Gliding türkçesi Gliding nedir

Gliding ile ilgili cümleler

English: Ali was going to go hang gliding, but then he chickened out.
Turkish: Ali uçma sporuna gidecekti ama sonra korkup vazgeçti.

English: Ali decided that it would be fun to try paragliding.
Turkish: Ali yamaç paraşütü yapmaya çalışmanın eğlenceli olacağına karar verdi.

English: Ali took up hang gliding.
Turkish: Ali planör uçuşu çalışmaya başladı.

English: Some people think that hang gliding is a dangerous sport.
Turkish: Bazı insanlar uçma sporunun tehlikeli bir spor olduğunu düşünüyor.

Gliding ingilizcede ne demek, Gliding nerede nasıl kullanılır?

Gliding angle : Süzülüş açısı. Süzülme açısı.

Gliding path : Süzülme yolu.

Can i go sky gliding there : Orada sky gliding yapabilir miyim.

Hang gliding : Uçma sporu. Delta kanat sporu. Kişinin büyük bir kanada bağlı koşum tertibatına tutunarak havada uçtuğu bir spor.

Hanggliding : Delta kanat ile uçma. Yelken kanat ile uçma. Deltakanat sporu. Yelkenkanat sporu.

Glide : Gülle atmada, atış için ön hızı kazanmak amacıyla, atma döngüsü içinde yerden yükselmeden atış yerine doğru yapılan sekme. Akmak. Sessizce ve kayıyormuş gibi gitmek. Süzülmek. Süzülerek gitmek. Planörle uçmak. Kaymak. Kayma. Kaymak (bir yerden vb).

 

Paragliding : Kişilerin sırtlarına iliştirilmiş paraşütvari bir sayvanla belli bir yükseklikten atladıkları havacı. Yamaç paraşütü. Yamaç paraşütü yapmaya yarayan araç.

Cargo glider : Römork. Treyler.

Glided : Sessizce ve kayıyormuş gibi gitmek. Planörle uçmak. Kaymak. Süzülerek gitmek. Motorsuz uçmak. Kaymak (bir yerden vb). Süzülmek. Kaydırmak. Kayma. Havada süzülme.

Glider pilot : Planör pilotu.

İngilizce Gliding Türkçe anlamı, Gliding eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Gliding ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Expulsion : Çıkma. Atılma. İhraç etme. Atma. Kovma. Tart etme. Tart. Tard etme. Çıkarma.

Efflux : Dışarı akış. Atık su. Sızma. Sızıntı. Dışarı akma. Dışarı sızma. Akıntı.

Slippery : Hassas (konu). Kayağan. Hatırlanması zor. Zor anlaşılır. Akılda kalıcı olmayan. Hiç sağlam olmayan (durum). Yalçın. Yalız. Güvenilmez.

Percolation : Suyun taş veya toprak içinde hidrostatik basınçla oluşan hareketi. suyun toprakta, belli bir kanal olmaksızın yeraltı su tabakasına doğru yaptığı hareket. Süzme. Madencilik, jeoloji alanlarında kullanılır. Sızma. Perkolasyon. Dipteki gözenek ve çatlaklar yoluyla, suların yeraltına kaçma olayı. Sızıntı.

Glissade : Kaymak. Dansta yana kayma. Adım kaydırma. (dağdan vb) aşağıya kayma. Genellikle sıçrama ve atlamalardan önce beşinci duruşla başlar. bir ayak açık olarak kaydırılır ve geriye alınır; sonra öteki ayak kapalı olarak kaydırılır. dirsekler hafifçe bükük, yarı parmak ucu ile hafifçe yükselinir.

 

Slithery : Kayıcı. Kaygan.

Flowing : Akan. Akıcı. Kullanışlı (gemi). Akıntılı. Dalgalı. Cari. Dökümlü. Kolay.

Glides : Motorsuz uçmak. Akmak. Planörle uçmak. Havada süzülme. Sessizce ve kayıyormuş gibi gitmek. Kaydırmak. Kaymak. Süzülerek gitmek. Süzülmek.

Hovering : Helikopter veya hovercraftin hava yastığı üzerinde durması. Üstünde uçmak. Duraksamak. Sallanmak. Civciv yuvası. Etrafında gezinmek. Süzülüş.

Slipperier : Hassas (konu). Zor anlaşılır. Güvenilmez. Kayağan. Hilebaz. Hatırlanması zor. Yalçın. Hilekar. Kaypak.

Gliding synonyms : fluctuating, floating, glide, flighted, parasailing, drainage, flux, oozing out, effluences, volplaned, permeation, effluxes, percolate, sliding, effusions, glided, glissading, creepages, glissades, driftiest, drift, glissaded, creepage, sailplaning, planing, effusion, creeps, affluxes, ghost image, flight, volplane, drifting, dislocation.