Reinforcement intensive türkçesi Reinforcement intensive nedir

  • Ad veya ad soyundan bir kelimeye gelerek anlamını güçlendiren ek veya ekleşmiş edat. eski türkçede birkaç türü bulunan bu ek, günümüzün yazı dillerinde ve lehçelerde daha çok kalıntılar halinde sürmektedir. bu eklerin başlıcaları +ok ve +k, +ça, +çak, +kınya > +kıya, yme > +ma, +m'dir. et. timinök (<timin+ök: hemencecik), neçük (<neçe+ök: nasıl?), barça (<bar-ır+ça: bütün, hepsi), amtıçak (<amtı+ça+ok: hemen, şimdi), birkie (<bir+kınxya: biricik), azkına (<az+kınxya: azıcık), tt. biricik (<bir+i+cik), demincecik (<demin+ce+cik: hemen biraz önce), hemencecik (<hemen+ce+cik) vb.
  • Gramer alanında kullanılır.
  • Pekiştirme eki.

Reinforcement intensive ingilizcede ne demek, Reinforcement intensive nerede nasıl kullanılır?

Reinforcement : Güçlendirme. Pekiştirme. Berkitme. Takviye birliği. İkmal. Kuvvetlendirme. Eğitim, madencilik, sosyoloji alanlarında kullanılır. Destek. Takviye. Takviye parçası.

Intensive : Pekiştirilmiş kelime. Yoğun. Entansif. Yoğunlaştırılmış. Türkçede ad, sıfat ve zarf soylu sözlerin açık veya kapalı ilk hecelerinin p, m, r, s ünsüzlerinden biriyle kapatılması ve meydana gelen hecenin, o kelimenin başına eklenmesiyle, benzer hecelerin tekrarı esasına dayanılarak kurulan ve bu yolla ilgili olduğu adın veya fiilin taşıdığı anlamı yoğunluk bakımından güçlendiren kelime: || durum yüzünden zaten sarsılan şerif, handan'ın artık kendisine bambaşka bir gözle baktığını fark eder etmez büsbütün çileden çıktı; bir şeyler yapabilmek hırsıyla yanmaya başladı (t. buğra, dönemeçte, s. 140). en tatlısı kapıyı, pencereyi sımsıkı kapatıp eski yaşantıyı sürdürmekti (t. buğra, göst. e., s. 88). donuk yüzü pembeleşmiş, o her zamanki kıpkırmızı dudakları ise aksine uçuk bir renk almıştı… (r. h. karay, memleket hikayeleri, s. 125). bir haftadır kupkuru kesildi kurabiyeler (p.safa, matmazel noraliya'nın koltuğu, s. 22) vb. || pekiştirilmiş kelimelerde anlamı daha da güçlü kılmak için ek yığılması olayında görüldüğü gibi, pekiştirme öncesi ile asıl kelime arasında bir (a) ünlüsü daha eklenir: sap-a-sağlam, cep-e-çevre gibi. geçirdiği korkunç kazaya rağmen arabadan sap-a-sağlam çıkabildi. gittikleri yerde etrafları çep-e-çevre sarılmıştı vb. bk. pekiştirme ve pekiştirme ünlüsü. Aşırı. İntansif. Pekiştirmeli. Şiddetli.

 

Reinforcement advertising : Pekiştirme reklamı. Bir malın belirli bir özelliğini vurgulamak yerine, o malı satın alan tüketicilere doğru bir seçim yaptıkları ve nasıl tatmin olduklarını söyleterek yapılan reklam türü.

Reinforcements : Takviye kuvvetleri. Takviye birliği. Destek birlikleri. Destek.

Accent intensive : Pekiştirme vurgusu. Söz içinde çoğu zaman vurguyu üzerinde taşıyan hecenin daha şiddetli vurgulanmasıyla, bir maksadın, bir duygunun daha iyi belirtilmesini sağlayan vurgu: yazlığa bu hafta mı taşınıyor sunuz? hayır, gele ıcek hafta; bu sevimsiz olaylar karşısında adamcağız ımahvoldu; bu gayretler yapıldı ama sonuç olarak ıhiçbir şey getirmedi; ıamma da yaptınız, dedi, siz hiç hasta görmediniz mi? vb.

