Turkish: Kar taneleri, en sonunda büyük beyaz kuşlara benzeyene kadar büyüdü de büyüdü.
Peafowls : Tavuskuşu. Tavus.
Seafowls : Denizkuşu. Genellikle açık denizlerde ve deniz kıyılarında yaşayan kuşlar.
Waterfowls : Su kuşları. Su kuşu.
Wildfowls : Av kuşları.
Fowl cholera : Kuş kolerası. Pasteurella multocida tarafından evcil ve yabani kanatlılarda meydana getirilen, akut, septisemik, kronik olarak yüksek hastalandırma ve ölüm oranıyla seyreden bulaşıcı ve öldürücü hastalık. Tavuk kolerası.
Fowl mite : Kümes hayvanı akarı. Kuşlarda ve kimi memelilerde ektoparazit olarak yaşayan, hayvanların yaşadıkları yerlerin çevresindeki insanlara, özellikle çocuklara saldırarak kan emen ve kaşıntılı deri lezyonlarıyla alerjilere neden olan akar, kırmızı akar, tavuk akarı, kuş akarı, kümes hayvanı akarı, acarus gallinae, dermanyssus gallinae. Kanatlı akarı.
Fowl house : Tavuk klubesi.
Fowl coryza : Kanatlı nezlesi. Başta tavuk olmak üzere kanatlı türlerinde, heamophilus paragallinarum tarafından oluşturulan, üst solunum yollarının ve hava keselerinin akut yangısı, konjunktivitis ve yüzde ödemiyle belirgin, ölüm oranı düşük salgınlara neden olabilen bakteriyel hastalık, bulaşıcı koriza, bulaşıcı burun akıntısı, tavuk nezlesi.
Korean fowl plague : Newcastle hastalığı. Kore tavuk vebası.
Fowl neurolymphomatosis : Tavuk nörolenfamatozisi. Marek hastalığı.
Sözcükler, direkt olarak Fowls ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Fowl : Ördek eti. Tavuk veya hindi veya ördek eti. Kuş. Besin maddesi olarak beslenip büyütülen evcil kuşlar. Tavuklar (galli) alt takımına giren, bahçe ve çiftliklerde kümeslerde yetiştirilen evcil türler. Kuş avlamak. Hindi eti. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır.
Poultry : Kanatlı kümes hayvanları. Kümes hayvanları. Topluluk. Eti veya yumurtası için yetiştirilen tavuk veya evcil kuşlar. Kümes hayvanlarının eti. Kanatlı hayvanlar.
Gallus : Pantolon askısı. Tavuk.
Saddle : Yatak kovanı. Sırtına yüklemek. Semer vurmak. Semer. Eyer vurmak. Telli çalgılarda telin gövdeyle temasını sağlamak amacıyla köprü üzerine yerleştirilen ve çalgının türüne bağlı olarak her tel için ayrı ayrı veya tüm teller için tek parça olabilen bileşen. Yüklemek. Yastık. Eyerlemek. Eyer.
Guinea : Pound'lık para birimi. Beçtavuğu. İtalyan asıllı serseri. Gine. Eskiden şiling şimdi. Yirmi bir şilin değerindeki eski ingiliz altını.
Gallinacean : İri evcil bir kuş. Tavukgiller.
Gallus gallus : Kırmızı orman tavuğu. Bugünkü evcil tavuğun atası olarak kabul edilen güneydoğu asyada yüksek ormanlarda en geniş yayılma alanı bulan, kırmızı renkli, koyu gri bacaklı, horozları büyük ibik yapısına sahip yabani tavuk.
Chickabiddy : (ingiltere'de) bebekler veya çoçuklar için sevginin küçük ifadesi (arkaik). Tavuk.
Chicky : Tavuk.
Fowls synonyms : meleagris gallopavo, plymouth rock, lawn bowling, cornish fowl, numida meleagris, gallinaceous bird, genus gallus, domestic fowl, rock cornish, barndoor fowl, fowled, game fowl, cochin china, cornish, game bird, bantam, jack, dorking, guinea fowl, turkey, barnyard fowl, chicken, bowling, bowl, cochin, game birds.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Fowls kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Fowls ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Fowls anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Fowls ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.