Urban economics türkçesi Urban economics nedir

  • Şehir ekonomisi.
  • Bir şehrin oluşumu, işleyişi ve gelişiminin gerisindeki iktisadi güdüleri ve etkileri çözümlemeye çalışmasıyla bölgesel iktisadın, iktisadi karar birimlerinin davranışlarını mekansal boyutuyla ele almasıyla da mikroiktisadın bir alt dalı.
  • Kentleşme iktisadı.
  • İktisat alanında kullanılır.
  • Kent ekonomisi.

Urban economics ingilizcede ne demek, Urban economics nerede nasıl kullanılır?

Urban : Şehir. Şehirde yaşayan veya bulunan. Kentte bulunan. Şehirde bulunan. Şehirli. Kentsel. Şehir ile ilgili. Şehirle ilgili. Şehirsel. Şehre ait.

Economics : Tutumbilim. Ekonomi. Mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı, tüketimi ve bölüşümüyle ilgili sosyal bir bilim dalı. sınırsız insan gereksinmelerinin karşılanmasında kıt kaynakların alternatif kullanımlar karşısında karar verme ve seçim yapma yollarını inceleyen sosyal bir bilim dalı. İktisat bilimi. İktisat, sosyoloji alanlarında kullanılır. İktisat. Ekonomi (bilimi). Toplumların üretim, değişim, bölüşüm, tüketim yapısını ve işleyişini inceleyen bilim dalı. Ekonomi bilimi. Ülke ekonomisi.

Urban agglomeration : Kentsel yığılma. Ana kentle, ondan belli uzaklıkta kurulmuş öteki uydu kentlerin bir arada oluşturdukları yoğun nüfuslu yerleşmelerin tümü. Nüfusun, tecim, işleyim, ekin. dinlenme ve eğlenme etkinliklerinin, bunların gerekli kıldığı yapıların, donanımların ve kolaylıkların kentlerde toplanması süreci. bu sürecin ortaya çıkardığı, kırsal niteliklerini yitirmiş yerleşme yeri.

 

Urban area : Genellikle bir kent yönetimi biriminin sınırları içinde kalmakla birlikte, kimi kez ondan daha geniş olan ve kırsal niteliğini yitirmiş ya da yitirmek üzere bulunan yörekentleri de kapsayan alan. Kentsel alan. Mücavir alan.

Urban centralization : Kentsel yığılma. Nüfusun kentsel bölgelerde yoğunlaşması, özellikle tecim, işleyim, ekin, yönetim ve dinlenme-eğlenme etkinliklerinin kentlerde toplanması olayı. Nüfusun, tecim, işleyim, ekin. dinlenme ve eğlenme etkinliklerinin, bunların gerekli kıldığı yapıların, donanımların ve kolaylıkların kentlerde toplanması süreci. bu sürecin ortaya çıkardığı, kırsal niteliklerini yitirmiş yerleşme yeri.

Urban complex : Yalnız özeğinden ve kent yönetiminin sınırları içinde kalan alandan değil, çevresindeki yarı kırsal yerleşme birimlerinden, yörekentlerden de oluşan anakent. Şehir kompleksi. Kentsel bütün.

İngilizce Urban economics Türkçe anlamı, Urban economics eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Urban economics ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

A change in individual demand : Bir tüketicinin bir mala olan istemini etkileyen fiyat dışındaki diğer değişkenlerde ortaya çıkan bir değişme sonucu bireysel istemin artması veya azalması, diğer bir deyişle bireysel istem eğrisinin sağa (yukarıya, kuzeydoğuya) veya sola (aşağıya, güneybatıya) kayması. Bireysel istem kayması.

 

A group shares : A grubu hisse senedi. Şirkete sonradan ortak olanlardan farklı olarak, şirketin ilk kurucularına genellikle kara iştirak ve oy kullanmayla ilgili haklar veren ayrıcalıklı hisse senedi türü.

Ability to pay approach : Güç yaklaşımı. Bireylerin, devlet harcamalarının finansmanına, elde ettikleri gelir düzeyiyle orantılı olarak vergilendirilmeleri yoluyla katılmalarını ifade eden ve adam smith tarafından geliştirilen vergileme yaklaşımı. krş. yararlanma yaklaşımı.

Urban economy : Bir kentin üretim, dağıtım ve tüketim işlevlerini, bunların toprak kullanımı üzerindeki etkileriyle birlikte inceleyen bilim dalı.

A type mutual funds : A tipi yatırım fonu ortaklığı. Ağırlıklı olarak hisse senetlerinden oluşan ve iç tüzüklerinde (esas sözleşmelerinde) asgari sınırları belirtilmek koşuluyla, portföy değerinin en az % 25’ini özelleştirme kapsamına alınan kamu iktisadi teşebbüsleri dahil türkiye’de kurulmuş ortaklıkların hisse senetlerine bağlanmış olan uzun vadeli yatırım fonu. A tipi yatırım fonu.

Ability to pay principle : Vergilemenin bireylerin ödeme gücüne uygun bir biçimde yapılması gerektiğini ifade eden bir vergileme ilkesi. kaynağı bol olanların kamu projelerine daha fazla katkı vermesi gerektiği ilkesi. Ödeme gücü ilkesi.

A shift in demand : Tüketicilerin bir mala olan istemini etkileyen fiyat dışındaki diğer değişkenlerde ortaya çıkan bir değişme sonucu istemin artması veya azalması diğer bir deyişle istem eğrisinin sağa (yukarıya, kuzeydoğuya) veya sola (aşağıya, güneybatıya) kayması. İstem kayması.

A shift in individual demand : Bir tüketicinin bir mala olan istemini etkileyen fiyat dışındaki diğer değişkenlerde ortaya çıkan bir değişme sonucu bireysel istemin artması veya azalması, diğer bir deyişle bireysel istem eğrisinin sağa (yukarıya, kuzeydoğuya) veya sola (aşağıya, güneybatıya) kayması. Bireysel istem kayması.

Abolition of forced labour convention : Zorla ya da zorunlu çalıştırmanın herhangi bir biçiminin siyasal zorlama ve eğitme, siyasal ya da ideolojik görüşlerin açıklanması nedeniyle cezalandırma, işgücünü harekete geçirme, çalışma disiplinini sağlama, ayrımcılık ve işbırakımını, katılanları cezalandırma aracı olarak kullanılmasını yasaklayan, 1957 yılında kabul edilen temel uluslararası çalışma sözleşmelerinden birisi. Zorla çalıştırmanın yasaklanması sözleşmesi.

Urban economics synonyms : urbanization economics, abnormal budget expenditures, a pass through certificate, a change in supply, abnormal budget, ability rent, a change in demand, abnormal budget receipts, a shift in supply.