Büyüt nedir, Büyüt ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Hile.

Büyüt ile ilgili Cümleler

  • Burak çocuklarını Londra'da büyüttü.
  • Sen hapishanedeydin bu yüzden çocuklarımızı kendim büyütmek zorunda kaldım.
  • Ali büyükbabası tarafından büyütüldü.
  • Büyütülmesini istediğim şu resim ne zaman hazır olacak?
  • Büyütülecek bir şey yok gibiydi.
  • Belgeyi küçülttüm ve sonra tekrar büyüttüm.
  • Çocuğumuzu kendi başıma büyütemem.
  • Jale, bekar bir anne olarak oğlunu büyütüyor.
  • Büyütecek üç çocuğum var.
  • Ali kendi büyüttüğü sebzeler hariç hiçbir şey yemez.
  • “Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu.”
  • Onlar mağazalarını büyütecek.
  • Sanırım sorunu büyütüyorsun.
  • O büyükannesi tarafından büyütüldü.

Büyüt ile ilgili Atasözü veya Deyim

gözünde büyütmek : bir kimseyi, olayı veya şeyi abartmak.

vites büyütmek : aracın hızını artırmak için daha yüksek vitese geçmek Mecaz anlamı işleri hızlandırmak.

Büyüt kısaca anlamı, tanımı

Büyü : Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, efsun, sihir, füsun, bağı. Karşı durulamaz güçlü etki

Bebek büyütücü dili veya dadı dili : Bebeklere bir şey söylerken kullanılan dil.

 

Büyütebilme : Büyütebilmek işi.

Büyütebilmek : Büyütme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Büyüteç düğmesi : Bazı almaçlarda, görüntünün ayrıntılarını daha iyi izleyebilmek için resmin orta bölgesini büyülten düzeni çalıştıran düğme.

Büyütme faktörleri : Besi sırasında canlı ağırlık artışı ve yemden yararlanmayı iyileştirmek için yemlere katılan maddeler.

Büyütme yemi : Başlatma yeminden sonra hayvanların belirli büyüklüğe ulaşıncaya kadar beslenmelerinde kullanılan rasyon.

Büyüttürme : Büyüttürmek işi.

Büyüttürmek : Büyütme işini yaptırmak.

Büyütülebilme : Büyütülebilmek işi.

Büyütülebilmek : Büyütülme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Büyütülüş : Büyütülme işi.

Büyütüm : Bir nesnenin, bir ışıksal aygıtta oluşan görüntüsünün büyüklüğünün nesnenin büyüklüğüne oranı.

Büyütüm gücü : Bir cismin, bir ışıksal aygıt aracılığıyla görünen açısal büyüklüğünün aygıtsız görünene oranı.

Büyütürlük : Aşırılaştırma.

Eksensel büyütüm : Bir mercekler dizisinin ana eksen üzerindeki yan yana iki görüntü aralığının, eşlendik cisimler aralığına oranı.

Odaklama büyüteci : Odaklamanın tam olarak yapılıp yapılmadığını daha rahat biçimde izlemek üzere bazı bakaçlarda yer alan ve görüntüyü büyülten mercek.

Büyüteç : Cisimleri büyüterek gösteren alet, pertavsız.

Büyütken : Büyümeye yol açan.

Büyütken doku : Sürgen doku.

Büyütme : Büyütmek işi. Birisi tarafından yetiştirilmiş kimse. Uzakta duran cisimlere dürbün vb. bir araçla bakıldığında cismi gören açının çıplak gözle bakıldığı zamanki açıya oranı.

Büyütmek : Büyük duruma getirmek, genişletmek. Yetiştirmek, bakmak. Abartmak, mübalağa etmek.

Büyütülme : Büyütülmek işi.

Büyütülmek : Büyütme işi yapılmak.

Büyütüş : Büyütme işi.

Diğer dillerde Büyürlük anlamı nedir?

İngilizce'de Büyürlük ne demek ? : expandibility