Turkish: Çiftçi tarlaya tohumları serpiyor.
Scattering angle : Saçılma açısı. Saçılım açısı. Bir demetin ana doğrultusu ile saçılımdan sonraki doğrultusu arasındaki açı.
Scattering loss : Saçılma yitiği. Saçılma kaybı. Akımımıknatıssal dalgaların bir özdekten geçerken saçılım yüzünden yitirdiği erke. Saçılım yitiği. İletim kaybı. Saçılım kaybı.
Anomalous scattering : Anormal saçılma. Olağandışı saçılma.
Atomic scattering : Atom saçılımı. Atomsal saçılım. Atomik saçılma.
Back scattering : Geri saçılım. Gerisaçılım. Bir ışınımın ya da parçacıklar demetinin geliş doğrultularından 90° den büyük açılarda saçılmaları.
Self scattering : Kendi kendine saçılma. Özsaçılım.
Elastic scattering : Esnek çarpışım ile toplam devimsel erkesini yitirmeden saçılma. Esnek saçılım. Fizik, nükleer enerji alanlarında kullanılır. Esnek saçılma. Toplam kinetik enerjinin değişmediği saçılma.
Incoherent scattering : Evre'-dışı saçılma. Evre-dışı saçılım. Bağdaşmaz saçılım. Uyumsuz dalga dağılımı. Evreuyumsuz saçılım. Karmaşık saçılma. Saçılmış demetin parçaları arasında evre ilintisi bulunmaması. Koherent olmayan saçılma. Eşevresiz saçılma.
Compton scattering : Compton saçılımı. Compton saçılması. Fotonların, compton etkisiyle eş evresiz olarak saçılması.
Diffused scattering : Yayınık saçılma.
Sözcükler, direkt olarak Scattering ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Blether : Zırva. Saçmalık. Abuk sabuk konuşmak. Gereksiz konuşma. Saçma sapan konuşmak. Saçmalamak.
Dissipations : Yayılma. Enerji kaybı. Enerji yitimi. Aşırılık. Giderme. Sefahat. Çapkınlık. İsraf.
Drizzles : Atıştırmak. Serpiştirmek. Ahmak ıslatan. Çiseleyen yağmur. Serpmek. Çiseleme. Tozarmak. Çisenti. Çiselemek.
Divulgences : İfşa. İfşaat. İlan. Açığa vurma.
Diffusions : Yayınım. Yayınma. Yayılma. Diffüzyon. Nüfuz. Dağılma. Yayın. Difüzyonizm. Difüzyon.
Fallouts : Nükleer patlamada yayılan. Atom bombası serpintileri. Yansımalar. Radyoaktif serpinti. Radyoaktif kalıntı. Nükleer atık. Döküntü. Atık. Yan ürün.
Fallout : Atık. Nükleer bir patlama nedeniyle havaya yayılan radyoaktif madde. Döküntü. Radyoaktif serpinti. Radyoaktif kalıntı. Yansımalar. Nükleer patlamada yayılan. Atom bombası serpintileri. Nükleer atık.
Dispersals : Dağılma. Yayılma. Çözülüm. Dağıtım. Dispersal. Dağıtılma.
Siftings : Kalburda kalan çerçöp. Elenti. Elekte kalan artıklar. Izgara döküntüsü.
Jimmies : Ufak levye ile açmak (hırsızların kullandığı). Dondurmanın üzerine koymak için kullanılan küçük çikolata veya şekerleme parçacıkları. Domuztırnağı. Baş. Levye ile açmak. Zorlamak. Maymuncuk. Levye. Ufak levye (hırsızların kullandığı).
Scattering synonyms : sprinkling, blowing about, communication, brandishing, hurled, baloneys, hurls, diffusion, dismantling, repercussion, spatters, cover net, deliveries, ballocks, blethering, absurds, interspersion, disseminations, spillage, distribution, divulgence, interspersions, cast net, delivery, spatter, dispensations, dispersal, dissemination, centrifuging, the dispersion, strewing, cover nets, bird shot.
Scattering kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Divided among many. As, scattering votes. Not united or aggregated. Going or falling in various directions. Something scattered. Act of strewing about.
Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. (F5)
Bu kısımda Scattering kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Scattering ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Scattering anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Scattering ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.