Scapegoating türkçesi Scapegoating nedir

  • Sosyoloji alanında kullanılır.
  • Bir toplumsal kümenin saldırganlık eğilimini, herhangi bir toplumsal sorunun sorumlusu tuttuğu bir bireye ya da kümeye yöneltmesi.
  • Birkimseyi veya birşeyi günahkeçisiyapma eylemi.
  • Bir başka insan veya nesneyi düşmanlığı odağı haline getirme eylemi veya işlemi.
  • Bir kimseyi günah keçisi yapma.
  • Vur abalıya tutumu.
  • Suçu diğerlerinin üzerine atma işlemi veya eylemi.
  • Suçu başkasının üzerine atma.

Scapegoating ingilizcede ne demek, Scapegoating nerede nasıl kullanılır?

Scapegoatism : Sorumluluk almamak adına başkasını suçlama eylemi. Sorumluluğu taşımamak için suçu bir başka insanın üzerine atma işlemi veya eylemi.

Scapegoat : Günah tekesi. Başkasının suçunu yüklenen kimse. Şamar oğlanı. Günah keçisi. Başkalarının cezasını çeken. Abalı.

Scapegoats : Başkalarının cezasını çeken. Abalı. Başkasının suçunu yüklenen kimse. Günah keçisi. Şamar oğlanı. Günah tekesi.

İngilizce Scapegoating Türkçe anlamı, Scapegoating eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Scapegoating ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Age grade : Üyeleri, çoğunlukla da erkek üyeleri belli ve aşama-sırah yaş kümelerine ayrılan toplumlarda belli bir yaşa ulaşmış olan bireylerin oluşturduğu dirimbilimsel toplumsal katman. Yaş katmanı.

 

Adjustment in marriage : Eşlerden her birinin öbürü ile birlikte uyumlu bir aile yaşamı oluşturup sürdürme yeterliği. Evlilikte uyum.

Aesthetic : Bedii. Güzelduyu. Nesnel toplumsal ilişkilerin bireyin uyumlu gelişimine, soyluyu ve alpı özgürce geliştirmesine, çirkin ve aşağılıkla savaşmasına... yardımcı olan ya da olmayan yanlarının duyusal belirişi. Estetik.

Acclimatation : Toplumsal kümelerin, dirimbilimsel bakımdan yeni bir ortamın iklim koşullarına uyum sağlaması süreci. İklimuyum.

Agression : Kişilerin, toplumsal kümelerin ya da toplumların, başka kişi, küme ya da toplumların doğal varlıklarını, eylemlerini ya da iyelikleri altındaki şeyleri, kendilerine çıkar sağlamak, onlara da zarar ya da acı vermek ve belli davranışlardan caydırmak amaçlarıyla denetim altına almaya girişmeleri. Saldırı.

Achievement motive : Başarı güdüsü. Başarma güdüsü. Amaç doğrultusunda engelleri ve güçlükleri aşma azim ve kararlılığı. Herhangi bir amacı gerçekleştirme güdüsü.

Age distribution : Yaş dağılımı. Bir toplum ya da toplumsal küme nüfusunun yaş kesimlerine göre dağılma oranları. Bir popülasyondaki her bir yaş grubu içerisindeki bireylerin sayısı veya oranı.

Acculturation : Kültürlenme. Kültürlenme ya da kültürel etkileşim. Kültür etkileşimleri. Çevresindeki kültürü kabullenme. Kültürel etkileşim. Bir kültürün başka bir kültürden aldığı tesir. Kültürel uyum. Bir kültürün ya da bir kültür öğesinin başka bir kültüre girmesi sonucu her ikisinin de değişmeye uğraması süreci. Bir toplumun ekinine, başka (özellikle daha gelişkin) toplum ya da toplumların ekininden kimi özdeksel ve tinsel öğelerin geçmesi ve o ekinin göreli bütünlüğünün bozularak tutarsızlaşması olayı ya da süreci.

 

Abilities : Beceri. Geniş anlamında, bireyin, davranışlarını düzenleyen, etkinliklerini koşullandıran ve dirimbilimsel-toplumsal olarak belirlenen özellikleri. dar anlamında, bireyi belli bir uğraşsal etkinliğe uygun kılan bir dizi ruhsal özellikleri. Yeterlik. İktidar. Kabiliyet. Güç. Yetenek. Yetenekler.

Alienation : Aliyenasyon. Yabancılaştırma. Uzaklaşma. Bireyin çevre koşullarına aykırı düşmesi ya da kendisini başkasının gözüyle görmesi. Ötekileştirme. Yabancı emek. Soğutma. Aralarını açma. Yabancılaşma. Devretme.

Scapegoating synonyms : aesthetical ideal, adaptive behavior, affection, all round development of individual, agnation, age group.