Orientation türkçesi Orientation nedir

  • Oryantasyon.
  • Uyum sağlama.
  • Yönlenim.
  • Bir bilim dalında temel yöntem ve yaklaşım bakımından beliren ana ayrımlardan her biri.
  • Oryentasyon.
  • Yöneltme.
  • Bireyin, karşılaştığı karışık ve sorunlu durumlarda kendi yönünü, tutumunu belirlemesi. bir kimsenin türlü ilişkiler içinde yer ve zamanı seçme, koşulları değerlendirme konusunda bilinçli olarak davranması.
  • Yönlendirme.
  • Dış etkilerle ilgili olarak organizma veya hücrenin göstermiş olduğu durum değişikliği, oryantasyon.
  • Yön.
  • Uyarı cevabı.
  • Yön belirleme.
  • Herhangi bir uyarıya cevap olarak bir hücre, organ ya da organizmanın göstermiş olduğu durum değişikliği. oryantasyon.
  • Bilgisayar, biyoloji, eğitim, fizik, kimya, uzay alanlarında kullanılır.
  • Bir ırakgörürü ya da gözlem aracını verilen yıldıza doğru çevirme işi.
  • Bir çevreye uyum sağlama.
  • Yönelim.
  • İntibak.
  • Her ikisi de çift ucay özelliği gösteren iki molekül arasındaki etkilenme.
  • Yönelme.
  • Doğuya doğru inşa etme.
  • Alışma.
  • Belli bir yöne yöneltme.
  • Bir buzsul ya da bir özdecik içinde öğecik kümelerinin ya da o özdeciklerin belirli doğrultularda yönelmiş olarak düzenlenimleri.
  • Bir alanın etkisiyle, özdecik ya da yöneylerin belirli bir yöne doğru dizilmesi.
  • (çevreye) uyum.

Orientation ile ilgili cümleler

English: Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
Turkish: İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

 

English: By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it.
Turkish: Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

Orientation ingilizcede ne demek, Orientation nerede nasıl kullanılır?

Orientation effect : Özdeciksel. çiflucayların, yönelimlerine bağlı olan etkileşimleri. Yönelim etkisi.

Orientation guidance : Öğrenciyi, başarılı uyum yapabilmesini kolaylaştırmak amacıyla, yönetmelik hükümleri, öğretim programı, eğitsel kol çalışmaları gibi okul yaşayışıyla yakından ilgili konularda bilinçlendirme süreci. öğrencilerin, ileride seçecekleri iş ve meslek alanları ile izleyecekleri üst öğrenim dallarını göz önünde tutarak okul çalışmalarına yön verme işi. Yöneltme.

Orientation of magnetic particle : Mıknatıslı görüntü aygıtı ya da ses aygıtında, kuşağın mıknatıslı alandan geçtikten sonra, üzerindeki demir oksit tozlarının aldığı yön. Mıknatıssal yönelme. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır.

Orientation relationship : Yönelim bağıntısı.

Anchor and text flow orientation : Tutturma ve metin akışı yönlendirme.

 

Invalid orientation : Geçersiz yönelim.

Particle orientation : Parçacık yönelimi.

Grain orientation : Gren oryantasyonu. Tane konumu.

Left handed orientation : Sol el oryantasyonu.

Page orientation : Sayfa yönü sayfa yönlendirme. Sayfa yönlendirme. Sayfa yönelimi. Sayfa yönü.

İngilizce Orientation Türkçe anlamı, Orientation eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Orientation ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Habituations : İtiyat. Ülfet. Bir kimseyi bir şeye alıştırma eylemi. Tanıtma. Ünsiyet. Habituasyon. Alışkanlık. Alıştırma.

Tropisms : Tropizm. Doğrulum.

Adaptation : Canlının yaşam alanındaki çevre koşullarına uyumu. uyum, uyma, alışma. uyarlama, uyarlanma. Uyma. Satnislavski oyunculuk dizgesinde, oyuncunun, erişmek istediği ereği düşünerek, canlandıracağı hareketleri tam anlamıyla değerlendirebilmek için duruma kendini uydurması. duruma uyma, oyuncunun karşısındaki oyuncuya ve başka engellere göre saptanır. bunun için de «nasıl?» sorusunu sorar. Uyuşma. İmtizaç. Canlıların korunmak için örgenlerinde, işlevlerinde ve davranış biçimlerinde değişiklikler yaparak içinde bulundukları doğal koşullara uymaları. Belli bir kültür çevresine ilişkin bir halkbilim öğesinin, başka bir kültür çevresinin öğeleri ya da düzeni içinde az çok değişikliğe uğrayarak varlığını sürdürmesi, krş. benimseyim, abama, ödünçleme. Duruma uyma. Uyarlama.

