Turkish: Glutensiz diyet, çölyak hastalığı için en etkili tedavi yöntemidir.
English: A few were drunk most of the time.
Turkish: Çoğunlukla birkaç kişi sarhoştu.
English: "To live is the rarest thing in the world. Most people exist, that is all."
Turkish: “Yaşamak dünyadaki en nadir şeydir. Birçok insan sadece var olur, hepsi bu.”
English: A gas stove provides the most even heat for cooking.
Turkish: Bir gaz sobası yemek için en iyi ısıyı sağlar.
English: A Chinese company has bought one of the most famous hotels in New York.
Turkish: Bir Çin şirketi New York'taki en ünlü otellerden birini satın aldı.
Most advantageous : En avantajlı.
Most corrupt : En çok bozulmuş.
Most desirable : En çok istenen.
Most distant : En uzak.
Most efficient estimator : En etkili tahminci. En etkin kestirici. En etkin tahmin edicisi. En etkin tahmin yöntemi.
Most evil : En kötü.
Most favoured nation treatment : Bir ülkenin başka bir ülke kökenli ya da o ülkeden gelen bir mala tanıdığı her çeşit çıkar, yeğlik, ayrıcalık ve bağışıklığı, bir uluslararası antlaşma gereğince, bu antlaşmaya katılan başka bir ülkeye de uygulaması. (bu terim gümrük alanında, ödün çizelgesinin uygulanması konularında kullanılır.). En çok kayrılan ulus işlemi.
Most important : En önemli.
Most importantly : En önemli olarak. Herşeyden önemlisi. Daha da önemlisi. Hepsinden önemlisi. En önemlisi.
Most especially : Özellikle. Herşeyden önemlisi. Hepsinden önemlisi.
Sözcükler, direkt olarak Most ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
At most : En ziyade. Pek pek. Azami olsa olsa. Azami. Çok çok. Olsa olsa. Küçük veya eşittir. Nihayet.
Chiefly : Belli başlı. Başlıca.
Scarcely : Henüz. Hemen hemen hiç. Neredeyse. Güç bela. Anca. Zar zor. Hemen hemen. Ancak. Neredeyse hiç.
The best part of : Büyük bölümü.
Bulks : Yığın. Çoğunluk. Şişirmek. Önemli olmak. Büyümek. Toplu. Eşya. Geniş vücut. Genişlemek. Kütle.
Breadths : Genişlik (gemide). Arz. Uzaklık. Mesafe. Saha. Liberallik. Vüsat. Genişlik. Düşünce özgürlüğü.
Hrs : Saat. Saatler. 60 dakikalık zaman diliminden daha uzun. Hours (saatler).
A world of : Dünya kadar. Bir hayli.
Widths : Genişlik.
Besting : Geçmek. En iyi şekilde. En iyisi. En iyi. Yenmek. Baskın çıkmak. Birinci sınıf. Hakkından gelmek. Alt etmek.
Most synonyms : to the highest degree, acres and acres, the very, at the outside, dire, most of, mosts, breadth, outsides, at the very outside, a great many, a lot, affluent, at the furthest, generalities, rattling, a great deal of, beaucoup, generality, a spate of, furthest, mainly, majority, highly, a great deal, almighty, the most, strongly, at the farthest, beyond measure, bulk, maximal, a whale of a lot.
Least : En küçük. En az miktar. Asgari. En az. Be.en az. En önemsiz kimse. En düşük. En az derece. En küçük miktar. En önemsiz şey.
Fewest : En küçücüğü. En azı. Sayısal olarak en küçüğü ifade eden bir kelime. En az.
Most kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Greater in number or quantity than all the rest. In the greatest or highest degree. Nearly all. Consisting of the greatest number or quantity.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Most kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Most ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Most anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Most ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.