists on kneading my legs with his claws makes me feel like a pincushion.
Turkish: Jale'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.

English: Jale has curly dark hair.
Turkish: Jale'nin kıvırcık siyah saçı var.

English: He has curly hair.
Turkish: Onun kıvırcık saçı var.

English: Her hair is naturally curly.
Turkish: Onun saçı doğal olarak kıvırcık.

Curl ingilizcede ne demek, Curl nerede nasıl kullanılır?

Curl field : Dolam alanı.

Curl up : Kıvırmak. Bükmek. Kıvrılmak. Bükülmek.

 

American curl cat : Abd’nin kaliforniya eyaletinden köken alan, en belirgin özelliği kulaklarının kıvrıklığı olan, kulakları uzun ve geriye doğru kıvrık, kedi ırkları arasında en duyarlı kulaklara sahip, kuyruğu geniş ve üzerinde birbirleriyle orantılı çizgiler bulunan, patileri yuvarlak, tüyleri dokunulduğunda ipeksi bir his uyandıran ve çok uzun olmayan, derisi sarkık, asil ve mantıklı, mükemmel sezgilere ve akılcı bir duyarlılığa sahip, uzun tüylü kedi ırkı. Amerikan kıvrık kedisi.

Jheri curl : Islak permalı saç stili. Permalı “ıslak görünümlü” saç stili (çoğunlukla afro-amerikalılar arasında popüler olan).

Kiss curl : Küçük saç lülesi.

Curlews : Çulluk. İowa eyaletinde şehir. Kervan çulluğu. Kervançulluğu.

Curlicues : Süslü kıvrım. Kıvrımlı çizgi.

Curlier : Kıvrımlı. Kıvırcık. Kıvır kıvır. Bukleli. Büklüm büklüm. Kıvrık. Ondüle.

Curlicue : Kıvrımlı çizgi. Süslü kıvrım.

Curlew : İowa eyaletinde şehir. Yağmur kuşları (charadriiformes) takımının, çullukgiller (scolopacidae) familyasından, 70 cm kadar uzunlukta, avrupa, asya ve afrika'da yaşayan bir tür. Kervan çulluğu. Çulluk. Kervançulluğu.

İngilizce Curl Türkçe anlamı, Curl eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Curl ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Crinkles : Katlamak. Buruşturmak. Karıştırmak. Büzüşmek. Hışırdatmak. Kırıştırmak. Hışırdamak. Buruşmak. Kırışmak.

Crisped : Gevrek. Gevretmek. Gevrekleştirmek. Gevrekleşmek. Çıtır çıtır. Buruşmak. Hışırdatmak.

Acoustic feedback : Hoparlör geri beslemesi. Akustik geribesleme. Bir ses aygıtı çıktısının birazının aygıtın girdisine ulaşarak çıktıyı etkilemesi. Ses geribeslemesi.

 

Twine : Döndürmek. Kaba şeyler dikmeye, bağlamaya yarayan ince sicim veya kalın iplik. Çöreklenmek. Çevirmek. Örmek. Sicim. Sarılmak. Örmek (çelenk).

Change surface : Yüzeyini değiştirmek.

Corrugating : Kırışmak. Kırıştırmak. Buruşturmak. Buruşmak. Oluklama.

Contort : Burmak. Burma. Eğme. Eğmek. Buruşmak. Buruşturmak. Saptırmak. Çarpıtmak.

Frizzler : Saçı kıvıran kimse. Bukle olmak. (saç) kıvırmak. Kıvrım. Kreplemek. Lüleler yapan kimse.

Blows : Üflemek. Bitmek. Filizlenmek. Büyütmek. Şişirmek. Blow (üflemek). Nefes vermek. Islık çalmak. Patlatmak.

Coil up : Dolanmak. İleriye yanaşma. Sarılmak. Bobin sarmak. Dolamak. Mesafeleri kapatma. Sarmak. Kangal yapmak.

Curl synonyms : corkscrew curls, billowed, abcoulomb, undulate, hank, bend, enwinding, tweedled, crisping, corrugate, coiled, tweedles, acoustic absorptivity, curves, cockled, buckle, frizzle, bends, billows, frizzlers, crisp, coil, crinkling, tweedle, be bent, wind, crank, curl up, cants, crinkle, crimps, crispest, absolute zero.

Curl zıt anlamlı kelimeler, Curl kelime anlamı

Unbend : Açılmak. Yumuşatmak. Gevşetmek. Rahatlamak. Fora etmek. Rahat hareket etmek. Teklifsizleşmek. Düzeltmek. Doğrultmak. Ciddiyeti bırakmak.

Unwind : Makaradan çıkarmak. Gevşetmek. Açılmak. Çözmek. Gevşemek. Açmak. Rahatlatmak. Dolanmış şeyi açmak. Çözülmek.

Uncoil : Sarım çözmek. Çözmek (kangal). Kangalını açmak. Açılmak. Açmak. Sarımı çözmek. Sargıyı çözmek. Çözülmek. Boşalmak. Çözülmek (halka şeklinde sarılı bir şey).

Curl ingilizce tanımı, definition of Curl

Curl kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To grow in curls or spirals, as a vine. To be crinkled or contorted. Anything of a spiral or winding form. To crisp, as the hair. As, leaves lie curled on the ground. To contract or bend into curls or ringlets, as hair. To have a curly appearance. A ringlet, especially of hair. To twist or form into ringlets.