Fattening türkçesi Fattening nedir

  • Yağlama.
  • Hayvanların, hareketlerini sınırlayan çit veya kapalı alan içerisinde tutularak enerjice zengin rasyonlarla beslenmesiyle kesim ağırlığına ulaşmasını sağlayan, et verimi ve kalitesini artırmaya yönelik besleme yöntemi.
  • Yağlandırma.
  • Veterinerlik alanında kullanılır.
  • Kalınlaşma.
  • [#besi Besicilik].
  • Katılaşma.
  • Besi.

Fattening ile ilgili cümleler

English: Is eating potatoes fattening?
Turkish: Patates yemek şişmanlatıcı mıdır?

English: You should cut down on the amount of fattening food that you eat.
Turkish: Yediğin şişmanlatıcı yiyeceğin miktarını azaltmalısın.

Fattening ingilizcede ne demek, Fattening nerede nasıl kullanılır?

Fattening aged animals : Yağ besisi. Genç hayvanların aksine, sadece yağ birikimi yapan hayvanların besisi olup her bir kilogram canlı ağırlık artışı için daha fazla sindirilebilir besin maddeleri gerektiren ve günümüzde az uygulanan bir besi yöntemi, aşırı yağlandırma.

Fattening capacity : Besi kapasitesi.

Fattening performance : Bir besi hayvanının besi süresi içinde kazandığı canlı ağırlık artışı ve yemden yararlanma yeteneği veya gücü. Besi performansı.

Fattening range : Besi otlağı.

Fattening ration : Et üretimi için beslenen hayvanlara belirli bir devreden itibaren besi sonuna kadar yedirilen ve enerji değeri daha yüksek olan, ette kalıntı ve/veya koku bırakması muhtemel katkı içermeyen karma yemler, besi sonu rasyonu. Bitirme rasyonu. Besi sonu rasyonu.

 

Goose fattening : Kaz besisi. Besi amacıyla yetiştirilen kazların kesimden 3-5 hafta önce başlanarak 2500-3000 kcal/kg metabolik enerji içeren rasyonlarla semirtmeye tabi tutulması. Kazları kesmek için besiye çekmek (özellikle ezme yapmak için). Kaz besiciliği.

Cattle fattening : Sığır besiciliği. Sığır besisi. Değişik yaşlardaki sığırların buzağı besisi, genç sığır besisi, yaşlı sığır besisi, mera besisi, entansif veya ekstansif besi gibi amaca ve koşullara göre uygulanan besi yöntemlerine göre yapılan besi.

Baby beef fattening : Dana besisi. Altı aya kadar normal yetiştirmeden sonra besin maddelerince zengin ve yüksek derecede sindirilen karma yem ve az miktarda dolgu (balast) yemle yoğun besiye alınarak kültür ırklarında 350-450 kg canlı ağırlığa ulaşıncaya (12-15 aylık yaşa) kadar yapılan sığır besisi.

Broiler fattening : Etlik piliç besisi. Et tipi günlük civcivlerin özel rasyonlarla 5-6 hafta süreyle veya belirli bir canlı ağırlığa ulaşıncaya kadar beslenmeleri işlemi, broyler besisi. Broyler besisi.

Exessive fattening : Yağ besisi. Aşırı yağlandırma. Genç hayvanların aksine, sadece yağ birikimi yapan hayvanların besisi olup her bir kilogram canlı ağırlık artışı için daha fazla sindirilebilir besin maddeleri gerektiren ve günümüzde az uygulanan bir besi yöntemi, aşırı yağlandırma.

İngilizce Fattening Türkçe anlamı, Fattening eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fattening ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Lubricates : Yağdanlık. Kayganlaştırmak. Kaygan yapmak. Yağlama yapmak. Yağlamak.

A dna : A dna. Dna çift sarmalının sağ el sarmal yapısı gösterdiği ve çift zincirin bir tam dönüşünde yapıya 11 bazın girdiği dna biçimi.

