Kuşak nedir, Kuşak ne demek

  • Bele sarılan uzun ve enli kumaş.
  • Yeryüzünde veya herhangi bir gök cisminde belli şartları sağlayan bölge.
  • Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler
  • Bir küre yüzeyi, paralel iki düzlemle kesildiğinde iki kesitin arasında kalan bölüm.
  • Yaklaşık yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği, göbek, nesil, batın, jenerasyon.
  • Bir ürünün, bir aygıtın teknolojideki ve bilimdeki gelişmeye göre üretilen yeni biçimleri.
  • Sağlamlığını artırmak için bir şeyin çevresine geçirilen ağaçtan veya metalden bağ.
  • Televizyonda programlar için ayrılmış özel zaman dilimi.
  • Yeryüzünün kutuplar, kutup daireleri ve dönencelerle belirlenen beş bölümünden her biri, küre kuşağı.
  • Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu.

"Kuşak" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Çizgi film kuşağı."
  • "Emin olmak için kuşağından bir ayna çıkarıp camı bile çizdi." - İ. O. Anar
  • "Daha çok yeni kuşak şairlerin ürünlerine yer veriyoruz." - A. Ümit
  • "Bugünkü kuşak benim kuşağımın bir hikâyesini dinlemelidir." - F. R. Atay
  • "İklim kuşakları. Zaman kuşakları."
  • "Isı kuşak."
 

Yerel Türkçe anlamı:

Tahta kapıların arkalarına yatay çakılan tahta parçası.

Evin sağlam olmasını sağlamak için, pencere başlarından geçen, evi çevreleyen ağaçlar: Bizim evin kuşakları var.

Kapıyı oluşturan tahtaları birbirine bağlamak için arkasına yatay çakılan sağlam ağaç.

Kayığın kenarını çevreleyen tahta.

Çevre, yer.

Felsefi anlamı:

(Tarih felsefesinde ve kültür tarihinde) Yeni bir anlayışta yeni bir yaşama duygusunda, yeni biçimlerde birleşen, eskiden belirgin çizgilerle ayrılan kişilerin topluluğu.

(Lat. generatio < generare = doğurmak) :

(Genellikle) Aşağı yukarı aynı yıllarda doğmuş olup aynı çağın koşullarını, dolayısıyle birbirine benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu.

Bir fizik terimi olarak tanımı:

Bir izgenin iki sıklık değeri arasında kalan ışınım bölgesi.

Gök bilimleri ve Uzay alanındaki anlamı:

Yeryüzünde ya da herhangi bir gökcisminde belli koşulları sağlayan bölge. Zaman kuşakları, iklim kuşakları ve benzeri

Güreş terimi olarak anlamı:

Aba güreşinde bele bağlanan ve ancak buradan tutulması gereken yün kuşak.

Hukuki terim anlamı:

nesil.

Matematik terimi olarak kelime anlamı:

Bir toparı kesen iki koşut düzlemin topar üzerinde belirlediği topar parçası, Anlamdaş. toparsal kuşak.

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

Bir filmin, boşfilmden dolu filme kadarki bütün çeşitlerini anlatır genel terim.

Henüz birleştirilmemiş ses ve görüntü taşıyan filmler.

(Kötü anlamda) Dikkate değer hiç bir özellik taşımayan, sıradan sinema yapıtı.

Televizyon yayınlarına ayrılan metrik ve desimetrik çok kısa elektromıknatıs dalga uzunluklarını kapsayan dalgaların bölündükleri yinelenim aralıkları.

 

Boş film yapımında kullanılan, üzeri duyarkatla örtülü, çok geniş bir tabandan film boylarına göre istenilen ende kesilmiş parçalardan her biri.

Sosyoloji'deki anlamı:

Yaklaşık olarak 25-30 yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği. bk. eski kuşak, yeni kuşak, yaş kümesi.

Tarım alanında kullanılan kelime anlamı:

döl

bkz.döl

Jeoloji ve yer bilimleri alanındaki anlamı:

Kristalin üzerindeki bir kenara koşut bütün yüzeylerin tümü.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Düveni oluşturan iki tahtayı birbirine bağlayan ön ve arka ağaçlar. (Akçaşar *Yalvaç -Isparta; Meyvebükü *Güdül, Yurtbeyi *Çankaya -Ankara; Beyağıl *Ulukışla -Niğde)

İngilizce'de Kuşak ne demek? Kuşak ingilizcesi nedir?:

band, belt, generation, zone, zone of a sphere, track, strip, band (of frequency), frequency band, wave band, television band, range of frequency

Almanca'da Kuşak ne demek?:

zange, moise

Fransızca'da Kuşak ne demek?:

ceinture, arcade

Osmanlıca Kuşak ne demek? Kuşak Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

nesil, tenasül, mıntaka

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Erzincan ili, Dutluca nahiyesine bağlı bir yer.

Kuşak kısaca anlamı, tanımı:

Kuşak bağlama : Karate, judo gibi Uzak Doğu oyunlarında aşama kaydetme. Düğün sırasında baba veya başka bir aile büyüğü tarafından gelinin beline kırmızı kurdele dolama. Tarikatlarda, medreselerde belli bir düzeye gelen öğrencilere kuşak takma töreni, kemer bağlama.

Ilıman kuşak : Yıllık sıcaklık ortalamalarının 20 ºC'nin altında ve sıcaklık farklarının belirgin olduğu, dört mevsimin yaşandığı bir iklim türü.

Isı kuşak : Sıcak kuşak.

Orta kuşak : Toplumda genç kuşak ile yaşlı kuşak arasında yer alan yaş grubu.

