Tora nedir, Tora ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Fidan.

Duvarı korumak için üzerine kaplanan tahta : Marangoza duvarın foralarını yaptırıyorum.

Süpürge sapı.

Torba.

Donanım; çitf çubuk.

Kumaş parçalarından yapılan top.

Ta orada.

Teknik terim anlamı:

[Bakınız: doruk].

Tora ile ilgili Cümleler

  • Toral, Duras House'a üyedir.
  • Torajiro bana âşık olduğunu açıkladı.
  • Herkes küçük kediye Tora diyor.

Tora hakkında bilgiler

Tevrat, Tora veya Pentateuk, (Arapça:تورة tawrat, İbranice: תורה Torah, Yunanca: Πεντάτευχος Pentatevhos), Tanah ve Eski Ahit'in ilk beş kitabına verilen isim. Musa'nın Beş Kitabı olarak da bilinir. Orijinal olarak İbranice yazılmıştır. Tanrı tarafından Musa'ya vahyedildiğine inanılır. Tevrat sözcüğü bazen Tanah'ın tamamı için de kullanılır. Tevrat adı, İbranice Torah sözcüğünün Arapça biçiminin Türkçeye uyarlanışıdır. İbranice "öğretme, gösterme, yönlendirme, öğreti, yasa" anlamına gelir. Tevrat'ı oluşturan kitapların İngilizce ve bazı diğer Batı dillerinde kullanılan adları, Tevrat'ın 2. yüzyılda yapılmış Yunanca çevirisinden gelmiştir. Yunanca ismi olan Pentatefhos, penta (beş) ve tefhos (nüsha,fasikül) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. Hıristiyanlık, Tevrat'ı ve Tanah'ın diğer kitaplarını kutsal kabul eder, ancak Tanrı'nın İsa vasıtasıyla yeni bir ahit getirdiğini kabul eder. Bu nedenle Musevi Kutsal Kitabını Eski Ahit olarak adlandırır. Yahudilik, İsa'yı ve Yeni Ahit'i kabul etmediği için Tanah'ın Eski Ahit olarak adlandırılmasını uygun bulmaz.

 

Tora anlamı, kısaca tanımı

Apertura torasis kranyalis : Göğüs girişi

Arterya torasika : Kanatlılarda a. subclavia'nın, a. axillaris'i verdikten sonra aldığı ad.

Arterya torasika eksterna : Göğüs dış atardamarı.

Arterya torasika interna : Göğüs iç atardamarı.

Duktus torasikus : Göğüs kanalı.

İnterkostal torakotomi : Kaburgalar arası torakotomi.

Kaburgalar arası torakotami : Kaburgaların arasından göğüs boşluğuna girilmesi, interkostal torakotomi.

Kavum torasis : Göğüs boşluğu.

Limfosentrum torasikum dorsale : Lymphonodi intercostales ve lymphonodi thoracici aortici’yi kapsayan lenf merkezi.

Limfosentrum torasikum ventrale : Lymphonodi sternales craniales ve lymphonodi sternales caudales’i kapsayan lenf merkezi.

Lobus torasikus : Sağ ve sol olmak üzere ikiye ayrılan timüs bezinin en büyük lobu.

Mediyan torakoşizis : Göğüs duvarının ortadan yarık oluşu, daimi sternum yarığı.

Membrum torasikum : Ön bacak.

Muskuli intertransversari torasis : Sırt omurlarının proc. mamillaris’leri arasında yer alan kaslar.

Muskuli membri torasisi : Ön bacak kasları.

Muskuli torasis : Göğüs kasları.

Muskulus iliokostalis torasis : Kalça-kaburga kasının göğüs parçası.

Muskulus longissimus torasis : Soluk vermeye yardım eden ve m. iliocostalis’in devamı olan kas.

Muskulus rektus torasis : İlk dört-beş kaburga veya kıkırdak kaburga arasında yer alan kas.

 

Muskulus romboideus torasis : M. rhomboideus’un göğüs kafesiyle kürek kemiği arasında yer alan ve m. trapezius’un pars thoracica’sının altında bulunan parçası.

Muskulus semispinalis torasis : Omurgayı tespit eden, etçillerde olmayan kas.

Muskulus serratus ventralis torasis : M. serratus ventralis cervicis ile gövdeyi iki bacak arasında tutan kas.

Muskulus spinalis torasis : Tek taraflı kontraksiyonunda, boynun gericisi olarak işlev gösteren kas.

Muskulus transversus torasis : Göğüs kemiğinin ve sternal costa’ların iç yüzüne yaslanan, enine seyirli, üçgen biçimindeki kas.

Nervi kardiyasi torasisi : N. sympathicus’tan ayrılan ve plexus cardiacus’un oluşumuna katılan sinirler.

Nervi torasisi : Göğüs sinirleri.

Nervus torakodorsalis : M. latissimus dorsi’de dağılarak sonlanan sinir.

Nervus torasikus lateralis : M. cutaneus omobrachialis’i uyaran sinir.

Nervus torasikus longus : M. serratus ventralis thoracis’i uyaran sinir.

Nükleus torasikus : Omuriliğin göğüs ve ön bel bölgesi kesiminde, cornu dorsale'nin tabanı ortasında, az veya çok bir kabartı oluşturan çekirdek.

