Ousting türkçesi Ousting nedir

  • Yerini almak (zorla).
  • Kovma.
  • [#çıkarma Çıkarmak].
  • Yerinden etmek.
  • Mahrum etmek.

Ousting ingilizcede ne demek, Ousting nerede nasıl kullanılır?

Jousting : Mızrak dövüşü yapma. Turnuva veya düelloda çarpışma. Biriyle bir tartışmaya dahil olma. Atlı mızrak dövüşünde yarışma eylemi.

Rousting : Uyandırmak. Canlandırmak. Güçlü ve şiddetli dalga. Çıkarmak. Dip dalga (isyan vb). Kaldırmak. Yatağından çıkarmak. Rahatsız etmek. Kızdırmak. İsyan çıkarmak.

Acoustic : Öz yankı. Yankı bilimi. Sesli. Kapalı bir yerde seslerin dağılım biçimi, akustik. Sesin bir ortamdaki dağılım biçimi. Fizik biliminin, konusu ses olan kolu. Elektrikten faydalanmaksızın yankılandırılarak şiddetlendirilen ses. Ses. Seslik. Öz yankı ile ilgili olan.

Acoustic absorptivity : Ses soğurganlığı. Ses emiciliği katsayısı. Ses emiciliği. Bir yüzey tarafından soğurulan ses erkesinin yüzeye vuran erkeye oranı.

Acoustic aid : Sesle ilgili yardım. Bir kimsenin duymasına yardımcı olan cihaz. Duyma yardımı.

Acoustic coupling : Akustik kuplaj. Akustik bağlaşım. Akustik bağlama.

Acoustic delay line : Akustik geciktirme hattı. Akustik gecikme hattı.

Acoustic coupler : Akustik bağlayıcı. Akustik eşleyici. Yankılanımlı bağlayıcı. Akustik bağlaştırıcı. Yankılanımlı eşleyici.

 

Acoustic delay : Akustik gecikme.

Acoustic ceiling : Sesin etkili bir şekilde iletilmesi için tasarlanmış olan tavan. Akustik tavan.

İngilizce Ousting Türkçe anlamı, Ousting eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Ousting ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Blanking : Boşluk. Kesme. Kalıpla kesme. Karartma. Tıkama. Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Taslaklama delme. Silmek. Sayıyı önlemek (spor terimi).

Blanker : Anlamsız. Sövmek. Yazısız kağıt. Şaşırmış. İfadesiz. Açık yer. Feshetmek. Görüntüsüz (televizyon terimi). Yazısız. Tam.

Ax : Baltalamak. Çalgı. Azaltma. İşten kovma. Kısmak. Kovmak. Balta ile kesmek. Azaltmak. Enstrüman. Kısma.

Debar : Engel olmak. Mahrum bırakmak. Menetmek. Yasaklamak. Yoksun bırakmak.

Bared : Soymak. Açılmak. Yalın. Açmak.

Bares : Açmak. Açık. Açığa vurmak. Soymak. Gözle görülür hale getirmek. Çıplak. Açılmak.

Denying : Yoksun bırakmak. İnkar etmek. Yadsıma. İnkar etme. Reddetmek. Yadsımak. Yalanlamak.

Ouster : El koyma. Çıkarma. Dışarı atma. Taşınmaz malını zorla elinden alma. Elinden zorla alma. Zorla çıkarma. Gasp. Atma. Ekarte etme. Birini bir yerden çıkarma.

Blanked : Silmek. Sayıyı önlemek (spor terimi).

Remove : Kaldırmak. Aralık. Derece. Pille. Kovmak. Uzaklaştırmak. Başka yere götürmek. Gidermek. İzale etmek. Temizlemek.

Ousting synonyms : removed, chasing away, eviction, cast offs, removes, abridging, brought out, conge, removing, displacing, ousts, debarring, axe, ejecting, displaces, debarred, blankest, bare, cast off, call forth, deprive of, relegated, exclusion, abridge, dethronement, bring out, con somebody out of, deprives, blanks, unseat, expulsion, riddance, debars.