Hemagogue türkçesi Hemagogue nedir

  • Kan söktüren.
  • Kan akışını kolaylaştıran.
  • Hemagog.

Hemagogue ingilizcede ne demek, Hemagogue nerede nasıl kullanılır?

Hemagglutination : Kimi bakteriler veya virüslerin yüzeylerinde bulunan hemaglütinin proteinleri sayesinde, bu mikroorganizmaların uygun alyuvar hücreleri yüzeyine bağlanması ve alyuvarları çöktürmesi. yanlış kan aktarımlarında antikorların alyuvar yüzeyindeki antijenlere bağlanması sonucu alyuvarların bir araya toplanarak kümeler oluşturması gibi alyuvar kümeleşmesine verilen ad. Eritrositlerin çöktürülmesi. Alyuvar kümeleşmesi. Kan kümeleşimi. Alyuvarları kümeleme. Hemaglütinasyon. Hemoaglutinasyon. Alyuvar kümeleşimi. Alyuvarkümeleşimi.

Hemagglutinin : Alyuvarların kümelenmesini sağlayan madde. Hemaglütinin. Hemaglutinin. Kan kümeleştirici. Alyuvarları kümelendiren ve çöktüren antikor molekülü.

Hemagglutinin protein : Hemaglütinin proteini. Paramiksovirüsler ve ortomiksovirüsler gibi kimi virüslerin yapısında bulunan ve alyuvarları bağlama yeteneğine sahip olan glikoprotein yapı.

Hemaglutinin : Hemaglütinin. Eritrositleri çöktüren herhangi bir madde.

Cold hemagglutinin disease : Soğuk hemaglutinin hastalığı. Soğuk aglutinin hastalığı.

Porcine hemagglutinating encephalomyelitis virus disease : Domuzların hemaglütine edici ensefalomiyelitis virüs enfeksiyonu. Kusma ve bitkinlik hastalığı.

 

İngilizce Hemagogue Türkçe anlamı, Hemagogue eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Hemagogue ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Professional : Profesyonel. Fikir işçisi. Meslek. Meslekten yetişme. Para için yapan kimse. Para için yapan. Uzman. Mesleki. Azimli. Mütehassıs.

Lector : Kilisede ibadet sırasında kutsal kitaptan bölümler okuyan kişi. Profesör. Okutman (yüksekokulda, üniversitede, vs.). Kilisede kutsal kitaba ait bölümler okuyan kimse.

Reader : Doçent (ingiliz ingilizcesi). Okur. Düzeltmen. Seçki. Okuyucu. Okuma kitabı. Okuyan. Doçent. Antoloji. Eleştirmen.

Rabble rouser : Sorun yaratan tip. Ortalığı karıştıran. Sorun çıkaran. Mesele çıkaran kimse.

Principal : Başlıca. Bir iş sözleşmesine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı işçi çalıştıran tüzel ya da gerçek kişi. Esas. Yönetici. Ana para. Fail. Asıl. Baş. İşveren.

Lecturer : Okutman. Eğitmen. Üniversitelerde dil dersi öğretimi ya da eski dillerde yazılmış metinlerin çözümlenmesi gibi bir işle görevli kimse. Öğretim üyesi. Eğitim görevlisi. Konferansçı. Lektör. Konferans veren kimse. Doçent. Ders veren.

Academic : Teorik. Akademik. Kitabi. Mücerret. Soyut. Üniversite öğretim görevlisi. Öğretim görevlisi. Resmi. Bilimsel. Kuramsal.

Instructor : Öğretmen. Öğretim üyesi. Resmi ya da özel bir eğitim kurumunda çocukların, gençlerin ya da yetişkinlerin istenilen öğrenme yaşantıları kazanmalarına kılavuzluk etmek ve yön vermekle görevlendirilmiş kimse. bilgi, görgü ve yaşantısı ile belli dal ve alanlarda başkalarının yetişme ve gelişmesine yardım eden kimse. 3-öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği öğrenimi bitirerek ya da yeterlikleri kazanarak öğretmenlik yapma yetkisini elde etmiş olan kimse. Okutman. Üniversitelerde öğretim üyesi bulunmayan dersler için geçici olarak görevlendirilen kimse. Eğitmen. Asistan. Arıcılık eğitimcisi. Öğretim görevlisi. Doçent (amerikan ingilizcesi).

 

Head : Kelle. Basınç yüksekliği. Beyni ve duyu organlarını taşıyan vücut parçası. Elektrik ya da akustik dalgaları saptayan ya da okuyan, özellikle ses aygıtlarında, mıknatıslı görüntü aygıtlarında ses ve görüntüyü saptama ve okuma işini gerçekleştiren değiştirgeç. Başkan. Çekiç tokmağı. Bir örtünün en ileri sürüklenmiş kesimi. Olgunlaşmak. Örtübaşı. Başına geçmek (şirket vb).

Faculty member : Fakülte üyesi. Öğretim üyesi.

Hemagogue synonyms : political leader, professional person, school principal, pol, politico, pedagog, teacher, schoolmaster, academician, politician, demagog, educator, head teacher.