Eğnenmek nedir, Eğnenmek ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Herhangi bir giyeceği giymeyip, sırta almak.

Omuzlamak.

Eğnenmek anlamı, tanımı

Omuzlamak : Omzuna almak. Omzuyla dayayıp itmek. Bir iş veya görevi yüklenmek, sorumluluk almak. Alıp götürmek, sırtlayıp kaçırmak, aşırmak. Destek vermek

Omuzlama : Omzuna alma, omzuna vurma. Destek olma.

Giyme : Giymek işi.

Almak : Bir şeyi elle ya da başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak. Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak. Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak. Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek. Satın almak. Erkek, kadınla evlenmek. Göreve, işe başlatmak. Örtmek, koymak. Yolmak, koparmak. Bürümek, sarmak, kaplamak. İçine sığmak. İçecek veya sigara içmek. Görevden, işten çekmek. Kazanç sağlamak. Gidermek, yok etmek. Kazanmak, elde etmek. Çalmak. Kısaltmak, eksiltmek. Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak. İçeri sızmak, içine çekmek. Yol gitmek, mesafe katetmek. Kabul etmek. İçeri girmesini sağlamak. Birlikte götürmek. Soldurmak. Kendine ulaştırılmak, iletilmek. Temizlemek. Sürükleyip götürmek. Yer değiştirmek. Yutmak, kullanmak. Tat veya koku duymak. Başlamak. Ele geçirmek, fethetmek.

Giye : Ot: Koyuna giye getirmeye gidem. Çorap şişi.

 

Sırt : Omurgalı ya da omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm. Kesici araçların kesmeyen kenarı. Bir şeyin üstü, üst bölümü. Dağların veya tepelerin üst bölümü. İnsanın üstü. Dikilmiş veya ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı.

Omuz : Boynun iki yanında, kolların gövdeye bağlandığı bölüm.

Alma : Almak işi, ahiz, derç, ittihaz, kabız. Bir iş adamının veya profesyonel sporcunun para karşılığı başka bir işe veya kulübe geçmesi, transfer.

Bir : Sayıların ilki. Tek. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Beraber. Aynı, benzer. Bu sayı kadar olan. Ancak, yalnız. Sadece.

Diğer dillerde Eğmeçli rende anlamı nedir?

Osmanlıca Eğmeçli rende : eğmeçli rende