Head türkçesi Head nedir
- Bir örtünün en ileri sürüklenmiş kesimi.
- Kelle.
- Baştaki.
- Başına geçmek (şirket vb).
- Kullanmak.
- Alıcı, gösterici, basım aygıtı gibi çeşitli aygıtların temel düzeneğini taşıyan bölüm.
- Bir üçayağın alıcı ile birleştiği yerde bulunan ve alıcının olduğu yerde çeşitli yönlere dönebilmesini sağlayan çeşitli yapıdaki araçlar.
- Beyni ve duyu organlarını taşıyan vücut parçası.
- Olgunlaşmak.
- Yollanmak.
- Başlık.
- Baş.
- İnsan vücudunun ağız, duygu organları ve beyni içine alan en ön bölgesi. herhangi bir hayvanın bu bölgeye karşılık olan yapısı. sefal, kafa. 3.bakteriyofajlarda ikozahedral şekilli, dna içeren kısmı. 4.miyozinin bir parçası. fosfolipitlerin yağ asitleri içermeyen kısmı. spermlerde haploit çekirdeğin bulunduğu kısmı.
- Kafa.
- Elektrik ya da akustik dalgaları saptayan ya da okuyan, özellikle ses aygıtlarında, mıknatıslı görüntü aygıtlarında ses ve görüntüyü saptama ve okuma işini gerçekleştiren değiştirgeç.
- Gövde.
- Başında olmak.
- Atletizm, bilgisayar, biyoloji, jimnastik, madencilik, sinema, televizyon, jeoloji alanlarında kullanılır.
- Örtübaşı.
- Baş ile ilgili.
- Geçmek.
- Çekicin demir, pirinç ya da pirinçten daha sert bir özdekten yapılmış, madensel dolgulu yuvar biçiminde baş bölümü.
- Başkan.
- Çekiç tokmağı.
- Basınç yüksekliği.
Head ile ilgili cümleler
English: A good head and a good heart are always a formidable combination. But when you add to that a literate tongue or pen, then you have something very special.
Turkish: İyi bir kafa ve iyi bir kalp her zaman müthiş bir kombinasyondur. Fakat buna bir okuryazar dil yada kalem eklediğinizde, o zaman çok özel bir şeyiniz vardır.
English: A fish rots from the head down.
Turkish: Balık baştan kokar.
English: "It must be great to be tall." "Do you think so? It's not really that great. You keep bumping your head on the ceiling."
Turkish: "Uzun boylu olmak harika olmalı." "Öyle mi düşünüyorsun? Gerçekten o kadar harika değil. Kafanı tavana çarpmaya devam edersin."
English: Ali and his family sold 20 head of cattle earlier this week.
Turkish: Ali ve ailesi bu haftanın başlarında 20 baş sığır sattı.
English: A republic is a state with a president at its head instead of a king or queen.
Turkish: Bir cumhuriyet başında bir kral ve kraliçe yerine bir başkanı olan bir devlettir.
Head ingilizcede ne demek, Head nerede nasıl kullanılır?
Head ache : Baş ağrısı.
Head amp : Kafa amfi. Kafa. Sadece yükselteçlerden oluşan ve çıkış sinyalinin sese dönüşebilmesi için hoparlöre ihtiyaç duyan cihaz.
Head and shoulders : Baş ve omuzlar. Kat kat. Hisse senedi piyasasında uygulanan teknik analizde kullanılan fiyatların insan omuzu gibi düz bir seyir izlerken aniden yükselip tekrar omuz hizasına düştüğünü gösteren şekil.
Head and shoulders above : Dört başı mamur. Çok üstün. Taş çıkaran. Çok daha iyi.
Head binding : Başı ve alnı, yas, din adamlığı, şeflik belirtisi olarak bez, örtü, kumaş parçası, yaprak, ot ile sarma. Baş bağlama.
Head cold : Baş nezlesi. İngin.
