Veren nedir, Veren ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Yokuş.

Çürük, yıkılmış, çökmüş yapı ve benzerleri için.

Veren ile ilgili Cümleler

  • Bize adını veren kişi Mustafa değildi.
  • Bunlar çocukluğum hakkında sahip olduğum en acı veren anılar.
  • Herhangi bir iş acı veren bir işe dönüşebilir.
  • Veren el alan elden üstündür.
  • Ali yemeye değer tek fast food hizmeti veren bu yeri düşündüğü için buraya gelmeyi seviyor.
  • Tom'un çıkmasına izin veren kişi benim.
  • Ben emir verene kadar kimse ateş etmez.
  • Neden her zaman bizim için her şeye karar veren kişisin.
  • Parayı veren düdüğünü çalar.
  • Rızkı veren Allah, rızkı alan Allah.
  • “Merak etme erenler, derdi veren devasını da verir.”
  • Ağrı acı verendi.
  • “Bana kafa tutmaya hiç hakkın yok. Parayı veren düdüğü çalar. Verirsin bir görüşme parası daha.”

Veren ile ilgili Atasözü veya Deyim

derdi veren devasını da verir : “her sıkıntının, üzüntünün bir çaresi vardır” anlamında kullanılan bir söz.

elini veren kolunu alamaz : “yüzsüz kişiler karşılarındakilerden daima bir şeyler isterler, onlardan kurtulmak kolay olmaz” anlamında kullanılan bir söz.

köpek ekmek veren kapıyı tanır : “köpek bile kendisini besleyen yeri bilir, davranışlarıyla duygularını belli eder, insan da bundan ders almalı, gördüğü iyiliği unutmamalıdır” anlamında kullanılan bir söz.

 

meyve veren ağaç taşlanır : “bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimseler kıskanılır, eleştirilir ve işlerini yapmaları zorlaştırılır” anlamında kullanılan bir söz.

parayı veren düdüğü çalar : “para harcadığında insan istediğini elde edebilir” anlamında kullanılan bir söz.

Veren kısaca anlamı, tanımı

Vere : Bir kalenin veya tahkim edilmiş bir yerin teslimi

Borç artığı veren sayışım : Borç toplamları, alacak toplamından daha çok olan sayışım.

Bulgu belgesini veren ülke : Başvurulan belgenin alındığı ülke.

Güvence veren : (guarantor) Güvence sağlayan ve bunun gerçekleşmesini gözeten ve denetleyen kişi veya devlet. [Bakınız: kefil].

Işık veren organ : Çeşitli hayvanlarda bulunan ve ışık çıkaran organlar.

Kiraya veren : Kiralama işleminde kiraya konu olan malların kullanım hakkını devreden gerçek veya tüzel kişi. karşılığı kiralama kuruluşu. Bir malı kiraya veren kişi.

Tepki veren : Bir tepkimeye giren ve değiştirilen madde, reaktan.

Veren veccen : Bakımsız, yıkık dökük.

Verendar : Varlıklı, geniş toprağı olan.

Yön veren uydurmalar : (Adler) Kişinin yaşantılarını sınıflandırıp değerlendirmekte kullandığı yön veren ilkeler.

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

Çürük : Çürümüş olan. Sakat. Vurma veya sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke. İş göremez, hastalıklı. Sağlam bir temele veya kanıtlara dayanmayan. Sağlam ve dayanıklı olmayan.

 

Yokuş : Aşağıdan yukarıya gittikçe yükselen eğimli yer, iniş karşıtı.

Yıkı : Harabe.

Yoku : Leke, iz, kalıntı, bulaşık. Dibektaşı.

İçin : Amacıyla, maksadıyla. Düşüncesince, kendince, göre. Özgü, ayrılmış. Ant deyimleri yapan bir söz. Karşılığında, karşılık olarak. Oranla, göz önünde tutulursa. Uğruna, yoluna. -den dolayı, -den ötürü. Neden ve sonuç belirten bir söz. Hakkında. Süre belirten bir söz.

Yapı : Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina. Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme. Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür. Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün. Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür. Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat, konstrüksiyon. Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür. Bir hücrede, bir dokuda, karmaşık oluşumlu bir organizmada elemanların düzeni.

Ve : Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu. İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz.

Diğer dillerde Verdoflavin anlamı nedir?

İngilizce'de Verdoflavin ne demek ? : verdoflavin