Fishes türkçesi Fishes nedir

  • Pisces.
  • Omurgalı hayvanlardan, deniz ve tatlı sularda yaşayan, yüzgeçleri ile hareket eden kemikli ya da kıkırdaklı olan, soğukkanlı, suda erimiş oksijeni solungaçları ile soluyan, genellikle yüzme keseleri bulunan, ayrı eşeyli, yumurtlayan, çoğunlukla pullu, mekik biçiminde, yüzmeye elverişli vücutları olan, bazı sınıflandırmalara göre üst sınıf, bazılarına göre ise bir sınıf.
  • Balıklar.
  • Zodyak'ın on ikinci simgesi.
  • Biyoloji alanında kullanılır.
  • Asalak yassı solucanların arakonakçısı olarak adı geçen soğuk kanlı omurgalılar sınıfı.
  • Balık burcu.

Fishes ile ilgili cümleler

English: Fishes know how to swim.
Turkish: Balıklar nasıl yüzeceğini bilir.

English: Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
Turkish: Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.

English: Almost every day he goes to the river and fishes.
Turkish: O neredeyse her gün nehire gidip balık avlıyor.

Fishes ingilizcede ne demek, Fishes nerede nasıl kullanılır?

Amphidromous fishes : Amfidrom balıklar. Üreme faaliyeti dışında, hayatlarının belirli dönemlerinde düzenli olarak tatlı sulardan denizlere veya denizlerden tatlı sulara göç eden balıklar.

 

Apode fishes : Apod balıklar. Karın yüzgeci bulunmayan balıklar.

Band fishes : Kurdela balığı. Kurdele balığıgiller. Balıklar (pisces) sınıfının, kemikli balıklar (teleostei) takımının, dikenli yüzgeçtiler (acanthopterygii) alt takımından, vücutları şerit biçiminde, üzerleri çok küçük ve yuvarlak pullarla kaplı, atlantik okyanusu, hint okyanusu ve akdeniz'de yaşayan bir familya.

Bony fishes : Balıkların (pisces), tükel ağızlılar (teleostomi) alt sınıfından, iskeletleri tüm olarak kemikleşmiş, ktenoyit ya da sikloyit tipte pulları olan, bazen kemik plaklarla örtülü, her iki yanlarında dörder solungaç bulunan, kuyruk yüzgeçleri homoserk olan bir takım. Çeşitli familyasına bağlı birçok tür, asalak yassı solucanların arakonakçısı olarak önem kazanan balıklar takımı. Kemikli balıklar.

Catadromous fishes : Hayatlarının çoğunu tatlı sularda geçirip üremek için denizlere göç eden balıklar. Katadrom balıklar.

Dog fishes : Balıklar (pisces) sınıfının, köpek balıkları (selachii) takımının yıldız omurlular (asterospondyli) alt takımından, dişleri ve solungaç yarıkları küçük, bazısı yumurtlayan, insanlar için fazla tehlikeli olmayan bir familya. sakız levreğigiller. Kedi balığıgiller.

Feed the fishes : Balıklara yem olmak. Kusmak (denize).

Hog fishes : İskorpitgiller. Balıklar (pisces) sınıfının, kemikli balıklar (teleostei) takımının, dikenli yüzgeçliler (acanthopterygii) alt takımından, üstleri ktenoyit pullarla kaplı, sırt yüzgeçleri zehirli bezlere bağlı kuvvetli dikenlerle donanmış, insana batınca önemli yaralar açan türlere sahip bir familya.

 

Lantern fishes : Fener-balığıgiller.

Jelly fishes : Denizanası. Uzayan uzun dokunaçlarında ısıran hücreleri ve yumuşak jelatin gibi yapısı olan deniz organizması.

İngilizce Fishes Türkçe anlamı, Fishes eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fishes ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Fishbone : Kılçık. Balık kılçığı.

Abacus bodies : Dişteki odontoblast hücrelerinde içleri muntazam dizilmiş kalsiyum granülleri ve kollagen öncülerini içeren golgi kesecikleri. Abacus cisimcikleri.

A site : A yeri. Ribozomun üzerinde amino asit taşıyan taşıyıcı rna ların bağlandığı yer. aminoasil yeri, aminoaçil yeri.

Aardvark : Yer domuzu. Damarlı dişliler (tubulidentata) takımının, yer domuzugiller (orycteropodidae) familyasından, 100 cm kadar uzunlukta, 30 cm kadar kuyruğu olan, afrika'da kazdığı inlerde yaşayan bir tür. Borudişli. Karınca yiyen. Yerdomuzu.

Skilled workman : Kalifiye işçi. Usta işçi. Vasıflı işçi.

Skilled worker : Kalifiye işçi. Becerikli işçi. Vasıflı işçi. Madencilik, ekonomi alanlarında kullanılır. Yetenekli işçi. Belirli bir becerisi ve yeteneği olmakla beraber usta durumuna gelemeyen işçi. Yetişmiş işçi.

Acacia : Akasya. Mimoza. Küstüm otugiller (mimosaceae) familyasından, parçalı yapraklı, sarı çiçekli, çanak ve taç yaprakları 4-5 parçalı, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, ülkemizde doğal olarak yayılış gösteren çalı ya da ağaç formundaki bitkiler. Akasya sakızı. Arap zamkı. Salkım ağacı.

A chromosome : A kromozomu. Diploit bir kromozom takımındaki normal kromozomlar, b kromozomunun zıddı ve normalden fazla olan kromozomlar.

Abambulacral area : Derisi dikenlilerin tüp ayak taşımayan ve genellikle madreporitin de yer aldığı vücut bölgesi. Abambulakral bölge.

Fisherman : Su ürünleri müstahsilleri. Yıl boyunca veya avlama sezonu süresince su ürünleri üretimi ve avcılığıyla uğraşan, bu işi meslek olarak seçen kişi, ticari amaçla deniz ve iç sularda su ürünleri istihsal eden kaptan, balıkçı reisi, balıkçı ve tayfa gibi gerçek kişilerle tüzel kişileri, bunların ortak ve çalışanlarıyla su ürünleri yetiştiricileri. Ticari amaçla deniz ve içsularda su ürünleri istihsal eden kaptan, balıkçı reisi, balıkçı ve tayfa gibi gerçek ve tüzel kişiler, bunların ortak ve çalışanlarıyla su ürünleri üretici ve yetiştiricileri. Balıkçı. Balıkçı teknesi. Dalyancı.

Fishes synonyms : rough fish, bottom feeder, trained worker, sport fish, a. testudineus, chondrichthian, mouthbreeder, northern snakehead, aquatic vertebrate, anabas testudineus, climbing perch, bottom dweller, young fish, lateral line organ, bottom lurkers, a protein, a cells, abo blood groups system, food fish, bony fish, abiotic factor, cartilaginous fish, a cell, caudal fin, abramis zone, abductor muscle, roe, lateral line, troller, fish scale, fin, angler, shoal.