Sıcak kuşak : Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında kalan geniş bölge, ısı kuşak. Yıllık sıcaklık ortalaması 20 ºC'nin üstünde olan iklim.

Şal kuşak : Şaldan yapılmış bele sarılan kuşak.

Tropikal kuşak : İki tropika arasında bulunan sıcak kuşak, tropikal bölge, tropika.

Yeşil kuşak : Ormanlık ve yeşillik alan.

Ağız kuşağı : Ahşap bir teknede küpeştenin hemen altındaki teknenin tümü boyunca uzanan en üst kaplama.

Burçlar kuşağı : Zodyak.

Dalga kuşağı : Aynı frekansı içeren dalgalar bütünlüğü.

Deprem kuşağı : Depremlerin oluştuğu belli bir düzlemde yer alan bölgeler.

Ebekuşağı : Gökkuşağı.

Ebemkuşağı : Gökkuşağı.

Gayret kuşağı : Babaevinden çıkarken aile büyükleri veya erkek kardeşlerinden biri tarafından gelinin beline dolanan kırmızı kuşak.

Gelinkuşağı : Gökkuşağı.

Gökkuşağı : Düşmekte olan yağmur damlacıklarında güneş ışınlarının kırılıp yansımasıyla gökyüzünde oluşan yedi renkli, kemer biçimindeki görüntü, alkım, ebekuşağı, ebemkuşağı, eleğimsağma, hacılarkuşağı, meryemanakuşağı, alaimisema.

Hacılarkuşağı : Gökkuşağı.

Küre kuşağı : Kuşak.

Meryemanakuşağı : Gökkuşağı.

Orman kuşağı : Sıralı ormanların oluşturduğu dizi, orman dizisi.

Reklam kuşağı : Reklamların yayımlandığı belirli zamanlar.

Ses kuşağı : Üzerinde bir veya birkaç ses yolu bulunan kuşak.

Yağmur kuşağı : Ekvator'un kuzeyindeki bol yağmur alan bölge.

Kuşaklama : Kuşak biçimini andırarak. Kuşaklamak işi.

Kuşaklamak : Kuşaklarla sağlamlaştırmak.

Kuşaklı : Kuşağı olan.

Kuşaksız : Kuşağı olmayan.

İpten kuşak kuşanmak : Yoksul düşmek.

Enli : Eni büyük olan, geniş.

Kumaş : Varlığı ve kişiliği oluşturan nitelik veya malzeme. Pamuk, yün, ipek vb.nden makinede dokunmuş her türlü dokuma.

Artırmak : Artmasını sağlamak, çoğaltmak. Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek. Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek. Herhangi bir davranışta ileri gitmek.

Çevre : Yağlık. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst. Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam. Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi.

Ağaç : Bu gibi bitkilerin gövdesinden ve dallarından yapılan. Tahta, kereste. Meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki.

Metal : Bu maddeden yapılmış. Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı. Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde.

Ürün : Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul. Türlü endüstri alanlarında ham maddelerin işlenmesiyle elde edilen şey. Eser. Bir tutum veya davranışın ortaya çıkardığı şey.

Kuşak bağlanmak : İşe başlamağa hazır olmak, hazırlanmak

Kuşak belirtici : Başlangıç noktası, kristalin içinde olduğu düşünülen kristal eksenlerine göre, kuşak ekseninin geometrik tanımı.

Kuşak berkitmek : İçten inanmak, bel bağlamak

Kuşak çözmek : Ayak yoluna gitmek, işemek.

Kuşak çözmemek : Metanetini kaybetmemek

Kuşak ekseni : Bir kuşakta, kenarları birbirine koşut yüzeylerin ortak doğrultuları.

Kuşak geçirimi : Bir dalga süzgecinin, yalnızca belirli bir sıklık kuşağını geçirme özelliği.

Kuşak genişliği : Bir sıklık kuşağının sınır değerleri çıkarımının sıklık, açısal sıklık ya da dalga boyu olarak değeri. Bir televizyon yayınında, verici yayınının kapsadığı yinelenim kuşağının eni.

Kuşak izgesi : Geniş kuşaklardan oluşan ve özdeciklerden kaynaklanan keskin kıyılı salım ya da soğurum izgesi.

Kuşak kıyısı : Bir kuşak izgesinde çizgilerin biriktiği sıklık kıyısı.

Kuşak ile ilgili Cümleler

  • Gelinin gelinliği dört kuşaktır ailede giyilmiştir.
  • İşte, şimdi cümlen gelecek kuşaklara bırakıldı!
  • Genç kuşak internetle büyüdü.
  • Gelecek nesiller, kuşaklar tarafından Yâd-ı Cemil olmak. Tek niyetim ve gayretim bundan ibaret.
  • Onlar arasında kuşak farkı var.
  • Titan'da bir kolonide yaşamak: Tomas'ın torunu, Tomas'ın kendi klonu olan oğlunun klonuydu. Onlar üç kuşak klondu.
  • Bazen aile içi anlaşmazlıklar kuşaktan kuşağa geçer.

Diğer dillerde Kuşak anlamı nedir?

İngilizce'de Kuşak ne demek? : n. sash, girdle, waistband, belt, zone, generation, binder, cincture, cummerbund, loins, progeny, swathe

Fransızca'da Kuşak : ceinture [la], génération [la], zone [la], bande [la], cordelière [la]

Almanca'da Kuşak : n. Bund, Generation, Gurt, Menschenalter, Zone

Rusça'da Kuşak : n. пояс (M), кушак (M), поколение (N), племя (N)