Finite türkçesi Finite nedir

  • Sonu olan.
  • Sınırlı.
  • Terimleri sayısı verilen bir n sayışımdan küçük olan bir kümenin bu niteliği.
  • Fizik alanında kullanılır.
  • Sonlu.
  • Mahdut.
  • Bitimli.
  • Ölçülebilir.
  • Sayı veya şahıs gösteren (dilbilgisi terimi).

Finite ile ilgili cümleler

English: The number of words that a language has is finite but the numbers of sentences is infinite, which is quite interesting. You can make countless numbers of sentences.
Turkish: Bir dilin sahip olduğu kelimelerin sayısı sonludur, ama cümlelerin sayısı sonsuzdur, ki o oldukça ilginçtir. Sayısız cümle yapabilirsiniz.

English: A pretty girl like you will definitely be noticed.
Turkish: Senin gibi güzel bir kız kesinlikle fark edilir.

English: Ali definitely does that.
Turkish: Ali kesinlikle onu yapar.

English: "Who do you think will come first?" "It definitely won't be Tom."
Turkish: "Sence ilk gelen kim olacak?" "Tom olmayacağı kesin."

English: Ali definitely didn't want to be disturbed.
Turkish: Ali kesinlikle rahatsız edilmek istemedi.

Finite ingilizcede ne demek, Finite nerede nasıl kullanılır?

Finite difference : Sonlu fark. Sonlu kalan.

Finite difference approximation : Sonlu farklar yaklaşımı.

Finite difference equation : Sonlu farklar denklemi. Sonlu kalanlar eşitliği. Sonlu kalanlar denklemi.

 

Finite differences : Sonlu farklar.

Finite dimensional space : Sonlu boyutlu uzay.

Finite impulse response : Sonlu vuruş yanıtı. Sonlu dürtü yanıtı.

Finite distributed lag : Fdl. Sonlu dağıtılmış gecikme.

Finite extension field : Sonlu genişleme cismi.

Finite dimensional vector space : Sonlu boyutlu doğrusal uzay.

Finite game : Sonlu oyun.

İngilizce Finite Türkçe anlamı, Finite eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Finite ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Limiteds : Belirli. Kısıtlı. Ekspres. Mahsur. Hudutlarla sınırlı. Sınırlı sorumlu (şirket). Sayılı. Belirlenmiş. Ekspres tren.

Mortal : Mortal. Çok büyük. Öldürücü, ölümlü, ölümle ilgili olan. Aşırı. İnsanoğlu. Amansız. Ölümcül. Fani. Geçici.

Evaluable : Değerlendirilebilir.

Absolute magnitude : 10 parsek (3,26x10 ışık yılı) uzağındaki bir yıldızın görünür büyüklüğü. Mutlak büyüklük. Saltık büyüklük.

Limitative : Sınırlama eki. Limite edilmiş. Kısıtlayıcı. Bağlayıcı. Sınırlayıcı. İsimlere yönelme ekinden sonra gelerek mekanda ve zamanda sınırlama gösteren ek: + gaça <+ga + ça eki. eski ve orta türkçede nispeten canlıdır. türkiye dışı yazı dillerinde ve lehçelerde devam etmektedir. türkiye türkçesinde yerini +a kadar, +a dek edatlarına bırakmıştır. ancak, bazı anadolu ağızlarında yine de canlı bir kullanılışa sahiptir: et. bilge tonyukuk altun yışgaça «altun yışa kadar» keltimiz; oğuz kağan destanında: ta kün batusıgaça tegen erdi; oklarını kökkeçe atun; çağ, emdigeçe «şimdiye kadar»; eat. beş yılgaça «beş yıla kadar»; kaz. tüngeçe «geceye kadar», yazgaça «yaza kadar». bar. tara. tob. on yeşkeçe «on yaşına kadar»; anadolu ağızları şindiyece (siv., tok.), o zamanaca (kay.), bu vahtaca (kır.); ahşamaca (mal.); ãşamaca (yoz.); yassıyacav, şafağacav (mal.); gışacan (afyon, afyon ağzı); savavacan «sabaha kadar, kars» vb.

 

Accelerometer : İvmeölçer. İvmeyi ölçen aygıt. Devinen bir cismin ivmesini ölçen aygıt. Gösteren ve kaydeden bir cihaz (havacılık). Hızlanmayı. Doğrusal ya da dönel ivmeyi ölçme işinde kullanılan aygıt. İvmeyi ölçen. İvme ölçme aleti. Hızlanma ölçer. Akselerometre.

Abnormal reflection : Üşeryuvar (iyonosfer) katmanının dönüşül sıklığının üstündeki telsiz dalgalarının yansıması. Olağandışı yansıma.

Delimited : Sınırlanmış. Sınırlandırılmış. Sınırla. Sınırlar konulmuş. Ayırıcı sınırları olan.

Abcoulomb : Abkulon. Cgs sisteminin elektromanyetik birimi. On kulon. Saltık birimler dizgesindeki elektrik yükü birimi. Saltık coulomb.

Finite synonyms : finites, contracted, absorptivity, measurable, localised, limited, accumulation coefficient, fathomable, acoustic feedback, quantifiable, impermanent, localized, definite, exhaustible, narrow, indicated, acoustic absorptivity, absorption loss, abampere, absorptiometer, absorption band, tensed, absorption edge, absolute units, absolute concentration, bounded, determinate, gaugeable, mensurable, confined, absolute zero.

Finite zıt anlamlı kelimeler, Finite kelime anlamı

Infinite : Sonsuz. Sayısız. Nihayetsiz. Mutlak. Sonsuz olan şey. Hudutsuz. Muazzam bir. Sonsuzluk. Çok büyük bir (sabır veya dikkat vb). Tükenmez.

Immortal : Daim. Ölmez. Ölümsüz. Ebedi. Kalımlı. Ölümsüz varlık. Sonsuz. Baki.

Finite ingilizce tanımı, definition of Finite

Finite kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Finite duration. Limited in quantity, degree, or capacity. Finite existence. Bounded. Opposed to infinite. Having a limit. A finite being. As, finite number. A finite mind.