Blocks türkçesi Blocks nedir

Blocks ile ilgili cümleler

English: Ali lives only a few blocks away.
Turkish: Ali sadece bir kaç blok ötede yaşıyor.

English: Ali lives a few blocks away from Mary.
Turkish: Ali Mary'den birkaç blok ötede yaşıyor.

English: Ali lives a few blocks from here.
Turkish: Ali buradan birkaç blok ötede yaşıyor.

English: Ali lives three blocks from the beach.
Turkish: Ali sahilin üç sokak üstünde oturuyor.

English: A solar eclipse is when the Moon blocks the light from the Sun.
Turkish: Bir güneş tutulması ay güneş ışığını engellediği zaman olur.

Blocks ingilizcede ne demek, Blocks nerede nasıl kullanılır?

Blocks set : Blok seti.

Brake blocks : Blok fren. Fren pabucu. Fren takozu. Sabo.

Branch blocks : Dal blokları. Kalpte iletimin his demeti dallarında gecikmesi veya durması. sağ dal veya sol dal blokları oluşur.

Bundle branch blocks : Kalpte iletimin his demeti dallarında gecikmesi veya durması. sağ dal veya sol dal blokları oluşur. Dal blokları.

Erratic blocks : Daha çok örtü buzullarının taşıdıkları ve çok uzaklara değin götürüp, geri çekilişleri sırasında bıraktıkları irili, ufaklı kaya parçalarına verilen ad. Sapkıntaş. Sapkıntaşlar.

 

Backblocks : Yerleşim yerinden uzak yer (özellikle avustralya'da). Taşra. Kır.

Unblocks : Blokunu kaldırmak. Blok çözmek. Öbek çözmek. Debloke etmek. Tıkanıklığı açmak. Blokajı açmak. Engeli kaldırmak.

Feed blocks : Alternatif yem maddelerinin hayvanların gereksinimlerini ek olarak karşılayabilecek kadar yoğunlaştırılmış uygun birleşimleri oluşturularak hazırlanmış ayrıca çeşitli amaçlarla verilen, ekonomik, yapımı, depolanması ve taşınması kolay ilave yemler. Yem blokları.

Left branch blocks : Kalpte herhangi bir nedenle his demetinin sol dalında iletimin kesintiye uğraması, sol demet dalı bloku. bu durumda sağ karıncığa iletim sol dal üzerinden gelir ve kalbin elektriksel ekseninde sola sapma oluşur. Sol dal bloku.

Cellblocks : Cezaevindeki hapis hücreleri bölümü.

İngilizce Blocks Türkçe anlamı, Blocks eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Blocks ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Chock : Kızak. Takozla desteklemek. Takoz koymak. Kızağa çekmek. Odun parçası. Takoz. Tıka. Domuzdamı.

Aborting : Gelişememek. Durduruluyor. İptal etmek. Düşük yapmak. Başarısızlıkla sonuçlanmak. (bilgisayar) prosedürü durdurmak. Çocuk düşürmek.

Abolish : Yürürlükten kaldırmak. Ortadan kaldırmak. İptal etmek. Lağvetmek. Hükümsüz kılmak. İlga etmek. Bozmak. Kaldırmak. Feshetmek.

Cake : Kalıplaşmak. Topak. Kabuklaşmak. Kalıplaşmış. Kek. Küspe. Parça. Çörek. Yağlı tohumların veya meyvelerin hidrolik pres, devamlı pres, solvent özütleme yöntemi gibi usullerle yağı alındıktan sonra geriye kalan proteince zengin ürün. Pasta.

 

Block out : Kötü bir olayı zihinden uzaklaştırmak. Üzerinde oynamak (fotoğraf vb). Akıldan çıkarmak. Zihinden uzaklaştırmak. Doldurma. Taslak yapmak. Görmezden gelmek. Girmesini engellemek.

Circumvented : Tuzağa düşürmek. Yana kaçmak. Kurtulmak. Alt etmek. Savmak. Açığını yakalamak. Yenmek. Yan çizmek. Atlatmak. Tekerine çomak sokmak.

Block of metal : Metal bloğu.

Avert : Yön değiştirmek. Defetmek. Başka yöne çevirmek. Önüne geçmek. Çevirmek. Başka tarafa çevirmek. Menetmek. Gidermek. Önlemek.

Nog : Ağaç kama. Hımış. Ahşap takoz. Kavela. Alkol oranı yüksek bira. Takoz. Çok alkollü bira (ingiliz ingilizcesi). Ağaç çivi.

Cap : Kapçık. Kep. Ökoryatik mrna’nın 5' ucunda bulunan metillenmiş yapı, 7-metilguanozin. Oğlak. Borunun ağzına doğrudan doğruya takılan bir tapa cinsi. Tamamlamak. Şapka. Daha iyisini yapmak. Kapatmak.

Blocks synonyms : square block, turret clock, electric clock, clock dial, swage block, analog clock, inking pad, starting block, fusee drive, water clock, metal bar, artefact, slab, conceals, tie up, bring short, alarm clock, balks, domino, wall clock, arrest, blow the whistle on, immobilizes, bunging, circumvent, immobilise, confining, briquet, arrests, wedge, digital clock, bar, baulking.

Blocks zıt anlamlı kelimeler, Blocks kelime anlamı

Light : Güneşten ya da başka kaynaklardan gelen ve gözü uyarıcı etkisi olan ışınım erkesi. Soba yakmak. İnmek. Göze uyarımda bulunan ve beyin tarafından yorumlandığında görme duyusuna, yani görülebilir ışığa yol açan elektromıknatıs ışınım. başka bir deyişle, ışımayla yayılan ve görme duyusuyla algılanan erke biçimi. (bu elektromıknatıs ışınım, 4x10-7 m ile 7,7x10-7 m arasındaki dalga uzunluklarında yer alır. dalga uzunluklarındaki değişiklikler gözde değişik duyulara yol açarak değişik renkleri oluşturur). Bir görünçlüğün aydınlatılması için yönetmenin ışıkçılara verdiği komut. Açık (renk için). Işıldamak. Nur. Aydınlanmak. Görme organına bağlı ya da görme organı aracılığı ile olan bütün duyulanma ve algıların vergisi. görme organını uyarabilen ışınım.

White : Sütlü kavhe. Solgun. Gözün beyaz kısmı. Göz akı. Beyaz ırktan olan. Beyaz. Soluk benizli. Yumurta akı.

Blocks antonyms : natural object.