Head cameraman : Baş kameraman. Görüntü yönetmeni. Alıcı devinimlerinin düzenlenmesinden, görünçlüğün aydınlatılmasından, görüntülerin yönetmenin isteklerine uygun biçimde sağlanmasından, alıcı takımının denetiminden sorumlu kimse. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.
Head brick : Baş tuğlası.
Head circling : Başa boyun omurlarının verdiği olanak oranında bileşik eksende (öne-yana-arkaya bükmelerin sürekliliğiyle) daireler çizdirme. Baş çevirme.
Head block : Ana makara. Sahnede askı halatlarının toplandığı ana makara.
İngilizce Head Türkçe anlamı, Head eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Head ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Nobs : Salak. Zengin soylu. Aptal. Züppe ve büyüklük taslayan kimse. Kelle (argo). Züppe. Asılzade.
Noggin : İçki ölçüsü. Bir içki ölçüsü. Küçük kulplu bardak. Ufak bardak. Fincan.
Economise : Kesinti yapmak. İdareli harcamak. Sakınarak kullanmak. Masrafları kısmak. İhtiyatlı kullanmak. (britanya ingilizcesi) tasarruf yapmak. Tutumlu davranmak (economize olarak da yazılır). İktisat yapmak. Kısmak. Tasarruf etmek.
Better : Daha iyi bir hale gelmek. İyileştirmek. İyileşmek. Daha yakşı. Geliştirmek. Daha iyi. Daha iyi şekilde. Düzeltmek. Yakşırak. Islah etmek.
Muzzle : Ağızlık. Top veya tüfek ağzı. Burunluk (hayvan). Hayvan burnu. Ağızlık (köpek vb). Ağızlık takmak. Ağızlık (köpek). Çanına ot tıkamak. Ağzını bağlamak. Burunsalık takmak.
Carcases : Cife. Leş. Enkaz. İskelet. Ölü. Enkaz (gemi vb). Bina iskeleti. Kadavra. Ceset.
Capt : Grup lideri. Gemi kumandanı. Komutan. Yakala. Şef.
Chief : İdare amiri. Belli başlı. En önemli. İlkel topluluklarda görülen, çok az kurumlaşmış olan ve gücü kimi kez aşırı bir başına -buyruk- yönetimin gücü biçimini alan önder tipi. Elebaşı. Başlıca. Patron. Amir. Hukuk, sosyoloji alanlarında kullanılır.
Cap nut : Başlıklı somun. Kapalı somun. Kapak somunu. Şapkalı somun. Şapkalı. Somun. Başlık somunu. Kep somun.
Airframe : Uçağın gövdesi. Uçak çatkısı. Uçak gövdesi. Uçak iskeleti.
Head synonyms : animate being, human head, go forward, external body part, basilar artery, human face, arteria basilaris, capita, frame, be at something, cast of mind, apply, matures, casque, bonnet, deans, creature, call forth, nob, bean, brain, be transmitted, carcase, disposing, mellow, maturating, carcasses, beans, cap, bows, chieftain, fuselage, be over.
Head zıt anlamlı kelimeler, Head kelime anlamı
Rear : Geri. Dikmek. Arkadaki. Yükselmek. Beslemek. Büyütmek. Şahlanmak. Yükseltmek. Kaldırmak. Art.
Follower : Hizmetli. Kuyruk. Hayran. Baskıcı. Peyk. Mürit. Takipçi. Destekçi. Havari. Başlık.
Head ingilizce tanımı, definition of Head
Head kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Chief. To be at the head of. A variant of -hood. The anterior or superior part of an animal, containing the brain, or chief ganglia of the nervous system, the mouth, and in the higher animals, the chief sensory organs. To originate. A head chorister. To have its source, as a river. As, to head an army, an expedition, or a riot. The head man of a tribe. A head cook. Principal. Leading. First. To spring. To put one`s self at the head of. To act as leader to. As, the head master of a school. To direct. Cephalon. Poll. To lead.
Bu kısımda Head kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Head ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Head anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Head ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.