Disjunctive türkçesi Disjunctive nedir

Disjunctive ingilizcede ne demek, Disjunctive nerede nasıl kullanılır?

Disjunctive probability : Ayrık olasılık. Olasılık kuramında, bileşik olayı oluşturan iki ya da daha çok yalınç olaydan birinin ya da ötekilerin gerçekleşmesine ilişkin olan ve toplama kuralı aracılığıyla bulunan olasılık, bk. bağlaşık olasılık.

Disjunctive symbiosis : Organizmalar arasında gerçek bir birleşmenin olmadığı simbiyozis. Disjunktif simbiyozis.

Disjunctively : Ayırıcı bir şekilde.

Disjunction : Ayrılma. Disjonksiyon. Ayırma. Parçalanma. Ayrılma ya da ayrılmış. Ayırtım. Parçalarına ayırma. Ayrışım. Ayırtim.

Disjunctions : Ayrılma. Ayırtim. Ayırtım. Parçalanma. Parçalarına ayırma. Ayrışım. Disjonksiyon. Ayrılma ya da ayrılmış. Ayırma.

Disjuncture : Kesme. Kesilme. Ayırma işi. Bağlantısını kesme. Kopma.

Disjunct : İzole edilmiş. Tümce belirteci. Ayrık. Ayrı. Bitişik veya komşu elementten ayrılarak gösterilmiş. Soyutlanmış. Bölen. Ayrılmış.

Inclusive disjunction : İçermeli ayırtlam. İçermeli ayırtlama.

Nondisjunction : Hücre bölünmesi sırasında eşleşmiş kromozomların ayrılmaması (biyoloji terimi). Bölünmeme.

Disjuncts : Bölen. Ayrılmış. Ayrı. Tümce belirteci.

İngilizce Disjunctive Türkçe anlamı, Disjunctive eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Disjunctive ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Disjunct : Ayrık. Tümce belirteci. Ayrılmış. Bitişik veya komşu elementten ayrılarak gösterilmiş. Ayrı. Soyutlanmış. İzole edilmiş.

Distinguisher : Anlam ayırıcı. Farkına varan. Tanıyan. Farklılığı göre. Seçen. Fark eden.

Denominator : Payda. Mahreç. Bayağı kesirde bölen. İsim koyan.

Divider : Paylaştırıcı. Bölen şey. Hisseleri pay eden kimse. Bölen kişi veya şey. Bölücü. Pergel. Kuyu bölmesi.

Delimiter : Sınırlayıcı. Sınır belirteci. Sonlayıcı. Ayırıcı sınırlayıcı. Limit veya sınırları belirleyen. Sınırlayan. Ayırıcı.

Disconnecting : Sökme. Bağlarını koparmak. Bağlantı kesiliyor. Ayırma. Çözen. Birbirinden ayırmak. Çıkarmak. Kesmek. Fişini çekmek.

Diacritic : Fonetik işaret. Ayırıcı işaret. Harfçik. Vurgu işareti. Bir sesin boğumlanma açısından özellik gösteren türlerini birbirinden ayırmak için kullanılan işaret: yuvarlak a’yı düz a’dan ayırmak için (°-: å), damak n’sini diş n’sinden ayırmak için (-˜: n, ng) işaretlerinin kullanılması gibi. resmi alfabede seslerin veya hecelerin doğru seslendirilmesine yardımcı olmak üzere, harflerin altına, üstüne veya yanına konan işaret. yazı dilimizde düzeltme, kesme işaretleri ayırıcı işaretler olarak kullanılır:kar/kar, kahin, lamba, laf, neş’e, mel’un, n’oldu, n’etsin vb. Ayıran (vurgu vb). Vurgu imi. Ayırıcı. Belirten.

Discriminating : Farkı görebilen. Ehil. Fark eden. Fark gözeten. Ayırıcı. Farklı. Titiz. Değişen. Seçici.

 

Divisors : Bir başka sayıyı bölen sayı. Tambölen sayı. Ortak bölen.

Differentiators : Farklılaştıran. (bilgisayar) çıktı sinyali girdi sinyalinin değişimine orantılı olan elektronik bir alet. Ayrımcılık yapan. Ayrıştıran. Türev alıcı. (elektronik) çıktı voltajının girdi voltajı değişimine orantılı olduğu devre.

Disjunctive synonyms : oppositive, divisor, partitive, fissiparous, discriminators, dispersive, adversative, dividing, differentiator, distinguishing, denominators, parting, interruptive, disjuncts, dissepimental, distinctive, divisional, contrastive, alternative, discriminator, divisive, disuniter, delimiters, disuniters, separative.

Disjunctive zıt anlamlı kelimeler, Disjunctive kelime anlamı

Conjunctive : Birleşik. Bağlaç görevi yapan. Bağlayıcı. Bağlayan. Bağlaç görevi gören kip. Birleştiren. Bitişik. Bitiştiren. Bitiştirici yargı.

Disjunctive ingilizce tanımı, definition of Disjunctive

Disjunctive kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : A disjunctive conjunction. Disjoining. Separating. Tending to disjoin.