Haşı nedir, Haşı ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Aşı: Çocuğu bugün haşılattırdım.

Sıcak suda ıslatılmış çamaşır.

Haşı ile ilgili Atasözü veya Deyim

haşır neşir etmek : kaynaştırmak, bir arada bulundurmak.

haşır neşir olmak : kaynaşmak, bir arada bulunup uğraşmak.

Haşı tanımı, anlamı

Haşıl : Dokumacılıkta kullanılan unlu veya çirişli sıvı. Buğday, mısır ya da darı unundan yapılan bir çeşit yemek. Tarhana mayası, mısır unundan yapılan bulamaç. Pişirilmiş hamurla pekmezden yapılan bir çeşit yiyecek. Pirinç, darı, mısır yarmasından, bazan da süt karıştırılarak yapılan lapa. Unu suda pişirdikten sonra üzerine peynir ve yağ konularak yapılan yemek. Fırından çıkan ekmeğin üstüne sürülen unlu bulamaç. Bulgur pilavı. Yarmadan yapılan bir çeşit pilav. Buğday ve mısır yarmasından yapılan bir çeşit yemek. 1. Unu su ve yağ ile pişirip içine şeker koyarak yapılan bir çeşit tatlı. 1. Çekirdek unu ve pekmezle yapılan bir çeşit yiyecek. 1. Yemiş, meyve. 1. Kavun. 1. Kepek, un ve yemek artıklarının sıcak suda karıştırılmasıyle yapılan hayvan yemi. Bulanık su. Dokunacak iplikleri tezgaha vermeden önce, ipliklerin düzgün çıkması için batırıldığı unlu ya da çirişli su. Çok kaynar şey. Çok yorgunluktan bitkin durumda olan. Sıcak suda ıslatılmış çamaşır. Yaradılıştan kırıcı olan kimse: Eyi bir adam değil, onlar soycak haşıl olurlar. Pürüz. Hamurun üzerine dökülen un bulamacının yapıldığı kap. Kabuğu alınmış buğdaydan suda haşlanarak yapılan bir çeşit yemek. Undan yapılmış suluca yemek. Unu su ve yağ ile pişirip içine şeker koyarak yapılan bir çeşit tatlı. Undan yapılan bir çeşit yemek. Bulgur pilavı. (Çağlayan Kars). Suda un kaynatılarak yapılan bulamaç. (Akseki Antalya). Dokumacıların iplikleri çirişlemek için unu haşlayarak yaptıkları bulamaç

 

Haşıl gibi olmak : Çok yorulmak.

Haşıl haşıl : Kaba, sert: Kumaşa elini sürünce yumuşak değmiyor ; haşıl haşıl bir şey.

Haşıl olmak : Zayıflamak: Ali çok haşıl olmuş.

Haşıllamağ : İpliği unlu ya da çirişli suya batırmak.

Haşıllamak : Dokumayı unlu veya çirişli sıvıya batırmak. İpliği unlu ya da çirişli suya batırmak. Fırından yeni çıkan ekmeğin üstüne unlu bulamaç sürmek. Haşlamak.

Haşıllı : Haşıl içine konulmuş. Sıcak, kaynatılmış.

Haşılsız : Haşıl içine konulmamış.

Haşım : Acemi, toy.

Haşır neşir : Kaynaşma, bir arada olma.

Haşırdamak : Kâğıt, kolalı kumaş ve benzerleri sert şeyler birbirine sürtünürken kalın ve boğuk ses çıkarmak.

Haşırlanmak : Suda az pişmek: Kaz haşırlanırsa rahat yolunur.

Haşırlı : Kullanılmamış yeni elbise.

Semür haşılı : Darıdan ince bulgur.

Haşır haşır : Haşır huşur.

Haşır huşur : Sert ve kuru şeyler haşırdayarak, haşırtılı ses çıkararak, haşır haşır.

Haşırtı : Haşırdama sırasında çıkan sesin adı.

Haşırtılı : Haşırtısı olan, haşırdayan.

Çamaşır : İç giysisi. Kirli eşyaları yıkama işi.

Diğer dillerde Haşhaş küspesi anlamı nedir?

İngilizce'de Haşhaş küspesi ne demek ? : opium poppy seed cace