Turkish: Mustafa Kemal Atatürk, 1922'de Türkiye Cumhuriyetini ilan etti.
Proclaimed : Deklare. İlan edilmiş. Duyurulmuş. Deklara edilmiş.
Proclaimer : İlan eden. Duyuran.
Proclaimers : Duyuran. İlan eden.
Proclaiming : Bildirmek. İlan. Yere göğe sığdıramamak. Yere göğe koyamamak. İlan etmek. Beyan. Belli etmek. Duyurmak. Beyan etmek. Açığa vurmak.
Proclaims : Belli etmek. İlan etmek. Beyan etmek. İlan. Bildirmek. Açığa vurmak. Beyan. Yere göğe koyamamak. Duyurmak. Yere göğe sığdıramamak.
Proclamations : İlan. Açıklama. Bildirge. Kanunun ilanı. Beyanname. Bildiri. Resmi olarak açıklama. Bildirme. Duyuru.
A state of emergency was proclaimed : Büyük çaplı bir felaket karşısında tepki olarak devletin yaptığı açıklama. Bir acil durum ilan edildi.
Proclivity : İnhimak. Meyil. Eğim. Yatkınlık. Eğilim.
Proclitic : Sonraki kelime ile söylenen sözcük. Vurgusuz sözcük.
Procainamid : Kalpteki ritim bozukluklarının tedavisinde kullanılan, kalsiyum kanalı engelleyicisi bir ilaç. Prokainamid.
Sözcükler, direkt olarak Proclaim ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Asseverate : Katiyetle bildirmek. İddia etmek. Resmen bildirmek.
Lauds : Övme. Yüceltmek. Methiye. Methetmek. Yüceltme. Övmek. Övgü.
Declarations : İfade. Beyanname. Deklarasyon. Demeç. Açıklama. Bildirim. Bildirme. Tebligat.
Exalts : Heyecanlandırmak. Artırmak. Methetmek. Göklere çıkarmak. Gururlandırmak. Güçlendirmek. Sevindirmek. Övmek.
Clarion : Boru. Yüksek ses. Berrak ve tiz ses. Zurna. Yüksek (ses). Açık. Davulla zurnayla duyurmak. Boru ile çalınan müzik. Temiz.
Give vent to : -i belli etmek. Göstermek.
Ad : Bir ekonomide belirli bir dönemde iktisadi karar birimleri ve dış ticaret kesimleri tarafından her bir fiyatlar genel düzeyinde satınalınmak istenen çıktı düzeyi. Miladı sene. Reklam. Toplam istem. Bir filmin yönetiminde, yönetmenin tüm işlerde yardımcılığını üstlenen kimse. tv. bir izlencenin hazırlanmasında ve yayınında yönetmenin tüm işlerde yardımcılığını üstenen kimse. Acentenin indirimi. Duyuru. Yönetmen yardımcısı. Ms.
Annunciations : Haber verme. Bildiri. Duyuru. Tebliğ. Haber. Bildirme. İhbar.
Glorify : Hamdederek (allahı) yüceltmek. Ululamak. Güzel göstermek. Güzelleştirmek. Büyütmek. İlahlaştırmak. Göklere çıkarmak. Tapmak. Yüceltmek.
Proclaim synonyms : blazon abroad, disclosed, asseverates, advertizes, advt, advises, extol, broadcasted, avowing, advertizement, attests, disclosing, blaze abroad, manifesting, profession, advertisements, announces, adverted, announce, glorifies, manifested, acquaint, adverting, avowals, advertise, brought out, evince, acquainting, advertized, declaring, extols, exposition, affirms.
Criticize : Yermek. Kritik etmek. Eleştiri yöneltmek. Eleştirmek. Tenkit etmek. Eleştiri getirmek. Ayıplamak. Kritiğini yapmak. Değerini belirtmek için (birşeyi) incelemek. Kusur bulmak.
Proclaim kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To give wide publicity to. As, to proclaim war or peace. To make known by public announcement. To publish abroad. To declare. To promulgate.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Proclaim kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Proclaim ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Proclaim anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Proclaim ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.