 

Capital intensive : Göreceli olarak daha az işçi çalıştıran buna karşılık daha pahalı ekipmanlar kullanan endüstrileri ifade eden terim. Sermaye teşviki. Sermaye yoğun.

İngilizce Reinforcement intensive Türkçe anlamı, Reinforcement intensive eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Reinforcement intensive ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Accidence : Yapım ve çekim sırasında kelime köklerinin farklı biçimlere girmesi şeklindeki kırılma olayı. büküm; arapça, almanca, ingilizce, rusça gibi sami, cermen ve islav dillerine özgü bir olaydır: ar. ketebe «yazdı» kökünün kütibe «yazıldı», yüktebü «yazılır», yüktebune «yazılırlar», litükteb «yazıl!»; katebu «mektuplaştı, yazıştı», katibun «yazan, katip», mektubun «yazılmış şey, mektup» mektebun «mektep okul» şekillerine girmesi; almanca sehen «görmek», sah «gördü», gesehen «görmüş, görülmüş»; ing. to write «yazmak» wrote «yazdı», written «yazmış, yazılmış» gibi. Morfoloji. Büküm. Çekim. Yapıbilim. Sarf usul ve prensipleri. Tasrif. Bükün.

Accent of group : Kelime vurgusunun yerine iki veya daha çok kelimeden oluşan bir kelime grubunda, yoğunluğu kelime vurgusundan daha güçlü bir vurgunun yer alması: ‘pencere perdesi; ço’cuk arabası; ‘mor menekşe; ‘yarın geleceğim; ‘nasıl bir iş vb. Grup vurgusu.

Adjectival construction : Somut, soyut adları ve kavramları çeşitli yönleriyle nitelemek veya belirtmek maksadıyla ve ona bağlı sıfatın tamlama dizilişinde oluşturduğu söz grubu. bu dizilişte sıfat tamlayan, sıfat tarafından nitelenen veya belirtilen ad tamlanan görevindedir: evet, pekala biliyorum ki, bir gün ben her şeyi bırakıp bu küçük yola dalarsam onun bittiği yerde bütün saadet ve hasretlerimi, eski yaşanmış rüyalarımı bulacağım, temiz, yepyeni, mesut bir adam olacağım (a. h. tanpınar, abdullah efendinin rüyaları: bir yol, s.123). bu kötü günlerinde gülsüm’e bir ana gibi bakıyordu (r.n. güntekin, kızılcık dalları, s.29). tahir ağa, bugüne kadar üç nesil yetiştirmişti (r. n. güntekin, göst.e., s.29). sonra kızgın, dumanlı bir grup oldu; ezan sesleri arasında kısık, uyuşuk lambalar birer birer yanıp kasabayı kasvetli bir gece sardı (r.h.karay, memleket hikayeleri: şeftali bahçeleri, s.33). ben bu rüyayı on yedi yaşımda iken görmüş ve onu senelerce şehir şehir, sokak sokak aramış, daha ilk karşılaşmamızda, göğsüm daralarak: “işte bu odur!” demiştim (t. buğra, yarın diye bir şey yoktur, s. 35) vb. Sıfat tamlaması.

Active voice : Aktif ses. Etken çatı. Düz çatı. Aktif çatı. Yüklemin belirttiği işin özne tarafından doğrudan doğruya yapıldığını gösteren eksiz fiil çatısı, yalın çatı: ak-, belir-, biç-, eski-, duy-, kurtul-, kısal-, sabahla- vb. fiiller özneleri ve çekimli durumları ile birer etken çatı oluştururlar: arka sokaktaki dere bu yıl hiç kurumadı, hep aktı. hava (özne) karardı ve akşam oldu. kayıkçılar, (özne) kayığı kıyıya çektiler. şiddetli rüzgar (özne) ağacın dallarını kırdı. ömrümüz boyunca emek sarfettiniz. bir aralık böyle uyurken müthiş bir gürültü ile uyandım (özne: ben, h.z. uşaklıgil, kırk yıl ı, s. 41). o (özne) hızlı yürüdü, ben (özne) kaçtım (p. safa, şimşek, s. 23). büyük bakan (özne) esrarlı şeyleri çok severdi (göst.e., s. 23) vb. karşıtı edilgen çatı’dır.

