Confine türkçesi Confine nedir

Confine ile ilgili cümleler

English: He confined himself to his room.
Turkish: O kendisini odasına kapatmıştı.

English: He is confined to bed now.
Turkish: O, şimdi yatağa mahkûm.

English: He is confined to his house by illness.
Turkish: O, hastalığından dolayı evine hapsedildi.

English: Ali was confined to a bed for three months.
Turkish: Ali üç ay boyunca bir yatağa mahkûm edildi.

English: He has been confined to his bed with illness.
Turkish: Hastalığından dolayı yatağına hapsedildi.

Confine ingilizcede ne demek, Confine nerede nasıl kullanılır?

Confine in a cage : Kafese kapatmak.

Confine oneself to : Yetinmek. Kanaat etmek.

Confined : Kapalı. Sınırlı. Sarılmış. Mahsur. Loğusa. Hapsedilmiş. Sınırlanmış. Kuşatılmış. Kapatılmış. Loğusalık yatağında olan.

Confined ground water : Sınırlanmış yeraltı suyu. Tutuk su. Üstünde geçirimsiz bir katman bulunan yeraltı suyu. Tutuk yeraltı suyu.

Confined to bed : Yatağa düşmüş. Yatağa bağımlı. Yatağa bağlı. Yatalak hasta. Yatalak.

Confinement to bed : Yatalaklık.

Confiners : Sınırlayan kimse. Kısıtlayan kimse. Kapatan kimse.

Be confined : Mahsur kalmak. Loğusa olmak. Hapsedilmek. Hapsolmak.

 

Confines : Sınır. Ülke sınırları. Hudut. Sınırlar. Hudutlar.

Confinement to barracks : Bir yerin alt kısmında alıkoyma. Kışla içine izole etme. Cezaevine hapsetme.

İngilizce Confine Türkçe anlamı, Confine eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Confine ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Blocks : Tıkamak. Bloke etmek. Kalıplamak. Bloklar. Engellemek. Durdurmak.

Be confined : Hapsolmak. Mahsur kalmak. Hapsedilmek.

Consecrate : Vakfetmek. Adak adamak. Takdis etmek. Tahsis etmek. Kutsamak. Kutsal sayılmak. Adamak. Vermek (dini bir törenle belirli bir unvan). Kutsallaştırmak.

Detain : İzinsiz bırakmak. Gözaltına almak. Engellemek. Oyalamak. Alıkoymak. Yubatmak. Mahrum etmek. Saklamak. Geciktirmek.

Trammel : Gereç. Ayak bağı. Avlamak. Bukağı. Bir tür balık ağı. Kollu pergel. Engel. Güçleştirmek. Tuzağa düşürmek. Elipsograf.

Delimitate : Limitlerini belirlemek. Limit koymak.

Throttle : Kısma valfı. Gazı kesmek. Klapeyle bir şeyin akışını kısmak. Boğazlamak. Daraltmak. Gırtlaklamak. Kelebek. Boğmak. Kısmak (gaz vb.). Boğazını sıkmak.

Devote : Kendini vermek. -e hasretmek. Vermek. Vakfetmek. Ayırmak. Tahsis etmek. Adamak.

Constrains : Baskı yapmak. Bağlamak. İcbar etmek. Mecbur etmek. Zorlamak. Engellemek. Alıkoymak. Menetmek.

Constricting : Baskı yapmak. Büzmek. Daraltmak. Sıkmak. Sıkıştırmak. Sıkıştıran. Sıkma.

Confine synonyms : curtail, strangle, restrain, capping, devotes, clamp down, tie, agglomerating, be in childbed, caged, cleared, binds, add, aggregate, detains, amount to, bespeaking, check, clears, tighten, hold in, curb, abide by, consecrates, enclose, regulate, blindest, mark out, block up, baffle, cabining, accumulate, amass.

 

Confine zıt anlamlı kelimeler, Confine kelime anlamı

Increase : Artma. Artışa geçmek. Arttırmak. Büyümek. Çoğalmak. Artırmak. Üremek. Yükselmek. Artış.

Free : Hiçbir biçimde herhangi bir koşula bağlı olmayan, özgür olan. Bedava. Parasız. Serbest bırakmak. Erkin. Muaf. Serbestçe. Beleş. Rahatlatmak. Asalak olmayan, beslenme yönünden bağımsız, kendibeslek olan.

Confine ingilizce tanımı, definition of Confine

Confine kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Common boundary. Limit. To touch. To inclose. To keep close. To have a common boundary. To restrict. Followed by on or with. To shut up. To border. To limit. Border. To lie contiguous. Used chiefly in the plural. To restrain within limits. To bound.