Encountering türkçesi Encountering nedir

Encountering ingilizcede ne demek, Encountering nerede nasıl kullanılır?

Encounter battle : Karşılaşma muharebesi. Düşman ile beklenmedik bir şekilde karşı karşıya gelinmesinin bir sonucu olarak gerçekleşen çarpışma (genellikle düşman tarafından planlanmıştır).

Encounter group : Karşılaşım grubu. Çoğunlukla katılımcıların bastırılmamış duygusal yüzleşmeleri aracılığıyla kişiler arası duygusal ifade ve iletişim geliştirmek ve incelemek için çalışan yapılanmamış terapatik grup.

Encounter groups : Oturum kümeleri. Karşılaşım grubu. Çoğunlukla katılımcıların bastırılmamış duygusal yüzleşmeleri aracılığıyla kişiler arası duygusal ifade ve iletişim geliştirmek ve incelemek için çalışan yapılanmamış terapatik grup. Kişiler arası ilişki ve etkileşim süreçlerini açığa çıkarmak amacıyla bir araya getirilen ve çeşitli oturumlar boyunca aralarında özgürce görüşüp çözümlemeler yapan bireylerden oluşmuş gözlemsel küme.

Accidental encounter : Tesadüfen karşılaşma. Şans eseri görüşme. Planlamış olmayan karşılaşma.

Encounter : Karşılamak. Rastlama. Karşılaşma. Çarpışmak. Rastlamak. Karşı karşıya kalmak. Yüz yüze gelmek. Yüzyüze gelmek. Rastlaşmak. Karşı karşıya gelmek (bir tehlike veya zorlukla).

 

Rencounters : Çarpışma. Düello. Rastlama. Müsabaka. Tartışma.

Encountered : Çarpışmak. Dövüşe tutuşmuş. Karşılaşmış. Karşılaşmak. Rastlamak. Yüz yüze gelmek. Karşı karşıya gelmiş. Mücadele vermiş. Karşılamış. Karşılaşılan.

Rencounter : Düello. Rastlama. Çarpışma. Tartışma. Müsabaka.

Encounterers : Karşı çıkan. Beklenmedik bir şekilde başka bir kimseyle karşılaşan kimse. Hasım. Düşman. Karşılaşan. Muhasım. Zıt. Karşı karşıya gelen. Muhalif kimse. Karşıki.

Encounterer : Düşman. Hasım. Karşı çıkan. Karşıki. Karşıt. Muhalif kimse. Zıt. Muhasım. Karşılaşan. Karşı.

İngilizce Encountering Türkçe anlamı, Encountering eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Encountering ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Come across with : Para uçlanmak. Vermek. Ödemek.

Battling : Teber. Dövüşmek. Savaş. Muharebe. Dalaş. Savaşmak. Mücadele etmek. Çok uğraşmak.

Meeting : İçtima. Yasama, yönetim, yürütme örgütlerindeki kişilerin görevlerini başarma amacıyla yaptıkları belirli süreli toplantı. Oturum. Vuslat. Buluşma. Toplantı. Karşılama. Birleşme.

Come on : Gelsene. Gafil avlamak. İzlemek. Görünmek. Elini çabuk tutmak. Yaklaşmak. Saldırmak. Baş göstermek. Karanlık basmak.

Clashing : Çarpışma. Gitmemek. Anlaşamamak. Çatışmak. Çarpmak. Çarpışan. Gümbürdemek. Çatırdamak. Uymamak. Bindirmek.

Encounter : Rastlaşmak. Karşı karşıya gelmek (bir tehlike veya zorlukla). Karşı karşıya kalmak. Yüzyüze gelmek. Karşılamak.

 

Bumped : Çarpmak. Toslamak. Bindirmek.

Face off : Yüz yüze. Yüzleşme. Doğrudan karşılaşma. Buz hokeyinde hakem topu iki rakip takım oyuncusu arasında yere bıraktığında oyunun başlaması. Çarpışma.

Cannoned : Karambol yapmak. Borbardıman etmek. Top. Bombardıman silahı. Karambol bilardo. Çarpmak. Mil. Bombardıman etmek. İncik kemiği.

Encountering synonyms : cross each other, blunder on, clashes, come up against, drop a cross, come up, alight on, chance on, be faced with, confrontations, showdown, meetings, alighted, face up to, cannoning, confronts, alit, confrontation, gamed, alight, showdowns, discover, cannons, battled, bout, bump into, confront, cannon, come upon, face it out, bumping, bump, face.