Abstract noun : Soyut ad. Soyut fikir veya kavram temsil eden isim (örneğin, bağımsızlık, öfke, aşk). Oyut ad. Varlığı düşünce yoluyla kabul edilen ve söylendiğinde, zihinde belli bir görüntü veya tasavvur uyandırmayan kavramın adı: soy, ün, düz, korku, söz, bilgi, gönül, kötülük, güzellik, doğruluk vb. karşıtı somut ad’dır. Soyut isim.

Ablaut : Eklerle genişletilen bir kelimedeki ünlülerin, ünlü uyumu kurallarına bağlı olarak kendilerini ilk hecedeki ünlüye göre ayarlayıp ince sıradan kalın, kalın sıradan ince sıraya yahut da düz ünlüden yuvarlak, yuvarlak ünlüden düz ünlüye geçmeleri olayı: karşılaştırılmalıydı, okutturacağımızdan, gelebilecek miydiniz?, önümüzdekilerden, korkusuzluğundan vb. ayrıca bk. ünlü uyumu. Ses değişimi. Ünlü atlaması. Ünlü almaşması.

Active verb : Etken fiil. Öznesi belli olan, öznesiyle kesin ilişkisi bulunan ve herhangi bir çatı eki almamış olan fiil: o hızlı yürüdü, ben kaçtım. (p. safa. şimşek, s. 23). büyük babam esrarlı şeyleri çok severdi (p. safa, göst. y.). asırlarca birbirlerinin kanlarını emen, gözlerini oyan insanlar, kol kola oynadılar. doğan hürriyet güneşini alkışladılar (ö. seyfettin. harem, eshab-ı kehfimiz, s. 12). tanyeri nerdeyse ağaracaktı. dağlar kül rengi bir aydınlığın içinde kapkara yükseliyordu. (t. buğra, dönemeçte, s. 5). durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır. (t. fikret) vb. karşıtı edilgen fiil’dir. bk. etken çatı. Etken eylem.

Ablative : Ayrılma hali. Ablatif. İsmin -den hali. Buharlaşan. Den hali. İsmin den hali. Ergiyen. Çıkma durumu. İsmin -den halindeki.

Adjektive : Somut ve soyut ad ve kavramları niteleme, belirtme, yer gösterme, sayı gösterme, sorma gibi çeşitli yönlerden vasıflandıran, sınırlayan kelime türü: doğru imla, ağır yük, uzun yol, ince iş, güzel fikir, hünerli kişi, doru at, kızıl elma, bin bir dert, tek yol, o zaman, bu durum; hangi iş vb. sıcacık, ışıltılı günü bekliyordu (y. kemal, ortadirek, s. 190). tekmil otların taze, yeşil, gıcır gıcır kokusuyla kokuyordu (y. kemal, göst, e., s. 191). taşbaşoğlunun keskin, umutlu gözleri teker teker üstündeydi (y. kemal göst.e, s. 301). tenha, sessiz yollarda yürür, yürürüm (p. safa, biz insanlar, s. 181). mavi duman, bir bilek damarı gibi kabartılı ve sıcak dudaklarından çıktı (s. faik, bütün eserleri 1, s. 69). biz de mükemmel bir yalancı olduk arkadaş! (k. tahir, esir şehrin insanları, s. 298). bazen bir kaç hafta fazla, bir kaç gün fazla yaşamak işleri nasıl da alt üst ediyor (k. tahir, göst. e., s. 322). hacer! — ha bak, gelirken benim o uzun yeşil ipek başörtümü de getir (m.n. sepetçioğlu, çardaklı bacı, s. 96) vb. Sıfat.

Accent intensive : Söz içinde çoğu zaman vurguyu üzerinde taşıyan hecenin daha şiddetli vurgulanmasıyla, bir maksadın, bir duygunun daha iyi belirtilmesini sağlayan vurgu: yazlığa bu hafta mı taşınıyor sunuz? hayır, gele ıcek hafta; bu sevimsiz olaylar karşısında adamcağız ımahvoldu; bu gayretler yapıldı ama sonuç olarak ıhiçbir şey getirmedi; ıamma da yaptınız, dedi, siz hiç hasta görmediniz mi? vb. Pekiştirme vurgusu.

Reinforcement intensive synonyms : accusative, action verb, adams apple, action noun, accentuation, actif.