Kullanmak nedir, Kullanmak ne demek
- Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak.
- İşletmek, değerlendirmek.
- Bir kimseyi bir hizmette bulundurmak, çalıştırmak.
- Amacına ulaşmak için birinden ya da bir şeyden yararlanmak, onu amacına alet etmek, sömürmek, istismar etmek.
- Giymek, takmak.
- Araç veya aleti işletmek, yönetmek.
- Bir şeyin gereklerini yerine getirmek.
- Kelimeyi yazmak, söylemek
- Sigara, içki vb. şeylere alışmış olmak, içmek.
- Harcamak, sarf etmek.
"Kullanmak" ile ilgili cümle
- "Parasını ticarette kullanmak."
- "Lakırtılarında çok kere çifter çifter kelimeler kullanırdı ki bunlar bazen manayı değiştirir." - A. Ş. Hisar
- "Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?" - H. C. Yalçın
- "Sattıkları küpenin parasını çok idareli kullanıyorlardı." - P. Safa
- "Siz analarımızı nasıl esir gibi kullandınızsa biz de sizi öyle kullanacağız." - H. E. Adıvar
- "Hiç yağmurluk kullanmazdı."
- "Nitekim çocuklarımın bile kullandıkları hesap makineleri, bunların küçük modelleridir." - B. Felek
- "Hâlbuki onlar, işte bu saflığı istismar ediyorlar. Bütün düşünceleri seni kullanmak, o kadar!" - A. İlhan
Yerel Türkçe anlamı:
Bir kimseden cinsel yönden faydalanmak.
Kullanmak anlamı, tanımı:
Kullanma : Kullanmak işi, istimal.
Adam kullanmak : Birini kendi çıkarına alet etmek. birini çalıştırmasını bilmek.
Ağız kullanmak : Duruma, ortama göre söz söylemek.
Ağzını kullanmak : Birinin söylediklerinin aynısını söylemek.
Aklını kullanmak : İyice düşünüp taşınarak hareket etmek.
Araba kullanmak : Arabayı sürmek.
Aynı ağzı kullanmak : Aynı şeyi söylemek, aynı düşünceyi ileri sürmek.
Boya kullanmak : Boyanmak, makyaj yapmak.
Cebir kullanmak : Bir işi yaptırmak için zora başvurmak.
Dümen kullanmak : Bir işi kurnazca yönetmek.
Hor kullanmak : Dikkat etmeyerek hoyratça kullanmak.
İnisiyatifini kullanmak : Gerekli kararları öncelikle almak.
Kafasını kullanmak : Akıllıca davranmak.
Kötüye kullanmak : Birinin iyi davranışından istenilmeyen yolda yararlanmak. yetkisini yasalara aykırı yolda kullanmak.
Tepe tepe kullanmak : Sağlamlığına güvenilen şeyleri yıpranacağını düşünmeden, esirgemeden, sakınmadan hoyratça kullanmak.
Zor kullanmak : Bir işin yapılması için her türlü baskıya başvurmak.
Amaç : Ulaşmak istenilen sonuç, maksat. Gaye. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon. Hedef.
Yararlanmak : Kendine yarar sağlamak, faydalanmak, istifade etmek.
Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.
Hizmet : Görev, iş. Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma. Bakım, özen, ihtimam.
Bulundurmak : Eksik etmemek. Var olmasını, hazır bulunmasını sağlamak.
Çalıştırmak : Çalışmasını sağlamak. Çalışma işini yaptırmak.
İşletmek : İşlemesini sağlamak, çalıştırmak. Üzerine işleme yaptırmak. Şaka ve birtakım yalanlarla sezdirmeden birini kandırmak veya onunla eğlenmek. Bir şeyi, bir kimseyi, bir yeri kullanarak veya çalıştırarak yarar sağlamak.
Değerlendirmek : Değer kazandırmak, kıymetlendirmek. Değer biçmek. Bir şeyi yerinde ve yararlı bir yolda kullanmak. Bir şeyin özünü, önemini, nitelik ve niceliğini belirlemek.
Giymek : Örtünüp korunmak için bir şeyi vücuduna geçirmek. Ağır söz veya hakareti, küçültücü davranışı ses çıkarmadan dinlemek.
