Blush türkçesi Blush nedir

Blush ile ilgili cümleler

English: I blush for you.
Turkish: Senin adına utanıyorum.

English: "Tom, you're blushing." "No, I'm not."
Turkish: "Tom, kızarıyorsun." "Hayır, kızarmıyorum."

English: Ali began to blush.
Turkish: Ali kızarmaya başladı.

English: Ali blushed a little.
Turkish: Ali biraz kızardı.

English: A blush came over her face.
Turkish: Yüzü kızardı.

Blush ingilizcede ne demek, Blush nerede nasıl kullanılır?

Blush with shame : Utanmak.

At first blush : İlk bakışta. İlk görüşte. İlk anda.

At the first blush : İlk görünüşte. İlk bakışta.

Blushed : Yüzü kızarmak. Utanmak. (yüzü) kızarmak. Kızarmak (yüz). Kızarmak (yüz vb). Kızartı. Kızartmak. Kızarmak. Kırmızılaşmak.

Blusher : Allık. Yüzü kızaran.

Unblushing : Arsız. Yüzsüz. Utanmaz.

Blushfully : Sakince. Utangaç bir şekilde. Utanarak. Alçak gönüllü bir şekilde. Gösterişsizce. Uysalca.

Bluster : Tehditler savurmak. Bağıra çağıra konuşmak. Şiddetle esmek (rüzgar). Sert esmek. Yüksekten atmak. Yaygara. Yüksekten atma. Kabadayılık etmek. Boş tehdit. Küstahça konuşmak.

 

Blushers : Yüzü kızaran. Allık.

Blushing : Yüzü kızaran. Yüz kızartıcı. Utanarak. Terbiyeli. Efendi. Kızarma. Sütlenme. Utanan. Ahmaklık.

İngilizce Blush Türkçe anlamı, Blush eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Blush ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Flushes : Heyecanlanmak. Kaçırmak (kuş). Boşlukları doldurup sıvamak. Yüzü kızartmak. Uçmak. Heyecanlandırmak. Coşturmak. Fışkırmak. Sifonu çekmek.

Embarrassment : Utanç duyma. Bozuntu. Şaşkınlık. Rahatsızlık. Mahcubiyet. Parasızlık. Para sıkıntısı. Sıkıntı. Utanç duygusu.

Suffusing : Yayılarak belirli bir renge boyamak. Üzerine yayılmak. Bürümek. Yayılmak (sıvı). Kaplamak. Saklamak. Doldurmak.

Meanness : Ahlaksızlık. Yoksulluk. Süflilik. Çingenelik. Hasislik. Alçaklık. Küçüklük. Rezillik. Mıhsıçtılık.

Feel shame : Utanca maruz kalmak. Utanç duymak. Mahçup olmak. Utanç hissetmek.

Be roasted : Pişmek. Kavrulmak. Kebap olmak.

Suffuse : Üzerine yayılmak. Bürümek. Etrafa yayılmak. Doldurmak. Saklamak. Kaplamak. Yayılarak belirli bir renge boyamak. Yayılmak (sıvı).

Suffusion : Kaplama. Kızarma. Gizlenme. Yayma. Yayılma. Sufüzyon. Saklanma.

Empurples : Mor olmak. Sinirlendirmek. Mor hale gelmek. Morartmak. Mor renk vermek. Mor renge boyamak. Mora boyamak.

Blush synonyms : being ashamed, broils, being embarrassed, discolor, blushed, turn red, be ashamed, confusion, suffusions, fry, feel humiliated, color, become red, come unstuck, brown, abashments, browner, be toasted, flush, colour, be fried, broil, reddened, blushes, debasedness, discolour, glowed, feeling ashamed, compunction, glow, shock, change color, reddening.

 

Blush zıt anlamlı kelimeler, Blush kelime anlamı

Ill health : Hastalık. Sağlığın kötü olması. Bozuk sağlık durumu. Sağlıksızlık.

Blush ingilizce tanımı, definition of Blush

Blush kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A suffusion of the cheeks or face with red, as from a sense of shame, confusion, or modesty. To become suffused with red in the cheeks, as from a sense of shame, modesty, or confusion. To redden. To become red from such cause, as the cheeks or face. To suffuse with a blush. To make roseate.