Adjektive türkçesi Adjektive nedir

  • Sıfat.
  • Gramer alanında kullanılır.
  • Somut ve soyut ad ve kavramları niteleme, belirtme, yer gösterme, sayı gösterme, sorma gibi çeşitli yönlerden vasıflandıran, sınırlayan kelime türü: doğru imla, ağır yük, uzun yol, ince iş, güzel fikir, hünerli kişi, doru at, kızıl elma, bin bir dert, tek yol, o zaman, bu durum; hangi iş vb. sıcacık, ışıltılı günü bekliyordu (y. kemal, ortadirek, s. 190). tekmil otların taze, yeşil, gıcır gıcır kokusuyla kokuyordu (y. kemal, göst, e., s. 191). taşbaşoğlunun keskin, umutlu gözleri teker teker üstündeydi (y. kemal göst.e, s. 301). tenha, sessiz yollarda yürür, yürürüm (p. safa, biz insanlar, s. 181). mavi duman, bir bilek damarı gibi kabartılı ve sıcak dudaklarından çıktı (s. faik, bütün eserleri 1, s. 69). biz de mükemmel bir yalancı olduk arkadaş! (k. tahir, esir şehrin insanları, s. 298). bazen bir kaç hafta fazla, bir kaç gün fazla yaşamak işleri nasıl da alt üst ediyor (k. tahir, göst. e., s. 322). hacer! — ha bak, gelirken benim o uzun yeşil ipek başörtümü de getir (m.n. sepetçioğlu, çardaklı bacı, s. 96) vb.

İngilizce Adjektive Türkçe anlamı, Adjektive eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Adjektive ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

 

Attributions : Hassa. Niteleme. Atıf. Dayandırma. Atfetme. Öz nitelik. Yorma. Özellik. Bağlama.

Determinants : Determinant. Belirleyici faktör. Etken.

Accentuation : Vurgulu okuma. Önemle belirtme. Vurgulama. Vurgu. Vurgu işaretleri koyma. Harekeleme. Vurgu işaretlerini koyma. Ahenk vurgusu. Belirtme.

Active verb : Etken fiil. Öznesi belli olan, öznesiyle kesin ilişkisi bulunan ve herhangi bir çatı eki almamış olan fiil: o hızlı yürüdü, ben kaçtım. (p. safa. şimşek, s. 23). büyük babam esrarlı şeyleri çok severdi (p. safa, göst. y.). asırlarca birbirlerinin kanlarını emen, gözlerini oyan insanlar, kol kola oynadılar. doğan hürriyet güneşini alkışladılar (ö. seyfettin. harem, eshab-ı kehfimiz, s. 12). tanyeri nerdeyse ağaracaktı. dağlar kül rengi bir aydınlığın içinde kapkara yükseliyordu. (t. buğra, dönemeçte, s. 5). durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır. (t. fikret) vb. karşıtı edilgen fiil’dir. bk. etken çatı. Etken eylem.

Abstract noun : Soyut isim. Varlığı düşünce yoluyla kabul edilen ve söylendiğinde, zihinde belli bir görüntü veya tasavvur uyandırmayan kavramın adı: soy, ün, düz, korku, söz, bilgi, gönül, kötülük, güzellik, doğruluk vb. karşıtı somut ad’dır. Oyut ad. Soyut ad. Soyut fikir veya kavram temsil eden isim (örneğin, bağımsızlık, öfke, aşk).

Attributives : Niteleyici sözcük.

Attributive : Veren. Niteleyici sözcük. Niteleyici. Atfeden. Niteleyen.

Adjectival : Sıfat yapısında. Sıfatlık. Sıfat gibi kullanılan. Sıfat cinsinden.

Superlative : En üstün derece. En yüksek miktar. Enüstünlük derecesinde sözcük. En iyi. Üstünlük derecesi. Üstün. Eşsiz. Sıfatlardaki niteliğin bir şahıs veya nesnede en üst derecede bulunduğunu göstermek üzere başvurulan ve sıfat tamlaması önüne en, pek gibi zarfların getirilmesi ile kurulan karşılaştırma derecesi: bilmezsiniz, uykuları ne kadar hafiftir; en küçük bir çıtırtı bile onları uyandırır (a. h. tanpınar, abdullah efendinin rüyaları s. 93). ormanın bu en boş, en kuytu parçasında dünyayı hatırlatan insanı ölüme yaklaştıran, gönlüne üzüntüler veren bir hal, bir tesir vardı (r. h. karay, memleket hikayeleri s. 88). fakat beni mazur gör. ben kendimi ilahların en merhametlisine vakfettim (y. k. karaosmanoğlu, erenlerin bağından, s. 39). pek yakında size müjdeli bir haber getireceğimi unutmayın vb. Süperlatif. Enüstünlük derecesi.

 

Accidence : Yapıbilim. Morfoloji. Büküm. Bükün. Çekim. Sarf usul ve prensipleri. Tasrif. Yapım ve çekim sırasında kelime köklerinin farklı biçimlere girmesi şeklindeki kırılma olayı. büküm; arapça, almanca, ingilizce, rusça gibi sami, cermen ve islav dillerine özgü bir olaydır: ar. ketebe «yazdı» kökünün kütibe «yazıldı», yüktebü «yazılır», yüktebune «yazılırlar», litükteb «yazıl!»; katebu «mektuplaştı, yazıştı», katibun «yazan, katip», mektubun «yazılmış şey, mektup» mektebun «mektep okul» şekillerine girmesi; almanca sehen «görmek», sah «gördü», gesehen «görmüş, görülmüş»; ing. to write «yazmak» wrote «yazdı», written «yazmış, yazılmış» gibi.

Adjektive synonyms : relational adjective, descriptive adjective, classifying adjective, major form class, qualifying adjective, qualifier, positive, characters, action verb, accent of group, adjectival construction, modifier, actif, epithet, adjectives, adj, action noun, capacities, ablaut, ablative, capacity, active voice, adjective, comparative degree, accusative, adams apple, character, attribution, comparative, determinant, superlative degree, positive degree, accent intensive.

Adjektive zıt anlamlı kelimeler, Adjektive kelime anlamı

Native : Natif. Kültürel evrimin alt basamaklarında bulunan, doğaya büyük ölçüde bağlı olan, geleneklerle göreneklerin oluşturduğu bir düzen içinde yaşamını sürdüren ve tarihöncesi insanınkine benzer kültürel ve toplumsal bir yapıda varlığını yönlendiren birey. bk. ilkel toplum. Bir maddenin normal yapısını muhafaza etmesi. bir proteinin ya da nükleik asidin normal yapısında olması. Doğal. Katısız, saf ve kendine özgü özelliklerini kaybetmemiş olan. Kendi doğal alanında bulunma. Bilgisayar, biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Doğal, doğuştan, basit, yerli. Yerli. İlkel.

Substantive : Maddenin aslına ait. Bağımsız. Sağlam. İsim olarak kullanılan. Varlık belirten. Substantif. Dayanıklı. Direkt. Önemli. Ad.