Argue somebody into something türkçesi Argue somebody into something nedir

  • Razı etmek.
  • İkna etmek.

Argue somebody into something ingilizcede ne demek, Argue somebody into something nerede nasıl kullanılır?

Argue : Görüşmek. -e alamet olmak. -e belirti olmak. Çekişmek. Becelleşmek. İspatı olmak. İleri sürmek. Kandırmak. Kanıtlamaya çalışmak. İddia etmek.

Somebody : Önemli kimse. Biri. Bir kimse. Önemli birisi. Bazısı. Kimse. Birisi. Şahsiyet. Kimisi.

Into : E. İçeriye. Biçimine. -e. -in içine. Ye. -a. Haline. İçine. Şekline.

Something : Birşey. Bir şey. Önemli bir şey. Falan.

Surprise somebody into something : Yapması için oyuna getirmek.

Argue somebody out of something : Caydırmak. Vazgeçirmek.

Talk somebody into something : İnandırmak.

Throw a monkey wrench into something : Birşeyin içerisine ingiliz anahtarı atmak. Birşeyin bozulmasına sebep olmak.

Let daylight into something : Açıklığa kavuşturmak. Aydınlatmak.

İngilizce Argue somebody into something Türkçe anlamı, Argue somebody into something eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Argue somebody into something ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Bring oneself to : Kandırmak.

Bring around : Kendine getirmek. Yaşama döndürmek. Düşüncesinden caymasını sağlamak. Düşüncesini değiştirtmek. Hayata döndürmek. İnancından döndürmek. Tekrar hatırlatmak (kötü anı vb). Ayıltmak.

 

Bring home : Anlamasını sağlamak. Görmesini sağlamak. Aklını başına getirmek.

Bring round : Düşüncesini değiştirtmek. İnancından döndürmek. Ayıltmak. Döndürüp dolaştırıp aynı konuya getirmek. Yaşama döndürmek. Düşüncesinden caymasını sağlamak. Kendine getirmek. Hayata döndürmek. Getirmek (konuyu).

Convince : Kafalamak. Kandırmak. İnandırmak.

Assures : Sigorta etmek. Kesinleştirmek. Sigortalamak. Sağlama bağlamak. Güven vermek. Temin etmek. Söz vermek. Güvence altına almak. Sağlamak. İnandırmak.

Assuring : Sağlamak. Sigortalamak. Emniyet verici. Sağlama almak. Yarılma. Temin etmek. Temin edici. Güvenilir. İtimatlı.

Cheat : Kopya çekmek. Kazıklamak. Hileyle elinden almak. İhanet etmek. Kazık atmak. Dolandırmak. Kandırmak. Aldatmak. Aldatma.

Brings : Vermek (ceza). Kazandırmak. Neden olmak. Getirmek.

Arguing : Tartışma. İtiraz etmek. Kandırmak. Münakaşa etmek. İddia etmek. Birbirine aykırı düşünce, görüş ve tutumların karşılıklı savunulması. Göstergesi olmak. İspatı olmak. Savunmak. Karşı gelmek.

Argue somebody into something synonyms : convinces, cajole, argue, cajoling, cajoled, cheats, cheated, cajoles, brought, argued, argues, bring over, brought over, bring, bring home to, assure.