Flail türkçesi Flail nedir

Flail ingilizcede ne demek, Flail nerede nasıl kullanılır?

Flail chest : Yelken göğüs.

Flailed : Harman döveni. Dövmek. Sağa sola sallamak. Pataklamak. Döven.

Flailing : Uzuvların zedelenmesi. Dövmek. Pataklamak.

Flails : Harman döveni. Döven. Pataklamak. Sağa sola sallamak. Dövmek.

Flair : Doğal yetenek. Özel yetenek. Sezgi. Yetenek. Seziş. Zarafet. Beceri. Sezme. İçgüdü. Kabiliyet.

Flabbiness : Sarkıklık. İradesizlik. Zayıflık. Gevşeklik.

Flabbergasted : Şaşkına dönmüş. Çok şaşırmış. Şaşırtılmış. Hayrete düşmüş. Şaşırmış. Şaşkın.

Flabbergast : Şaşkına çevirmek. Afallatmak. Şaşkınlığa neden olmak. Hayret uyandırmak. Hayret ettirmek. Küçük dilini yutturmak. Hayrete düşürmek. Çok şaşırtmak. Şaşırtmak.

Flabbiest : (karakter) zayıf. Güçsüz. Gevşemiş. Yumuşak. Sarkık. Cansız. İradesiz. Lapacı. Gevşek (adale veya doku). Zayıf.

Flabbergasting : Şaşırmış. Şaşırtmak. Şaşkına çevirmek. Hayret uyandırmak. Afallamış. Çok şaşırtmak. Hayret ve merak içerisinde. Hayret ve meraka boğulmuş. Hayret ettirmek. Şaşkınlıktan dili tutulmuş.

İngilizce Flail Türkçe anlamı, Flail eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Flail ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Brandish : Sallamak. Sallama. Savurmak. Savurma. Tehdit edercesine sallamak (elini veya parmağını vb).

Thresh : Dövmek (harman). Düven sürmek. Harman yapmak. Harman dövmek.

Thrasher : Sapdöver harman makinesi. Sapan balığı. Batöz. Harman dövücü. Harman dövme makinesi. Harmancı.

Belabored : Çok uzatmak. Pataklanmış. Kötü dövülmüş. Üzerinde fazla durmak. Uzatmak. Benzetmek. Benzetilmiş. Saldırılmış. Saldırıya uğramış.

Chastise : Sopa atmak. Sopa çekmek. Adam etmek. Suçlamak (ağır biçimde). Azarlamak. Ağır biçimde suçlamak. Dayakla cezalandırmak. Acımasızca cezalandırmak. Dayak atmak.

Thrashers : Harman dövücü. Sapan balığı. Sapdöver harman makinesi. Harmancı. Batöz. Harman dövme makinesi.

Lick : Yenmek. Yalamak. Alev gibi yalayıp geçmek. Üstesinden gelmek. Dayak atmak. Hız. Yalama. Halletmek.

Basted : Haşlamak. Paylamak. Azarlamak. Yağ sürmek. Yağlamak. Teyellemek. Sıvı dökmek veya sürmek (kurumaması için pişen etin üstüne). Kurumaması için etin üzerine su dökmek. Erimiş yağ dökmek.

Shellacking : Dayak atan. Büyük yenilgi. Bozgun. Gomalaka ile cilalama.

Lam : Dayak atmak. Kaçış. Sıvışmak. Kaçmak. Saklanmak. Tüymek. Tüyme.

Flail synonyms : batters, clobber, beat, bash up, belabours, throbbing, beat up, belaboured, thrash, bastinadoes, belabour, walloping, threshing sled, brandishing, clobbers, belabor, swing something about, bastinado, cream, bircher, implement, birchers, brandishes, bastes, baste, batter, bat, shellackings, flagellant, chastises, beat out, belaboring, clobbering.

Flail ingilizce tanımı, definition of Flail

Flail kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : An instrument for threshing or beating grain from the ear by hand, consisting of a wooden staff or handle, at the end of which a stouter and shorter pole or club, called a swipe, is so hung as to swing freely.