Velarisation : Belirli ünsüzlerin kalınlaştırma etkilerine bağlı olarak veya kelime içinden gelen başka nedenlerle ince ünlülerin kalın sıraya geçmesi olayı:et. tengri > tt. tanrı, yak. tangara; osm. öküz / yak. oğus < öküz, et. inek > yak. ınah "inek" tt. göbek, tkm. göbek; çuv. kvaßa "göbek"; kaşg. kbekir-, tt. geğir- / çuv. kagır-; kaşg. kele- "konuşmak" > çuv. kala-; tt. döğüşmek anadolu ağızları doşmek, gülüşmek > gulüşmek, göz > go´z, kör > ko´r. güçcük > guçcük "küçük", yüksek > yusek vb. Ünsüz sesi çıkarırken dilin gerisinin yumaşak damağa yaklaşması. Artdamaksıllaşma.

Fixation : Tespit etme. Fiksasyon. Doku veya sıvıların kimyevi bir maddeyle işleme tabi tutularak otolizinin engelllenmesi. ışık mikroskobu veya elektron mikroskobunda incelemek üzere canlıdan alınan parçaların daha sonra bozulmalarını önlemek ve canlı durumuna en yakın biçimiyle korumak için kimyasal tespit sıvılarıyla işleme tabi tutma, fiksasyon. Açındırma sonunda, ışıklanmamış gümüş bromürün ortadan kaldırılarak resmin ışıktan etkilenmemesini sağlama. Bağımlılık. Oturtma. Güçlü ve sağlıksız tutku. Sabit ve oynamaz hale getirme, tespit etme, özellikle yerinden kaymış veya ayrılmış bir organı ameliyat veya diğer bir yolla eski yerine tespit etme. mikroskopik muayene için ince kesit almayı kolaylaştırmak üzere dokunun parafin vb. madde içinde tespit edilmesi. anatomopatolojik muayene için organ veya oluşumun tespit edici bir materyalin içerisine konması. görüntünün retinada sarı leke üzerine düşmesini temin edecek biçimde her iki gözün obje üzerinde odaklanması. doku veya sıvıların tespit çözeltileri içerisinde işleme tabi tutularak dokunun çürümesinin veya kokuşmasının engellenmesi, fiksasyon. Yerleştirme.

Flattery : Dalkavukluk. Yaltaklanma. Tabasbus. Yaltakçılık. Kompliman. Yağcılık. Yağ. Pohpohlama. Yaltaklık.

Anointments : Yağlanma. Yaşlanma.

Hardening : Sertleşme. Dondurma. Sert. Açındırma sırasında yumuşamış olan duyarkatı dış etkilerden korumak amacıyla, bazı sülfatlar ekleyerek sağlamlaştırma. Donma. Katılaştırma. Sertleştirici. Sertleştirme (çelik). Sertleşen.

Abattoir : Salhane. Mezbaha. Hayvanların etleri için kesildikleri yerler, hlk. ekdi. Kesimevi.

Greasing : Yağ sürme. Katıyağ sürme. Yağ sürülme. Gresleme. Yağlayıcı.

Livering : Koyulaşma.

Fattening synonyms : concretions, incense, abdominal palpation, abdominal ovariectomy, a amplitude mod, unction, lubrications, abdominal fat necrosis, jellification, a clay, cattle breeding, ossifications, a crochordon, oiling, fixations, curing, abdominal pain, consolidation, ossification, abdomen, lubricating, nourishing, a c deformity, lubricate, coagulation, a c syndrom, thickening, lubrification, stockfarming, animal husbandry, buttering, lubrication, gelation.

Fattening zıt anlamlı kelimeler, Fattening kelime anlamı

Unfinished : Cilasız. Yarım. Yarım kalmış. Noksan. Terbiye edilmemiş. Bitirilmemiş. Tamamlanmamış. İşlenmemiş. Bitmemiş. Kaba.