Pieces türkçesi Pieces nedir

Pieces ile ilgili cümleler

English: Cutting a cake into equal pieces is rather difficult.
Turkish: Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur.

English: Dig a hole here and put the gold pieces into it.
Turkish: Burada bir çukur kazın ve içine altın parçaları koyun.

English: Bring me two pieces of chalk.
Turkish: Bana iki parça tebeşir getir.

English: Ali knelt down and picked up the pieces of the broken glass.
Turkish: Ali diz çöktü ve kırık cam parçalarını aldı.

English: Both wooden pieces are different shapes.
Turkish: Her iki ahşap parçalar farklı şekillerde.

Pieces ingilizcede ne demek, Pieces nerede nasıl kullanılır?

Be torn to pieces : Paramparça olmak. Paralanmak. Parça parça olmak.

Being torn to pieces : Lime lime olma. Paralanma. Paralanmış olma. Paramparça olma.

Bits and pieces : Önemsiz şeyler. Her türlü şeyler. Kalıntılar. Ivır zıvır. Ufak şeyler. Ufak tefek şeyler. Döküntüler. Kırıntılar.

Break in pieces : Paramparça kırmak. Parçalara ayırmak. Tek tek parçalara ayırmak.

Break into pieces : Parçalamak. Parçalarına ayırmak. Parçalanmak. Parçalara ayırmak.

Breaking into pieces : Parçalama.

By pieces : Parça parça.

Cut into pieces : Doğramak. Parçalara ayırmak.

Carry on pieces : Parça eşya taşıyacağım. El bagajı.

 

Broken pieces : Kıymık. Yonga. Parça. Kırık parça. Çentik.

İngilizce Pieces Türkçe anlamı, Pieces eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Pieces ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Slice : Kesme vuruşu yapmak. Servis spatulası. Spatula. Kesmek. Biçmek. Pay. Bölmek. Dilim dilim etmek. Dilimlere ayırmak. Dilim.

Segment : Döllenmiş yumurtanın bölünmesinden sonra embriyoda meydana gelen ve az çok birbirine benzeyen parçaların her biri. segment, metamer. Parçalara ayırmak. Daire parçası. Bölüm. Bilgisayar, bilişim, biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Kısım. Bilezik. Segment. Bir izlenceyi oluşturan, bir ölçüde birbirinden bağımsız çalışabilen yordamlardan her biri. kesimlerin tümü sürekli olarak bellekte bulundurulabilir ya da daha az bellek sığası kullanmak bakımından, sürekli olarak bellekte bulunan bir ana kesimce çağrılan yerpaylaşır kesimler tanımlanır. Dilim.

Flinders : Kıymıklar.

Snippet : Lokma. Kırpıntı. Makasla kesilmiş parça. Bilgi. Ufak parça. Azıcık haber.

Portion : Bölüştürmek. Bölmek. Kısmet. Miras hissesi. Miktar. Kısım. Hisse. Porsiyon. Çeyiz. Bölüm.

World : Yeryüzü. Ömür. Hayat. Toplum. Üçüncü dünya. Cihan. Dünya. Alem. Sömürgeci devletlere, genel olarak günümüz dünyasındaki büyük güçlere karşı uluslararası düzeyde aralarında bir ölçüde dayanışma gerçekleştirmiş bulunan asya, afrika, güney amerika'nın geri kalmış devletlerinin tümü.

Building block : Ana blok. İmar adası. Kentin, birbirine komşu olan, birbirini kesen dört sokağı arasında kalan ve içinden, taşıt dolaşımına açık başka bir yol geçmeyen dörtgen biçimindeki parçası. Esas element. Çimento bloğu. Temel ilke. Temel bölüm. Yapı taşı. Yapıtaşı. Bina bloğu.

 

Corpus : Kitaplık. Gövde, cisim, vücut, diyafiz. Mecmua. Ana para. Ana sermaye. Külliyat. Ana kısım. Yazarın tüm eserlerini içeren dizi. Sermaye.

Corner : Piyasasını ele geçirmek. Yakalamak (konuşmak veya konuşturmak için). Ayaktopu alanını oluşturan yan ve kale çizgilerinin kesişme noktalarından her biri. Kıstırmak. Köşeye kıstırmak. Ele geçirmek. Futbol, bilgisayar alanlarında kullanılır. Köşe oluşturmak. Viraj almak. Köşeye sıkıştırmak.

Broken piece : Kırık parça. Kıymık. Çentik. Yonga.

Pieces synonyms : piece of leather, body part, piece of material, piece of cloth, fitments, batch, snipping, parts, aliquot, strip, stub, thing, fragment, cake, base, aliquots, article, bits, bar, lump, acicula, hunk, cutting, scrap, shatters, avulsions, batches, part, beam, tracks, sherd, snip, broken pieces.