Takmak : Kuşanmak. Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek. Biriyle olumsuz olarak uğraşmak. Ad, lakap koymak. Sınavını başaramamak. Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmek. Önemsemek, önem vermek, tınmak. Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek. Borç bırakmak.
Yazmak : Bir göreve almak. Açmak. İnsanın geleceğini belirlemek. Yazı ile bildirmek, haber vermek. Gelinin yüzünü süslemek. Sayaç vb. sayılarla niceliği belirtmek. Kaydetmek. Yazı ile anlatmak, yazıya dökmek. Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek yaklaşma bildiren birleşik fiiller oluşturur. Bir bilim veya edebiyat eseri oluşturmak. Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak. Yaymak, sermek. Yazar olarak görev yapmak.
Söylemek : Yazmak, düzmek. Yapılmasını istemek. Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak. Haber vermek. Türkü, şarkı vb. okumak. Sipariş etmek. Bir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak. Herhangi bir şeyi bildirmek, anlatmak, demek istemek, hatırlatmak. Önceden bildirmek, tahmin etmek.
Harcamak : Birinin değer ve onurunu kırıcı bir durum yaratmak. Bir iş görmek veya bir şey satın almak için parayı elden çıkarmak, sarf etmek. Bir şey yapmak için kullanmak, tüketmek. Yok olmasına, ölmesine sebep olmak. Manevi yönden kötü duruma düşürmek, feda etmek.
Sarf : Dil bilgisi, yapı bilgisi. Harcama, tüketme, kullanma.
Etmek : "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Demek, söylemek. Küçük veya büyük abdestini yapmak. Bir işi yapmak. Bulmak, erişmek. Eşit değer kazanmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Kötülükte bulunmak. Herhangi bir değerde olmak.
Araç : Taşıt. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri.
Veya : Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut. Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olduğunda kullanılan bir söz.
Yönetmek : Birinin bir konudaki etkinliğine, çalışmasına yön vermek, birini yönlendirmek. Program ve oyunların yapımını, gerçekleşmesini sağlamak. Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek.
Bir : Aynı, benzer. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Tek. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayı kadar olan. Sadece. Bir kez. Ancak, yalnız. Beraber. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Sayıların ilki.
Yerine : Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere. Alegori. Başkasının adına.
Getirmek : Bir makama atamak veya seçmek. Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. Gelmesini sağlamak. İleri sürmek. Sebep olmak, ortaya çıkarmak. İletmek, bildirmek. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. Erişmek veya eriştiğini sanmak. Sağlamak.
Kullanmak ile ilgili Cümleler
- Cep telefonumu kullanmak kolaydır.
- Ali bir silah olarak kullanmak için bir levye aldı.
- Tom'un arabasını kullanmak istemiyorum.
- Ancak, bazı insanlar bilgisayar kullanmaktan hasta olurken, bazı insanların bilgisayar kullanarak iyileşmeleri ilginçtir.
- Senin konuşma tarzını kullanmak için, onun seni sevip sevmediğini bilmiyorum; ama onun döneceğini biliyorum.
- Onu ne için kullanmak istediklerini bilmiyoruz.
- Ali bilgisayarımı kullanmak için iznimi istedi.
Diğer dillerde Kullanmak anlamı nedir?
İngilizce'de Kullanmak ne demek? : v. use, make use of, employ, handle, run, apply, drive, put account, turn to account, take advantage of, call forth, dispose, dispose of, draw on, engage, exert, exploit, harness, head, operate, pilot, ply, ride, roll, utilize, wield
Fransızca'da Kullanmak : appliquer, employer, faire usage de, mettre en ìuvre, s'aider de, s'employer, se servir, user de, utiliser
Almanca'da Kullanmak : v. anwenden, aufbieten, bedienen, belegen, benutzen, gebrauchen, handhaben, manipulieren, operieren, rauchen, verwenden
Rusça'da Kullanmak : v. употреблять, использовать, применять, пользоваться, утилизировать, орудовать, управлять, водить, ездить, практиковать, употребить, применить, воспользоваться
Bu kısımda Kullanmak nedir? Kullanmak ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Kullanmak tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Kullanmak hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.