Avcı nedir, Avcı ne demek

Avcı; bir gök bilimi terimidir. Dil bilgisi yönünden Türkçe'de özel olarak kullanılır.

  • Avı kendine iş edinen kimse
  • Bir şeyi büyük bir istekle izleyen ve bulup ortaya çıkaran, tanıtan kimse.
  • Gökyüzünün güneyinde bulunan bir takımyıldız, Cebbar, Orion.
  • Başka hayvanları yakalamakta usta olan (hayvan).

"Avcı" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Yıldız avcısı."
  • "Avcılar evsinler yapmışlardı ağaçlıkların arasında." - A. Kutlu
  • "Avcı kuş. Avcı kedi."

Yerel Türkçe anlamı:

Avcı

Avcı isminin anlamı, Avcı ne demek:

Erkek ismi olarak; Avlanmayı seven, avı iş edinen kimse.

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Erzincan şehrinde, Başpınar bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Avcı hakkında bilgiler

Avcı, yırtıcı veya predatör; av olarak adlandırılan diğer hayvanları veya organizmaları avlayıp öldüren organizma.

Avcılar karnivor veya omnivor'dur.

Predatörlük durumu çok fazla ve oldukça önemli bir biyolojik olay olmasına rağmen, mekanizması ve populasyonlar üzerinde etkiler hakkında önemli sayılacak bilgiler oldukça azdır. Klasik olarak predatörlük teorisi, belirli biyolojik olaylar içerisinde küçük bir temele dayanır. Çok karışık değişkenlerin iyi bir şekilde açıklanması her predatör av interaksiyonunu etkiler ve farklı türlerin oluşturduğu birbirinin aynısı ve aynı faktörlerin etkisi altında kalan iki predatör av interaksiyonu bulmak mümkün değildir. Bu nedenle her bir predatör-av durumu şüphesizdir ki tektir. Fakat muayyen temel elementler her olayı etkiler ve bu nedenle bütün olaylar aşağı yukarı aynı temele benzer Predatörler yani bitkiye zarar veren canlılarla beslenerek zararlılarla mücadeleye katkı sağlayan canlılar.Bunlar iki grupta toplanabilir.Bir kısmı sadece belli böceklerle beslenirken diğer predatörlerin beslenmesi çok çeşitli böcekleri kapsamaktadır. Bunlar sadece bir konukçuya bağlı olmayıp, hayatları boyunca birden fazla konukçu üzerinde beslenen ve konukçularını arayarak bulan böceklerdir. Hem erginleri hem de ergin öncesi dönemlerinde avları ile beslenirler. Bazı predatörlerin erginleri ise sadece ballı madde, nektar, polen, su vb. maddelerle beslenirler. Predatör erginleri yumurtalarını avlarının bulunduğu yerlere bırakır ve yumurtadan çıkan larvalar avlarını arayarak bulur ve beslenirler. Beslenme ya çiğneyerek avını yeme veya avını emme şeklinde olmaktadır

 

Avcı ile parazit arasındaki fark; bir avcı avını tüketmek için onu öldürmek zorundadır, parazit içinse bu arzu edilir bir durum değildir çünkü parazit bu organizmanın üstünde veya içinde yaşar.

Avcı ile ilgili Cümleler

  • Ali her zaman bir kelle avcısı olmayı hayal etti.
  • Ali Mary'nin iyi bir kelle avcısı olacağını söyledi.
  • Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
  • Avcılık olacağını düşündüğüm kadar çok eğlenceli değildi.
  • Balıkçılık, avcılık, yürüyüş ve kayakçılık popülerdir.
  • Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.
  • Ali Mary'nin zengin koca avcısı olduğunu fark ettiğinde üzgündü ve Mary Tom'un fakir olduğunu fark ettiğinde üzgündü.
  • Bu hikayede üç unsur var; biri serçe avcı, biri yem av, biri de doğan avcının avcısı dikkat edin.
  • The Sacramento Chronicle sık sık o yaşlı avcı hakkında yazar.
  • Hiçbir insan onları bilemez, hiçbir avcı barut ve kurşunla onları vuramaz. - Düşünceler özgürdür!
 

Avcı anlamı, tanımı:

Hayvan : Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık.

Avcı ne kadar hile bilse ayı o kadar yol bilir : "bir kişi başkasını alt etmek için çeşit çeşit ustalık kullanır ama karşısındaki de yenilmemek için türlü önlemler alır" anlamında kullanılan bir söz.

