Corner türkçesi Corner nedir

  • Virajı almak.
  • Köşeye kıstırmak.
  • Köşe.
  • Viraj almak.
  • Piyasasını ele geçirmek.
  • Köşe dönmek.
  • Ele geçirmek.
  • Ayaktopu alanını oluşturan yan ve kale çizgilerinin kesişme noktalarından her biri.
  • Köşeye sıkıştırmak.
  • Köşe oluşturmak.
  • Futbol, bilgisayar alanlarında kullanılır.
  • Yakalamak (konuşmak veya konuşturmak için).
  • Kıstırmak.

Corner ile ilgili cümleler

English: 'Round the corner came a large truck.
Turkish: Büyük bir kamyon köşeye vardı.

English: Ali and Mary spoke quietly in the corner of the room.
Turkish: Ali ve Mary odanın köşesinde sessizce konuştular.

English: Ali noticed that Mary was sitting in the corner by herself.
Turkish: Ali Mary'nin tek başına köşede oturduğunu fark etti.

English: Ali sat alone at a corner table.
Turkish: Ali bir köşe masasında tek başına oturdu.

English: Ali sat motionless on a chair in the corner of the room.
Turkish: Ali odanın köşesinde bir sandalyede hareketsiz oturdu.

Corner ingilizcede ne demek, Corner nerede nasıl kullanılır?

Corner bead : Köşelik. Köşe koruyucu. Köşe metali. Köşe çıtası. Köşe silmesi.

Corner block : Köşe takozu. Köşe bloğu.

Corner boy : Köşe çocuğu. Torbacı.

Corner brace : Panoları sahne tabanına tutturmakta kullanılan destek. Pano desteği.

 

Corner bumper : Köşeli tampon.

Corner frequency : Sınır frekansı. Köşe sıklığı.

Corner detection : Köşe sezimi.

Corner cut : Köşe kesiği.

Corner clamp : Marangoz mengenesi. Köşe kıskacı.

Corner influence : İki sokağın birleştiği yerde bulunmasından dolayı bir kentsel toprak yerbölümünün artan değeri ile birlikte ederi. Köşe değeri.

İngilizce Corner Türkçe anlamı, Corner eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Corner ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Confiscates : Zaptetmek. El koymak (mala). Haciz koymak. İstimlak etmek. Müsadere etmek. Toplamak (yasaklanmış şeyi). El koymak. Kanunen el koymak. Haczetmek.

Corners : Köşeler.

Miters : Şev gönye. Gönyeburun. Açıölçer. Piskoposluk tacı. Gönye.

Captures : Zaptetmek. Çekim alanına almak. El koymak. Almak. Ganimet almak. Tutsak etmek. Esir almak.

Bring to bay : Yerinden çıkarmak (vahşi hayvan).

Embrace : Kabul etmek. Sahiplenmek. Kabul etmek (bir teklifi). İçermek. Bağrına basma. Bir dine girmek. Benimsemek. Kucak açmak. Sarmaş dolaş olmak (argo terim). Kapsamak.

Coign : Dirsek. Çıkıntı. Çıkıntılı köşe.

Canthus : Gözün iç ve dış köşeleri. Göz köşesi, göz açısı. Gözün iç ve dış köşeleri (anatomi terimi). Kantus.

Stalemated : Pata etmek. Çıkmaza sokmak.

Stalemates : Pata etmek. Yenişememe. Kazanan veya kaybedenin olmadığı durum. İkilem. Beraberlik. Çıkmaz. Çıkmaza sokmak. Kilitlenme. Açmaz.

Corner synonyms : mitres, corny, have somebody over a barrel, cornier, alcove, negotiate a curve, edge, capture, conquers, drive somebody into a corner, acquires, get on the gravy train, outmanoeuvred, conquer, pinch, cantel, outmaneuvers, outmanoeuvre, area, miter, assume, corniest, outmaneuver, coigns, nipped, drive into a corner, nips, stalemate, nip, cornering, jam, jam in, cantlet.

 

Corner ingilizce tanımı, definition of Corner

Corner kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A free kick from close to the nearest corner flag post, allowed to the opposite side when a player has sent the ball behind his own goal line. The point where two converging lines meet. An angle, either external or internal. To drive into a corner.