Yakar nedir, Yakar ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Yakıcı, acı.

Kibrit.

Yakar ile ilgili Cümleler

  • Yakar top oynayalım.
  • Benim araba büyük anneminkinden daha az yakıt yakar.
  • Jale ateş yakarken Mustafa çadırı kurdu.
  • Elektriği yakar mısın?
  • Zayıflamanın tek yolu yediğinden daha fazla kalori yakarak bir kalori açığı oluşturmaktır.
  • “Hasta olurlarsa hastaneye götürür, doktorlara, hademelere yalvar yakar olurmuş.”
  • Şiddetli yangınlar kısa sürede kendilerini tamamen yakarlar.
  • Ali iyi hissetmediği için yakar top oynamamaya karar verdi.
  • Ateş yakar.
  • Ali yorgun olduğu için yakar top oynamak istemedi.
  • Sakın dönmesin canını yakarım.
  • Bir sigara yakarsam, bu seni rahatsız eder mi?

Yakar ile ilgili Atasözü veya Deyim

ateş düştüğü yeri yakar : “bir acıyı onu çekenden başkası tam anlayamaz veya aynı ölçüde üzülemez” anlamında kullanılan bir söz.

ateş olsa cirmi kadar yer yakar : hasmın pek önemsenmediğini anlatan bir söz.

az ateş çok odunu yakar : “az sayıda kötü insan, çok sayıda iyi insanın başını belaya sokabilir” anlamında kullanılan bir söz.

harman yakarım diyen orağa yetişmemiş : “başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kimse, kötülüğünü yapmaya fırsat bulmadan cezasını görür” anlamında kullanılan bir söz.

içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar : “dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönleri olabilir” anlamında kullanılan bir söz.

 

yalvar yakar olmak : çok yalvarmak.

yalvarıp yakarmak : çok yalvarmak.

Yakar tanımı, anlamı

Yaka : Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü. Giysilerin boyna gelen bölümüne eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası. Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulan metal levha. Sahil. Semt. Yelkenlerin kenar ve köşeleri. Eğik yerey. Kıyı, kenar, taraf

Yakarabilme : Yakarabilmek işi.

Yakarabilmek : Yakarma imkânı veya olasılığı bulunmak.

Yakarışlı : Bazı dillerde dualarda kullanılan (bir kip).

Yakarca : Tatarcık.

Yakarı : Yakarış.

Yakarış : Yakarma işi, yakarı. Tanrı'dan bir şey dilemek amacıyla söylenen söz, dua, münacat.

Yakarma : Yakarmak işi.

Yakarmak : Israrlı bir biçimde istemek, yalvarmak. Tanrı'ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek.

Yalvarış yakarış : Çok yalvarma, rica ile isteme.

Yakıcı : Yakma özelliği olan, yakan. Etkili, dokunaklı. Başka bir maddeyle birleşerek o maddenin yanmasını sağlayan (madde). Yakı yapan ya da satan kimse.

Kibrit : Bir ucu sürtünme sonucu yanabilecek birleşimde olan küçük tahta veya karton parçası. Kükürt. İçinde bu parçaları bulunduran küçük kutu.

Yakı : Bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir bez üzerine yayılıp deri üzerine uygulanan, beden ısısıyla vücuda yapışan eczalı parça.

Acı : Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap. Keskin, şiddetli. Çarpıcı, göz alıcı (renk). Tadı bu nitelikte olan. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem.

Diğer dillerde Yakalıkamçılılar anlamı nedir?

İngilizce'de Yakalıkamçılılar ne demek ? : choanoflagellates