Avcı çantası : Kara avında avcının avını koyduğu ağ biçiminde çanta.

Avcı eri : Piyade mangasındaki er.

Avcı hattı : Savaşta düşmana doğru dağılarak ön safta ilerleyen asker topluluğu.

Avcı kuş : Şahin, doğan, kartal, atmaca vb. gibi başka hayvanları yakalamakta usta olan kuş, alıcı kuş.

Avcı otu : Düğün çiçeğigillerden, kokusuz, parlak zehirli bir bitki (Adonis).

Avcı uçağı : Düşman uçaklarını düşürmek için kullanılan uçak.

Gönül avcısı : Geçici aşklar arkasında koşan kimse, çapkın.

Kadın avcısı : Kadınları baştan çıkaran erkek.

Sünger avcısı : Denizden sünger çıkaran veya alıp satan kimse, süngerci.

Avcılar : İstanbul iline bağlı ilçelerden biri.

Avcılık : Avcının yaptığı iş. Avcı olma durumu.

Avcılık etmek : Avlanma ile uğraşmak.

Sünger avcılığı : Sünger avcısının yaptığı iş.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

Yakalamak : Söz, bakış veya işareti fark etmek. Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek. Birdenbire etkisi altına almak. Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmak. Aynı düzeye gelmek. Avlamak, tuzakla ele geçirmek. Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak. Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmak. Tutturmak. Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak.

Usta : Zanaatçılar için unvan. Akıl veren veya öğreten kimse. Eli uz, işinin eri, becerikli, mahir. Zanaat öğreticisi. Osmanlı Devleti'nde saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi. Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse.

Büyük : Büyük abdest. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse. Önemli. Niceliği çok olan. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Üstün niteliği olan.

İstek : Belirli bir gereksinimi karşılayacağı düşünülen nesne veya duruma karşı duyulan özlem, arzu. İstek ve niyet kavramı veren isteme kipi. Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk. Yerine getirilmesi başkasından istenilen şey, talep.

Ortay : Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen (çizgi). Bir uzayı, bir yüzeyi eşit iki parçaya bölen (düzlem, çizgi).

Tanıt : Öne sürülen bir şeyin doğruluğunu göstermede izlenen düşünce süreci. Tanıtlamaya yarayan belge veya herhangi bir şey, beyyine, hüccet.

Diğer : Başka, özge, öteki, öbür.

İş : Dumanın değdiği yerde bıraktığı kara leke. Yakıtın tam yanmamasından oluşan, dumanla yükselen kömürleşmiş tanecikler. Sürme.

Avcı akarlar : Memelilerde kıllar, kanatlılarda tüyler arasına yerleşerek türlü deri değişmelerine yol açan ve insanın istemli dışasalaklarından birisi olarak ayrıca değer taşıyan, gözden yoksun örümceğimsiler familyası.

Avcı balık : Kızıldeniz kıyılarında, Hint Okyanusu’na kadar sahil şeridinde yaygın olan, boyları 25 cm olabilen akvaryum balığı.

Avcı bölüğü : Yeniçeri ortalarından 3 sekban bölüğünün adı.

Avcı çiftesi : Güneyde, birbirine çok yakın iki yıldız, ekizce.

Avcı delik : Para tutmaz.

Avcı hayvan : Genellikle öldürmek ve yemek için diğer hayvanları avlayan hayvan.

Avcı kuşu : Ava alıştırılan ve avcılara yardım eden kuş.

Avcı sinek : Avcı sineklerin 16 mm. boyunda örnek türü.

Avcı sinekler : Genellikle başka böcekleri avlamakla geçinen iri gözlü, irice uzun gövdeli, kan emici sinekler familyası; yırtıcı sinekler.

Avcı tahtakuruları : Kanatlı, gözleri fırlak, sivri başlı, duyargaları uzun tahtakurularını içine alan hortumlu böcekler familyası.

Diğer dillerde Avcı anlamı nedir?

İngilizce'de Avcı ne demek? : adj. of or pertaining to hunting

n. hunter, shooter, chaser, huntsman, huntress, trapper; shikari; skirmisher; birdman

Fransızca'da Avcı : chasseur/euse [le][la]; tirailleur [le]

Almanca'da Avcı : n. Jäger, Jägersmann, Weidmann

adj. mausig

Rusça'da Avcı : n. охотник (M), егерь (M), ловец (M)