Ossa membri torasisi : Ön bacak kemikleri.

Pars torasika : N. vagus’un göğüs boşluğu içinde seyreden kesimi. Truncus sympathicus'un, göğüs boşluğu içinde, omurganın iki yanında seyreden parçası.

Pleksus aortikus torasikus : Göğüs bölgesinde, sempatik liflerle n. vagus’un liflerinin, aorta thoracica çevresinde oluşturdukları sinir ağı.

Regio mammariya torasika : Memenin göğüs kısmında yer aldığı bölge.

Regio vertebralis torasis : Göğüs omurlarını kapsayan bölge.

Regiones membri torasisi : Ön ekstremite bölgeleri.

Singulum membri torasisi : Ön bacak kemeri.

Skeleton torasis : Göğüs iskeleti.

Tora çekmek : Aldatmak, pusuya düşürmek.

Torağ : Yağı alınmış yoğurt.

Torah : Çökelek.

Toraka : Kalın çoban ya da bekçi sopası.

Torakal radyografi : Göğüs boşluğunun radyografisi.

Torakalis : Göğse ait olan.

Torakektomi : Kaburganın bir kısmının ameliyatla çıkarılması.

Torakel : Tarlakuşu.

Torakodini : Göğüs ağrısı.

Torakomiyodini : Göğüs kasları ağrısı.

Torakopagus : Göğüs kafesinin ventralde bitişik olmasıyla belirgin ikizlik gelişim bozukluğu.

Torakopagus parazitikus : Bakışımsız ikizlik anomalisinde, parazitin göğüs kafesine yapışması veya göğüs boşluğuna kısmen veya tamamen gömülmesi.

Torakopati : Göğüs organlarının hastalığı.

Torakosentez : Göğüs duvarını delerek sıvı boşaltma.

Torakostomi : Göğüs duvarından göğüs boşluğuna açılan delik oluşturma ameliyatı.

Torakoşizis : Göğüs duvarının yarığı.

Torakotomi : Göğüs kafesi ameliyatı.

Toraks : [Bakınız: göğüs]. Göğüs. Göğüs kafesi.

Torakvel : Tarlakuşu.

Toralak : Donsuz : Çocuk sokakta toralak geziyor.

Toralmak : Çocukluktan gençliğe geçmek.

Toralp : Gururlu yiğit.

Toramak : Türemek, bk. turamak.

Toraman çıkarmak : Hokkabazlık etmek. Kavga çıkarmak.

Toramani : Azgın kişi.

Toramanlı karagöz : Cinsel organı olan Karagöz tasviri; buna zekerli Karagöz de denir. 2-Bu tasvirlerle oynanan açık saçık Karagöz oyunu. Bu tür oyunlar Lale döneminde ortaya çıkmış ve genellikle önemli kişilerin konaklarında oynatılmıştır. Cinsel organları olan Karagöz tasviri. Bu tasvirlerle oynanan açık saçık Karagöz oyunu. Bu tür oyunlar Lâle devrinde ortaya çıkmıştır. Çoğu zaman soylu kişilerin köşklerinde oynanırdı.

Toramanlık : Otları çok gelişmiş, boylanmış yerler.

Toran : Güçlü, kuvvetli, iri yarı kimse. Yiğit, kahraman.

Torandili : Kalın ağaç çivi. (Gençali Senirkent Isparta).

Torapa : Ekmek yapılan sacın altına konan topraktan yapılmış bir araç.

Torasaninciri : Pathcanincirinden küçük, morumsu renkte, tatlı bir çeşit incir.

Torasemit : Furosemidin daha yavaş emilen bir türevi.

Torasik empiyem : Göğüs boşluğu empiyemi.

Torasikus : Göğse ait, göğüsle ilgili olan.

Toraş : Çok yiyen, obur.

Toraşan : Dokuz, on, on iki yaşlarında çocuk. Toy, deneyimsiz.

Toratlı : Tunceli şehri, Çemişgezek belediyesi, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Vena torakodorsalis : V. axillaris’ten çıkan ve fascia lumbodorsalis civarında deriye ulaşan toplardamar.

Vena torasika eksterna : Birinci kaburga kemiği hizasında v. axillaris’ten çıkan ve göğüs kasları içinde dallanan toplardamar.

Vena torasika interna : V. cava cranialis’ten çıkan ve göğüs boşluğunun alt kısmında arkada seyreden toplardamar.

Vena torasika lateralis : Domuzda ve etçillerde, v. thoracica externa’yı verdikten hemen sonra v. axillaris’ten çıkan ve göğüs yan duvarında arka üst yönde seyreden toplardamar.

Vena torasika superfisyalis : Sığırda ikinci kaburga kemiği hizasında v. axillaris’ten, atgillerde v. thoracodorsalis’ten çıkan ve yan göğüs duvarında, m. serratusventralis thoracis’in yanında, arka üst yönde seyreden toplardamar.

Vertebra torasika : Sırt omurları.

Torak : Kömürleştirilecek ağaç veya pişirilecek tuğlalarla dolu olan ve dışı çamur ile sıvanan kümbet. Çökelek.

Toraman : İri yapılı (genç).

Diğer dillerde Topuzcuk anlamı nedir?

İngilizce'de Topuzcuk ne demek ? : tubercule

Almanca'da Topuzcuk ne demek ? : tubercule