Ouster türkçesi Ouster nedir

  • Atma.
  • Birini bir yerden çıkarma.
  • Çıkarma.
  • Taşınmaz malını zorla elinden alma.
  • Dışarı atma.
  • Ekarte etme.
  • Zorla çıkarma.
  • Elinden zorla alma.
  • Gasp.
  • El koyma.

Ouster ingilizcede ne demek, Ouster nerede nasıl kullanılır?

Ousters : Zorla çıkarma. Taşınmaz malını zorla elinden alma. Ekarte etme. Birini bir yerden çıkarma. Atma. El koyma. Çıkarma. Dışarı atma. Gasp. Elinden zorla alma.

Jouster : Kişisel mücadele veya yarışmaya katılan kimse. Mızrakla saldıran kimse. At üstünden dövüşen kimse. At üstündeki dövüşçü. At üstündeki mızrak dövüşçüsü.

Jousters : At üstündeki dövüşçü. At üstündeki mızrak dövüşçüsü. At üstünden dövüşen kimse. Kişisel mücadele veya yarışmaya katılan kimse. Mızrakla saldıran kimse.

Ousted : Mahrum etmek. Yerinden etmek. Yerini almak (zorla). Çıkarmak.

Jacques cousteau : Yazar ve su altı araştırmacısı. Fransız film yapımcısı. Aqualung'un ortak mucidi (oksijen tüplü dalma aygıtı donanımının bir şekli). Jacques yves cousteau (1910-1997).

Ousts : Ayağını kaydırmak. Mahrum etmek. Defetmek. Zorla çıkarmak. Zorla yerini almak. Çıkarmak. Dışarı almak. Yerini almak (zorla). Yerinden etmek. (birini) (yerinden veya koltuğundan) devirmek.

Acoustic absorptivity : Ses emiciliği. Ses emiciliği katsayısı. Bir yüzey tarafından soğurulan ses erkesinin yüzeye vuran erkeye oranı. Ses soğurganlığı.

 

Ousting : Mahrum etmek. Yerini almak (zorla). Yerinden etmek. Çıkarmak. Kovma.

Jacques yves cousteau : (1910-1997) fransız su altı araştırmacısı ve film yapımcısı. Aqualung'un ortak mucidi (öksijen tüplü dalma aygıtı donanımının bir şekli). Yazar.

Oust : Zorla yerini almak. Defetmek. Ayağını kaydırmak. Mahrum etmek. Yerini almak (zorla). Zorla çıkarmak. Çıkarmak. Yerinden etmek. Dışarı almak. (birini) (yerinden veya koltuğundan) devirmek.

İngilizce Ouster Türkçe anlamı, Ouster eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Ouster ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Ash removal : Kül alma. Kül atma.

Deduction : Kesenek. Türetim. Sonuç çıkarma. İndirme. Tümdengelim. Genelden özele, tümelden tikele giderek ya da önsayıtlardan vargılar ve çıkarımlar türeterek bilgi üretme yöntemi. Sonuç. Azaltma. Kesinti.

Accroachment : Yağmalama. Soygun yapma. İzinsiz alma.

Disseisin : Malını mülkünü elinden alma. Mal ve mülküne el koyma.

Appropriation : Ödenek. Benimseme. Mahsup. Tahsis. Tahsis etme. Tahsisat. Kendileme. Temellük etme.

Amotion : Görevden çıkarılma. Görevden alma. Zilyetlikten mahrum etme.

Evacuation : Tahliye. Boşaltma (bağırsakları). İfraz. Kaka. Alma (insanları bir yerden). Dışkılama. Kimi koşulların varlığı durumunda, bir tutmanlık sözleşmesi sona ermeden, ama genellikle tutmanlık sözleşmesinin süresinin bitiminde, konut iyesinin başvurusu üzerine, yönetim ve yargı orunlarınca, tutmanın oturtmakta olduğu yapıyı bırakmaya zorlanması. Pislik.

 

Chasing away : Kovma. Bırakıp gitmesine neden olma. Afaroz etme. Ayrılmasına neden olma.

Belch : Püskürmek. Fırlatmak. Çıkarmak (duman). Geğirmek. Püskürtmek. Geğirti. Çıkarmak duman. Fışkırmak. Duman çıkarmak.

Ouster synonyms : legal ouster, winkling, soul, booty, extortion, ousters, mortal, cancellations, discarding, ejections, evictions, ejector, confiscation, impressments, dropping, banishment, impoundage, ejection, hijacking, disgorgement, abstractions, hijackings, cancelation, someone, bragging, exaction, somebody, ejaculation, deductions, impoundments, eliminating, impingements, ejecting.

Ouster ingilizce tanımı, definition of Ouster

Ouster kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A putting out of possession. Disseizin. Dispossession. Ejection.