Guidance : Yol gösterme. Bireyleri ilgi, anıklık ve yeteneklerine en uygun etkinliklere yöneltmek amacıyla uzmanlarca yapılan düzenli ve sürekli yardım. öğrencilerin bağımsız birer kişilik kazanmalarını amaç edinen düzenli ve sürekli yol gösterme etkinliği. Yardım. Akıl. Öğüt. Rehberlik. İşaret. Kılavuz. İdare.

Wavelength : Dalga boyu. Dalga uzunluğu. Devirsel bir dalganın yayılma doğrultusunda, salınımı aynı evrede olan ve birbirini izleyen iki noktası arasındaki uzaklık. Bilgisayar, fizik, kimya, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Dalganın ardışık iki eş evreli noktası arasında kaynaktan çapsal olarak ölçülen uzaklık. Dalganın ardı ardına iki eş evreli noktası arasındaki uzaklık. Bir dalganın eşit evreli noktaları arasındaki uzunluk. (dalga uzunluğu, dalga deviniminin hızının, yinelenimine bölünmesiyle bulunur. buna göre, dalga uzunluğu, yinelenimle ters orantılıdır: dalga uzunluğu arttıkça yinelenim azalır, yinelenim yükseldikçe dalga uzunluğu azalır). tv. bir elektromıknatıs dalganın birbirini izleyen iki uç noktasının metreyle belirtilen uzunluğu. bir verici dalgalığın ürettiği, birbirini izleyen iki elektromıknatıs dalga arasındaki uzunluk. Dalgaboyu. Bir dalganın eşit evreli ardışık noktaları arasındaki uzaklık.

Gravitation : Yerçekimi. Ağınım. Gitme. Etkileşen iki kütlenin tutarları ile doğru, aralarındaki uzaklığın üst-ikisiyle ters orantılı olan karşılıklı çekim kuvveti.

Rubric : Kırmızı başlık (gazete). Gazetede kırmızı başlık. Yazı başlığı (kırmızı). Yasa tasarısı başlığı. Kırmızı renk. Kırmızı renkte veya özel tipte basılmış başlık. Bölümlemek. Bellik. Bölüm. Kural.

Conformance : Uygunluk. Uygunluk kontrolü. Uyma.

Gearing : Dişli çarklar jüyesi. Dişli takımı. Dişlilerle donatma işlemi. Sarım mekanizması. Dişli düzeneği. Vites değiştirme. Dişli tertibatı. Tahrik mekanizması. Dişli çarklar sistemi.

Orientation synonyms : political theory, piping, religious orientation, political orientation, orientations, getting used to, directions, aspects, at the helm, course, orientation guidance, steering, aiming, guidances, directing, gravitations, gearings, direction, redirecting, rubrics, inclination, referrals, routing, facet, ideology, in terms of, familiarizing, conformances, inducement, adjustment, transduction, routings, acclimatization.

Orientation zıt anlamlı kelimeler, Orientation kelime anlamı

Unorthodoxy : Yerleşik inanışa karşı (ortodoksluk açısından). Ortodoks mezhebinden olmama durumu. Geniş mezheplilik. Geleneklere karşı. Gelenek karşıtlığı. Açık görüşlülük.

Orthodoxy : Tutuculuk. Ortodoksluk. İnanç sağlamlığı. Sıkı sıkıya bağlı olma.

Horizontal : Yatay çizgi. Yatay. Ufka ait. Yatay yerleştir. Düz. Yatay düzlem. Yerçekimi doğrultusuna dik düzlem. Bilgisayar, fizik alanlarında kullanılır. Ufki. Horizontal.

Orientation antonyms : vertical.

Orientation ingilizce tanımı, definition of Orientation

Orientation kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : The act or process of orientating. Determination of the points of the compass, or the east point, in taking bearings.