Stun türkçesi Stun nedir

Stun ile ilgili cümleler

English: Ali is so stunned he can hardly speak.
Turkish: Ali öyle sersemledi ki zorlukla konuşabiliyor.

English: Ali appears stunned.
Turkish: Ali afallamış görünüyor.

English: "How did you fit a briefcase into your pocket?!" the woman asked, stunned.
Turkish: Şaşırmış bir şekilde "Nasıl olur da cebinin içine çantayı sığdırdın?!" diye sordu kadın.

English: Ali got stung by a jellyfish.
Turkish: Ali bir deniz anası tarafından sokuldu.

English: Ali did it as a publicity stunt.
Turkish: Ali bir tanıtım dublörü olarak onu yaptı.

Stun ingilizcede ne demek, Stun nerede nasıl kullanılır?

Stung : Acımak. Yakmak (soğuk). Koymak. Acı çekmek. Kışkırtmak. Batmak. İncitmek. Acıtmak. Kırmak. Kazıklamak.

Stunk : Kötü kokmak. İğrenç kokmak. Leş gibi. Pis kokmak. Berbat olmak. Kokmak. İğrenç olmak. Kötü olmak. Kokusundan anlamak. Kokutmak.

Stunned : Serseme dönmüş. Ağzı açık kalmış. Sersem. Sersemlemiş. Buz kesilmiş. Afallamış. Afallanmış. Buz kesilen.

Stunner : Yakışıklı. Çekici kimse. Yakışıklı erkek. Çekici kadın. Afet. Harika şey.

 

Stunners : Yakışıklı. Çekici kimse. Harika şey. Afet.

Stunt flying : Gösteri uçuşu. Rüzgarın zorlaması. Hava akrobasisi. Akrobatik uçuş.

Stunted : Gelişmesi önlenmiş. Kavruk. Büyümesi engellenmiş. Bodur. Büyümesine engel olunmuş.

Stunsail : Cunda yelkeni.

Stunt woman : Dublör. (tehlikeli sahnelerde oynayan) dublör.

Stunt man : Dublör. Tehlikeli sahnelerde aktörün yerine oynayan dublör. (tehlikeli sahnelerde oynayan) dublör.

İngilizce Stun Türkçe anlamı, Stun eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Stun ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Impacts : Etki. Darbe. Vuruş. Çarpışma. Çarpma.

Floor : Cimnastik alıştırmalarında, vücudun değişik bölümlerine dayanak ve direnç sağlayan yüzey. Gazı köklemek. Zemin. Yer. Kat. İşliklerde film çevirmekte kullanılan uzun, geniş, yüksek, hangar biçiminde, içinde aydınlatmayı, alıcı devinimlerini, bezem kurmayı kolaylaştıracak düzeni bulunan yapı. tv. bir yayının hazırlandığı işlik ya da işliğin bir bölümü. Döşemek. Jimnastik, madencilik, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Yere yıkmak.

Dazing : Göz kamaştırmak. Hayret. Sersemlik. Serseme çevirmek. Sersem etmek. Kamaştırmak. Büyülemek.

Immobilize : Devinimsizleştirmek. Sabitlemek. Yerinde tutmak. Kımıldayamaz duruma getirmek. Hareketsizleştirmek. Felce uğratmak. Hareketsiz kılmak. Tedavülden kaldırmak. Hareketsiz hale getirmek. Bloke etmek.

Giddiness : Baş döndürücülük. Baş dönmesi. Hoppalık. Havailik. Bir baltaya sap olamama. Hafiflik. Terelellilik. Sersemlik.

Dizziness : Başdönmesi. Baş dönmesi. Sersemlik hissi. Göz kararması. Sersemlik. Düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma.

 

Stupor : Baygınlık. Kendinden geçme. Stüpör. Uyuşukluk. Sarhoşluk. Sarhoş hal. Bilinçsizlik. Uyuşuk hal. Sersemlik.

Consternation : Şaşkınlık. Dehşet. Afallama. Korku. Hayret. Donup kalma.

Befuddles : Sarhoş etmek. Aklını karıştırmak. Şaşırmak.

Concussions : Darbe. Sarsıntı. Düşme vb gibi nedenlerle özellikle kafada oluşan sakatlıklar. Beyin sarsıntısı. Sarsma.

Stun synonyms : bemaze, addles, stuns, cataplexy, baffles, appals, appalls, confuses, asystolism, muddle, put to sleep, muddles, stagger, lightheadedness, carry a person off his feet, dumbfound, appaling, jolt, discombobulate, bamboozle, horrifies, dumbfounds, astonish, stupefy, jolts, circulatory collapse, stupefies, bepuzzle, stupors, addlings, hit, wooziness, anesthetizing.

Stun zıt anlamlı kelimeler, Stun kelime anlamı

Sensitise : Hassaslaştırmak. Duyarlılaştırmak. Duyarlı hale getirmek. Hassasiyete sebep olmak. Hassaslaştırmak (ayrıca sensitize).

Sensitize : Hassaslaştırmak. Duyarlı hale getirmek. Duyarlaştırmak. Duyarlılaştırmak. Duyarlı hale koymak.

Stun ingilizce tanımı, definition of Stun

Stun kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To make senseless or dizzy by violence. The condition of being stunned. To render senseless by a blow, as on the head.