Fuses türkçesi Fuses nedir

Fuses ile ilgili cümleler

English: Ali refuses to buy anything made in China.
Turkish: Ali Çinde yapılmış bir şeyi almayı reddediyor.

English: Ali refuses to buy anything new.
Turkish: Ali yeni bir şey satın almayı kabul etmiyor.

English: Ali refuses to eat his vegetables.
Turkish: Ali onun sebzelerini yemeyi reddediyor.

English: Ali refuses to do anything for Mary.
Turkish: Ali Mary için bir şey yapmayı reddediyor.

English: Ali refuses to retire in spite of his age.
Turkish: Ali yaşına rağmen emekli olmayı reddediyor.

Fuses ingilizcede ne demek, Fuses nerede nasıl kullanılır?

Are there any spare fuses : Yedek sigorta kutusu var mı.

Confuses : Zihinsel karıştırmak. Karıştırmak. Farkedememek. Karman çorman etmek. Şaşırtmak. Telaşlandırmak. Kafasını karıştırmak. Afallatmak. Birbirine karıştırmak. Kafa karıştırmak.

Defuses : Yatıştırmak. Tansiyonu düşürmek. Etkisizleştirmek. Patlayıcıyı etkisiz hale getirmek. Dağıtmak. Patlayıcı fitilini sökmek. Tapasını çıkarmak. Etkisiz hale getirmek. (ortamı) sakinleştirmek.

Diffuses : Gereksiz ayrıntılı. Yaymak. Neşretmek. Yayılmak. Dağıtmak. Dökmek. Karıştırmak. Dağılma. Nüfuz etmek. Dağılmak.

 

Effuses : Açılmak. Dökmek. Akmak. Taşırmak. Dışarı akıtmak. Yayılmak. Taşmak. Sızmak. Sızdırmak. Yaymak.

Fuse clip : Sigorta kelepçesi.

Infuses : İlham vermek. Demlemek (çay). İçine dökmek. Aşılamak. Demlenmek. Doldurmak. Kafasına sokmak. Demlemek. Demlendirmek. Telkin etmek.

Suffuses : Kızartı. Yayılarak belirli bir renge boyamak. Doldurmak. Kaplamak. Saklamak. Bürümek. Üzerine yayılmak. Yayılmak (sıvı).

Fuse socket : Sigorta duyu.

Fuse alarm : Sigorta alarmı.

İngilizce Fuses Türkçe anlamı, Fuses eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fuses ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Blent : Uyum sağlamak. Karıştırmak. Karıştırılmış. Karışmak. Harmanlamak. Harmanlanmış.

Fuze : Eriterek birleştirmek. Birleşmek. Birleştirmek. Eriyerek birleşmek. Fünye.

Bung : Dövmek. Tıkaç. Tıkamak. Fırlatmak. Tapa. Tıpa. Fıçı tapası. Tapalamak. Tıpalamak.

Niggle : Detayları çok önemsemek. Ufak tefek kusurlar üstünde durmak. Önemsiz bir şey için kavga etmek veya tartışmak. Gereksiz ayrıntılarla uğraşmak. Gereksiz ayrıntılarla vakit geçirmek. Ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak. İnce eleyip sık dokumak. Kılı kırk yarmak. Fazla titiz olmak. Önemsiz yere tenkit.

Be on fire : Gaza gelmek.

Amalgamate : Katmak. Karışmak. Katılmak. Birleşmek. Cıva ile karıştırmak. Karıştırıp birleştirmek. Karışım. Karışma. Birleştirmek.

Coalesced : Bir araya gelmek. Birleşmek. Birleşik. Birleşmiş.

Catapults : Mancınıkla atmak. Sapan. Fırlatma düzeneği ile ilgili. Mancınık. Vurmak. Katapült uçak. Fırlatmak.

 

Consume : İstihlak etmek. Tüketmek. Yakıp kül etmek. Yiyip bitirmek. Yakmak. Harcamak. Tüketim yapmak. Ziyan etmek. Sarfetmek.

Deliquesced : Eriyip su olmak. Sıvılaşmak. Sulanmak.

Fuses synonyms : change integrity, syncretise, syncretize, coalesces, alloy, deliquesce, languish in, cast away, be done for, flux, be hot, catapult, dissolves, coal, cashier, liquefy, digitise, cohere, axe, founds, digitize, fuzing, broiled, be on, burn, flap, integrates, combines, dissolve, cohered, cast aside, burn out, worry.

Fuses zıt anlamlı kelimeler, Fuses kelime anlamı

Cool : Serinlik. Serinlemek. Serin yer. Sönmek (öfke veya arzu vb). Soğumak. Serin. Sakinleşmek. Soğukkanlılık. Serinleşmek. Havalı (tip).