Kuşanmak nedir, Kuşanmak ne demek

  • Beline kuşak, kılıç, kemer vb. şeyler bağlamak
  • Giyinmek.

"Kuşanmak" ile ilgili cümleler

  • "Takkesini geçirmiş, entarisini kuşanmış, elma soyuyordu." - A. Gündüz

Yerel Türkçe anlamı:

Kuşanmak, giyinmek

Diğer sözlük anlamları:

Yeltenmek, meyletmek, yapmağa girişmek

Silahlanmak.

Kuşanmak tanımı, anlamı:

Kuşanma : Kuşanmak işi.

Giyinip kuşanmak : Özenli bir biçimde giyinmek.

İpten kuşak kuşanmak : Yoksul düşmek.

Kılıç kuşanmak : Kılıcı olmak ve onu taşıyacak güce ve yetkiye hak kazanmak.

Peştamal kuşanmak : Bir zanaatta ustalık kazanmak. peştamal giyinmek.

Kuşak : Sağlamlığını artırmak için bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ. Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu. Bele sarılan uzun ve enli kumaş. Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge. Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi. Yaklaşık yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın, jenerasyon. Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı. Bir ürünün, bir aygıtın teknolojideki ve bilimdeki gelişmeye göre üretilen yeni biçimleri. Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm. Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler.

 

Kılıç : Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah. Bu silah kullanılarak oynanan, hedef bölgesi baş, gövde ve kollar olan bir tür kılıç oyunu. Saban ökçesini oka bağlayan ağaç parçası.

Kemer : Tümsekli. Bele dolayarak toka ile tutturulan, kumaş, deri veya metalden yapılmış olan bel bağı. Etek, pantolon vb. giysilerin bele gelen bölümü. Burdur iline bağlı ilçelerden biri. Katmanlı kayaçlarda bir kıvrımın kabarık tepe yeri, tekne karşıtı. Kemiklerden oluşmuş tümsekli tavan. İki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantı. Özellikle yolculukta kullanılan, üzerinde altın, para yerleştirmeye yarar gözleri olan meşin kuşak. Emniyet kemeri. Antalya iline bağlı ilçelerden biri.

Bağlamak : Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak. Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek. Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak. Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek. Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak. Gönlünü kazanmak. Anlaşma yapmak. Uyulması zorunlu olmak. Geçişi engellemek. Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek. Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak. Düğümlemek. Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak. Denk yapmak, paket yapmak. Yaraya ilaç koyup bezle sarmak.

 

Giyinmek : Giymek. Giysiyi belli bir yerden almak veya belli bir yerde diktirmek. Ağır bir söze veya davranışa, sesini çıkarmadan içerlemek.

Diğer dillerde Kuşanmak anlamı nedir?

İngilizce'de Kuşanmak ne demek? : to gird on, to put on, to dress

Fransızca'da Kuşanmak : ceindre

Almanca'da Kuşanmak : sich ankleiden