Turkish: Polisler Tom'u sorguluyorlar.
English: The police are questioning them.
Turkish: Polis onları sorguluyor.
English: Such questioning is routine police business.
Turkish: Böylesine sorgulama rutin polis işidir.
English: The police are questioning him.
Turkish: Polis onu sorguluyor.
English: Are you questioning my authority?
Turkish: Otoritemi mi sorguluyorsun?
Be held for questioning : Bir suçlamayla ilgili gözaltına alınmak. Sorgulanmak için gözaltında tutulmak. Sorgulama için tutulmak.
Without questioning : Sorgulamadan.
Questioningly : Sorgular biçimde. Sorgulayarak.
Questionings : Soran. Harika. Sorgulama. Soru sorma. Sorgu. Gensoru.
Unquestioning : Şüphesiz. Kesin. Kayıtsız şartsız.
Question mark : Soru imi. Soru işareti.
Question of fact : Bir muamma. Üzerinde tartışma yaratan mesele. Maddi sorun.
Question of abadan oil : Abadan petrolleri sorunu.
Question of law : Hukuk sorunu. Hukuki sorun. Kanun hükümleri uygulanarak çözümlenmesi gereken sorun. Hukuki mesele.
Question of money : Para meselesi.
Sözcükler, direkt olarak Questioning ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Hearings : İşitme. Savunma. Dinleme. Oturum. Duruşma. Duyma. Ses erimi. Söz hakkı. Görüşme.
Quizzical : Muzip. Komik. Gülünç. Alaylı ve keyifli (gülüş veya bakış vb). Meraklı. Acayip. Alaycı. Çok soru soran. Şakacı. Garip.
Brilliant : Üç puntoluk harf. Hayranlık uyandırıcı. Göz alıcı. Pırlanta. Parlak. Muhteşem. Parlak zekalı. Görkemli. Zeki.
Awesome : Korku veren. Hayranlıkla hayrete düşüren. Korkunç. Korku ifade eden. Dehşet verici. İnsanı huşu içinde bırakan. Müthiş. Dehşete düşürücü. Dehşetli.
Enquiry : İnceleme. İstihbarat. Tahkik. Ticari soruşturma. Soru. Anket. Yoklama. Soruşturma.
Creakier : Gıcırdayan. Şüpheli. Boğuk. Gıcırtılı. Harap.
Asking : İsteme. Sorma. Sorarak.
Debatable : Kuşku uyandıran. Tartışılabilir. Şüpheli. Pazarlığa açık. Soruşturulabilir. Çekişmeli.
Interrogation : Sorguya çekme. Soruşturma. Soru. İstinkak.
Rogatory : Soru türünden. İstinabe ait. İstinabe ile ilgili. Sorgulayan. Sorguya ait. İstinabe. Soru ifade eden. Soru belirten.
Questioning synonyms : oyers, querying, interpellation, enquiries, cross examination, interrogations, cross question, bonnie, disputable, debriefing, belter, challenge, interrogatories, debriefings, belting, dubious, investigation, a1, inquiry, perplexed, doubting, beltings, debateable, request, doubtful, interrogating, bonzer, dubio, brills, iffier, brill, beautiful, ambiguous.
Answer : Eşit olmak. Yanıt vermek. Yerine getirmek. Cevap vermek. Bir gözlem aracında yer alan sorulara ya da sınarlara alınan ve bir bilgi içeriği olan sözlü ya da eylemli karşılık. Tanımlamak. Cevaplandırmak. Yeterli olmak. Cevap.
Questioning antonyms : unperplexed.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Questioning kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Questioning ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Questioning anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Questioning ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.