Travels türkçesi Travels nedir

  • Seyahat etme eylemi.
  • Bir yol boyunca verilen bir yerdeki toplam trafik.

Travels ile ilgili cümleler

English: Bad news travels fast.
Turkish: Kötü haber tez ulaşır.

English: Ali travels a lot.
Turkish: Ali çok seyahat eder.

English: Gulliver's Travels was written by a famous English writer.
Turkish: Gülliver'in Gezileri ünlü bir İngiliz yazar tarafından yazılmıştır.

English: A lightyear is the distance that light travels in one year.
Turkish: Işık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir.

English: He never travels without taking an alarm clock with him.
Turkish: O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.

Travels ingilizcede ne demek, Travels nerede nasıl kullanılır?

Bad news travels fast : Kötü haber tez yayılır. Kara haber tez duyulur. İnsanların hevesliliği sayesinde olumsuz bilgi kulaktan kulağa çabucak yayılır. Kötü haber çabuk yayılır. Kötü haber tez duyulur.

Travel agency : Yolculuk için bilet ve paketler satan yer. Seyahat acentası. Seyehat ajentası. Seyehat ajansı. Seyahat acentesi.

Travel agent : Seyahat acentası.

Travel allowance : Yol harcı. Seyahat tazminatı. Harcırah. Seyahat izni. Yol parası. Sürekli ya da geçici olarak resmen görevlendirilen kişilere yolculuk ve konaklama giderleri için yapılan ödeme. Yol masrafı. Yol gideri. Yolluk.

 

Travel along with : Yolculuk etmek.

Travel by : Yolculuk etmek.

Travel away : Uzaklara gitmek.

Travel expense : Yol masrafı. Seyahat gideri. Seyahat masrafı. Harcırah.

Travel bag : Seyahat çantası. Bagaj. Bavul.

Travel expenses : Harcırah. Seyahat giderleri. Yol gideri. Yolculuk giderleri. Yol masrafları. Seyahat masrafları.

İngilizce Travels Türkçe anlamı, Travels eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Travels ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Hurtle : Son sürat gitmek. Fırlamak. Hızla atılmak. Hızla uçurmak. Kuvvetle uçurmak. Hızla fırlatmak. Savurmak. Hızla hareket etmek. Çarpmak. Fırlatmak.

Voyage : Yolculuk etmek. Deniz seyahati. Yolculuk. Seyahat etmek. Gezi. Deniz yolculuğu yapmak. Seyahat. Sefer. Deniz yolculuğu. Uzun gemi yolculuğu yapmak.

Hiss : Alaylı olarak tıslamak. Beğenmeyerek tıslamak. Sinirinden tıslamak. Islıklamak. Islıklı protesto. Islık çalarak yuhalamak. Tıslamak. Küçük görerek tıslamak. Tıslama. Tıs.

Hasten : Aceleleştirmek. İvdirmek. Hemen söylemek. İki ayağını bir pabuca sokmak. Sıkıştırmak. Hızlandırmak. Acele ettirmek. Aceleci davranmak. Acele etmek. Hız vermek.

Tour : Bir tiyatro topluluğunun bir yerden başka bir yere giderek ve dolaşarak oyunlar oynaması. Devir. Dönü. Bir tiyatro topluluğunun bir yerden bir yere giderek oyunlar oynaması. Gezi. Seyahat. Tur yapmak. Gezinti. Gezmek. Turne.

Meander : Gezinmek. Kıvrılmak. Boş boş dolaşmak. Avare dolaşmak. Kıvrıla kıvrıla akmak. Dolanmak. Dolambaçlı yoldan gitmek. Dolana dolana gitmek. Kıvırmak. Dolanıp durmak.

 

Step on it : Acele etmek. Gaza basmak. Gazlamak.

Motor : Otomobille götürmek. Başka tür erkeyi işleyim erkesine çeviren işlerge. Fizik, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Araç. Otomobille gitmek. Hareket ettirici. Otomobil. Araba. Taşıt. İtici güç.

Back : Önce. Geçmişe. Arkasını imzalamak. Geride. Sırt. Ciro etmek. Arka. Bir takımda savunma katını oluşturan ve kalecinin önünde yer alan oyunculardan her biri. Geçmişte. Alt tahta.

Push : Devam etmek. İşten kovulma. İtme. Çaba. İlerleme. Güç. Reklamla satmak. Uyuşturucu satmak. Uğraşmak. İtmek.

Travels synonyms : go forward, travel purposefully, come, travel along, locomote, go across, globe trot, move back, pull back, island hop, move around, slice through, cannonball along, go past, rush along, travel rapidly, swan, slide, roam, betake oneself, plough, fly, float, beetle, sledge, follow, whisk, hurry, zoom, jump, lift, descend, retire.

Travels zıt anlamlı kelimeler, Travels kelime anlamı

Advance : İleri gitmek. Geliştirmek. Terfi. İlerleme. Artmak. Daha önceki bir tarihe almak. Yürümek. Alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme. Öne almak (tarih terimi). Motorda ateşleme, püskürtme ve kapaç açılmalarının erken olması.

Linger : Oyalanmak. Gitmemek. Geçmek bilmemek. Uzamak. Gecikmek. Geçmişte kalmak. (ağrı) kolayca geçmemek. Can çekişmek. Durmak. Sallanmak.

Ascend : Artmak. Yukarı çıkmak. Tahta çıkmak. Çıkmak. Pesten tize geçmek (müzik terimi). Yükselmek. Ağmak. Çıkmak (tahta). Tırmanmak. Ziyadeleşmek.

Travels antonyms : ride, rise, recede, descend, stay in place, fall, go, follow, precede, citizen.