Muta nedir, Muta ne demek
Muta; kökeni arapça dilinden gelmektedir.
Yerel Türkçe anlamı:
Fındık çubuğundan yapılmış olan ot, saman sepeti.
Küfe.
Muta hakkında bilgiler
Müt'a veya Muta nikâhı; (Arapça: زواج المتعة Zawāj al-Mut'ah veya نكاح المتعة Nikāh al-Mut'ah), İlk Müslüman toplumunda ve günümüzde bazı Şii mezheplerinde uygulanan kadın ve erkeğin belirli bir süre ve ücret karşılığında anlaşarak başlattıkları bir evlilik çeşididir. Bazı kaynaklarda Acem - Fars nikâhı ya da geçici nikâh da denir. Muta evliliğinde belirli bir asgari ya da azami süre yoktur.
Sözlükte "kendisinden faydalanılan şey" anlamına gelen müt'a, bir fıkıh terimi olarak, boşanma veya evliliğin feshinden sonra kocanın, kadına verdiği elbise ve benzeri hediyeye denir.
Muta ile ilgili Cümleler
- Onu koklama! Mutajenik olabilir.
- Amerikalıların çoğu Başkan Wilson ile mutabık kalmıştı.
- "Kim daha genç, Hanako mu yoksa Taro mu?""Taro."
- Mutasyonların kökeni kirletilmiş su tüketiminde gibi görünüyor.
- Bizimle mutabık kaldın.
- Sanırım mutabakata varabileceğiz.
- Bu yüzden biz mutabık değiliz.
- Biz neredeyse hiçbir şeyde mutabık kalmayız.
Muta anlamı, kısaca tanımı:
Muta nikahı : Bazı yerlerde kadına verilen para karşılığında yapılmış olan geçici nikâh, muta.
Mutaassıp : Bağnaz.
Mutaassıplık : Bağnazlık.
Mutabakat : Uyum. Uygunluk. Uzlaşma.
Mutabakat sağlamak : Anlaşmak, uzlaşmak.
Mutabakat zaptı : İki ülke arasında karşılıklı olarak eğitim, kültür, spor, ekonomi ve hukuk alanlarında yapılacak programlar ile bunlara ilişkin uygulamaların onaylandığı ön anlaşma.
Mutabık : Uygun. Birbirine uyan, aralarında anlaşmazlık olmayan.
Mutabık kalmak : Uyuşmak, anlaşmaya varmak.
Mutabık olmak : Aralarında anlaşmazlık olmamak, anlaşmak.
Mutaf : Keçi kılından hayvan çulu, yem torbası vb. dokuyan kimse. Keçi kılından dokunmuş veya örülmüş çul, çuval, yem torbası vb. şey.
Mutallaka : Boşanarak dul kalmış kadın.
Mutantan : Görkemli, şatafatlı.
Mutariza : Yay ayraç.
Mutasarrıf : Sancak beyi. Kendinde kullanım hakkı olan, elinde bulunduran.
Mutasarrıflık : Mutasarrıfın görev ve makamı. Sancak.
Mutasavver : Tasarlanmış, düşünülmüş.
Mutasavvıf : Tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Tanrı'ya adamış kimse, İslam gizemcisi, sufi.
Mutasyon : Değişinim.
Mutasyonist : Değişinimci.
Mutasyonizm : Değişinimcilik.
Mutat : Alışılmış, alışılan.
Mutavaat : Dönüşlü. Boyun eğme, uyma, itaat etme.
Mutavaat fiili : Dönüşlü fiil.
Mutavassıt : Aracı.
Mutazarrır : Zarar görmüş, zarara uğramış.
Geçici : Çok sürmeyen. Bulaşan, bulaşıcı. Yaya, yoldan veya karşıdan karşıya geçen kimse, yolcu. Kısa ve belli bir süre için olan, muvakkat, palyatif, kalıcı karşıtı.
Kazanç : Satılan bir mal, yapılmış olan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü. Yarar, çıkar, kâr.
Müslüman : İslam dininden olan kimse, Muhammedî, Müslim, Müselman, mümin. Doğru, haktan ayrılmaz kimse. İslam dininin kurallarını yerine getiren kimse.
Toplum : Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet. Topluluk.
Mezhep : Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri. Anlayış, görüş. Öğreti.
Kadın : Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen. Hizmetçi bayan. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. Bayan.
Ücret : Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para. İş gücünün karşılığı olan para veya mal.
Veri : Bir araştırmanın, bir tartışmanın, bir muhakemenin temeli olan ana öge, muta, done. Gözlem ve deneye dayalı araştırmanın sonuçları. Bir problemde bilinen, belirtilmiş anlatımlardan bilinmeyeni bulmaya yarayan şey. Olgu, kavram veya komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi. Bilgi, data. Bir sanat eserine veya bir edebî esere temel olan ana ilkeler.
Muta : Geçici kazanç. Muta nikâhı. Veri.
Mutaassıplaşma : Mutaassıplaşmak işi.
Mutaassıplaşmak : Mutaassıp duruma gelmek.
Mutaflar : Aydın şehrinde, Çine ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yer. İzmir ili, Beydağ belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Mutaflı : Samsun kenti, Yakakent belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge.
Mutagen : Mutasyon meydana getiren dış etkenler. Mutajen.
Mutahhar : Bir kız ismi olarak anlamı; Temizlenmiş, temiz. Kutlu, kutsal, mübarek. Bir erkek ismi olarak anlamı; Temizlenmiş, temiz. Kutlu, kutsal, mübarek.
Mutajen : [Bakınız: mutagen] DNAda değişikliklere neden olarak genetik mutasyonları artıran kimyasal veya fiziksel etken.
Mutajenez : Genetik mutasyonun indüklenmesi.
Mutajenik : Mutasyona neden olan.
Mutajenik etki : Mutajenlerin oluşturduğu etki.
Bu kısımda Muta nedir? Muta ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Muta tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Muta hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.