Go wrong türkçesi Go wrong nedir

  • Aksamak.
  • Arıza yapmak.
  • Kötü sonuçlanmak.
  • Yanlış yapmak.
  • Yanılmak.
  • Hata yapmak.
  • Aksi gitmek.
  • Bozulmak.
  • Ters gitmek.
  • Hata etmek.
  • İstenen sonucu vermemek.

Go wrong ile ilgili cümleler

English: She felt something go wrong with her car.
Turkish: O, arabasında yanlış giden bir şey hissetti.

English: Things go wrong sometimes.
Turkish: İşler bazen yanlış gider.

English: Everything that could go wrong has gone wrong.
Turkish: Ters gidebilecek her şey ters gitti.

English: You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Turkish: Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.

English: Anything that can go wrong will.
Turkish: Bir iş ters gidecekse gider.

Go wrong ingilizcede ne demek, Go wrong nerede nasıl kullanılır?

Go : Koyulmak. Geçmek. Ayrılmak. Tükenmek. Girişim. Canlılık. Haline gelmek. Götürmek. Başlamak. Yayılmak.

Wrong : Yanlış. Haksızlık etmek. Zulmetmek. Kötülük etmek. Kötülük. Günahına girmek. Kanuna aykırı fiil. Yanlış yol. Haksızlık. Günahını almak.

Go a long way : Çok iş görmek. Çok dayanmak. Bir yere kadar yeterli veya yararlı olmak. Etkisi uzun sürmek.

Go a long way towards : Çok yararlı olmak. Bir şey çok katkıda bulunmak.

Go aboard : Binmek. Tekneye çıkmak. Tekneye binmek. Güvertede gitmek. Gemiye binmek veya çıkmak.

 

Go about : Yön değiştirmek. İşe koyulmak. Başlamak. Kolları sıvayıp işe başlamak. Ele almak. Birlikte olmak. Salgın olmak. Dolaşmak. Tiramola etmek. Orsalamak.

Go about a task : Bir işi ele almak. Bir işe başlamak.

İngilizce Go wrong Türkçe anlamı, Go wrong eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Go wrong ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Busting : Becerememek. Vurmak. Rütbe indirmek. Patlatmak. Sona ermek. Kırmak. Tartışmak. İflas etmek. İflas ettirmek.

Be in the wrong : Kusurlu olmak. Yanlış davranmak. Haksız olmak. Hatalı olmak. Kabahatli olmak.

Trip : Ayağı takılmak. Çelme takmak. Sürçmek. Seyahat. Hafif adımlarla dans etmek. Tribe girmek. Gezi. Belli bir başlangıç noktasından varış yerine değin tek bir taşıtla gidilmesini içeren insan devinimi. Çelmek.

Fizzled : Fışırdamak. Vızlamak. Fos çıkmak. Suya düşmek. Başarısızlık. Fışırtı. Boşa çıkmak. Fiyasko.

Hobbles : Aksayarak yürümek. Topallama. Topal etmek. Ayaklarını birbirine bağlamak (at). Köstek vurmak. Kösteklemek. Bukağı vurmak. Engellemek. Duraksamak.

Be embarrassed : Bozum olmak. Utanmak. Morarmak. Mahcup kalmak. Mahcup edilmek. Mahcup olmak.

Commit a foul : Hata yapmış. Kurallar ihlali yapmak (spor).

Misapprehended : Yanlış anlamak.

Have a hitch : Aksilik yaşamak.

Halt : Sendelemek. Duraksamak. Duruş. Tökezlemek. Tereddüd etmek. Durmak. Durdurmak. Bocalamak.

Go wrong synonyms : backfire, errs, hitching, be corrupted, hobbled, misdo, back fire, fizzle, miscarrying, hinders, backfires, burn out, conk out, slip up, become depraved, break down, bloop, be off, made a mistake, make a mistake, miscarries, bust, blobbed, busts, bloops, come unstuck, halted, hitch, bumbles, break, addlings, miscarry, commit an error.