Chair türkçesi Chair nedir

  • Sandalye.
  • Sandalyeye oturtmak.
  • Elektrikli sandalye.
  • Koltuk.
  • Omuzlarda taşımak.
  • Makama geçirmek.
  • Tahtırevan.
  • Yönetmek.
  • Başkanlık etmek.
  • Yetki vermek.

Chair ile ilgili cümleler

English: "Whose chair is this?" "It is mine."
Turkish: "Bu kimin sandalyesi?" "Benim."

English: A wooden chair is expensive.
Turkish: Ahşap sandalye pahalıdır.

English: A dog jumped onto the chair and lay motionless for five minutes.
Turkish: Köpek sandalyenin üzerine çıktı ve hareket etmeden beş dakika durdu.

English: Ali found the chair quite comfortable.
Turkish: Ali sandalyeyi gayet rahat buldu.

English: About how much would it cost to have this chair repaired?
Turkish: Bu sandalyeyi tamir ettirmek yaklaşık kaça mal olur?

Chair ingilizcede ne demek, Chair nerede nasıl kullanılır?

Chair a meeting : Toplantı yönetmek. Toplantıya başkanlık etmek.

Chair back : Sandalye arkalığı.

Chair bottom : Sandalye oturağı.

Chair car : Salonlu vagon.

Chair form : Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Çevrimsel bir özdeciğin bir ucu yukarı, bir ucu aşağı kıvrık biçimine verilen ad. Sandalye şekli. Koltuk biçimi.

Chair lift : Teleski. Telesiyej. Yolcu koltuğu olan teleferik. Koltuklu teleferik.

Empty chair crisis : Boş sandalye krizi.

Address the chair : Başkana hitap etmek.

 

Basket chair : Sepet örgüsü sandalye.

Chair somebody off : Sandalyesiyle beraber omuzlarda taşımak.

İngilizce Chair Türkçe anlamı, Chair eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Chair ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Accrediting : İtibar etmek. Güvenmek. Atamak. Atfetmek.

Office : Memuriyet. Kiler. Yazıhane. Ajans. Bilgisayar, hukuk, iktisat alanlarında kullanılır. Bölüm (orun). Kalem. Görev. Hizmet. İma.

Backrest : Sırtı dayayacak şey. Koltuk arkalığı. Arkalık. Sırtlık. Sırtın dayandığı yer.

Presides : Başkanlık yapmak.

Berth : Yatak. Rıhtıma bağlamak. Yatak yer vermek. Demir yeri. Gemici ranzası. Açıklık. Yatacak yer bulmak. Görev. Limana girmek. Palamarla bağlamak.

Position : Vücudun, herhangi bir bölümü üzerinde, alıştırma için aldığı biçim. Sav. Bir dizgide, bir damganın oturabildiği ve bir sıra sayısınca tanıtılabilen her bir yer. Durmak (bir yerde). Makam. Rütbe. Görev. Yerleştirmek. Hal. Konum.

Administrate : İdare etmek.

Moderate : Azalmak. Yatıştırmak. Yumuşamak. Makul kimse. Yumuşatmak. Görüşleri aşırıya kaçmayan. Ilımlı. Yatışmak. Ilımlı kimse. Ilımlılaştırmak.

Armchair : Sadece akıl veren. Kollu koltuk.

Captain : Kumanda etmek. Takım başı. Futbol, madencilik, voleybol alanlarında kullanılır. Baş garson. Lider. Postabaşı. Yüzbaşı. Başkomiser. Takımı temsil eden oyuncu.

Chair synonyms : eames chair, ladder back, ladder back chair, side chair, chair of state, fighting chair, tablet armed chair, straight chair, captains, boss, authorises, pit, moderates, administers, axilla, avouches, palanquin, folding chair, capacitated, wheelchair, billet, capacitates, lawn chair, situation, accredit, garden chair, leg, seat, place, accredits, rocking chair, avouch, doolie.

Chair ingilizce tanımı, definition of Chair

Chair kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A movable single seat with a back. To place in a chair.