Dolaşı nedir, Dolaşı ne demek

Dolaşı; Gösteri alanında kullanılan bir sözcüktür.

Teknik terim anlamı:

Bir tiyatro topluluğunun bir yerden başka bir yere giderek ve dolaşarak oyunlar oynaması.

Dolaşı ile ilgili Cümleler

  • Kan dolaşımı düzenli değil.
  • Enfeksiyon kan dolaşımına ulaştı.
  • Ali Mary'nin peşinde dolaşıyor.
  • O, az bilinen ülkeler hakkındaki gerçekleri toplamak için dünyayı dolaşıyor.
  • Kurtlar ormanda dolaşıyor.
  • O şekilde dolaşın.
  • Onun her zaman elleri ve ayaklarında kan dolaşım ile ilgili problemleri vardı.
  • Dolaşım sistemi, bir küçük ve bir büyük dolaşımdan meydana gelir.
  • Dört at merayı dolaşıyor.
  • İşlerin dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmesi tuhaf değil mi?
  • Ali üzerinde herhangi bir giysi olmadan evin etrafında aylak aylak dolaşır.

Dolaşı ile ilgili Atasözü veya Deyim

atalar çıkarayım der tahta, döner dolaşır gelir bahta : “ana baba, çocuğuna mutlu bir yaşam sağlamaya çalışır ancak kaderde yazılı olan gerçekleşir” anlamında kullanılan bir söz.

tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır : “bir kişi ne kadar farklı yerlerde yaşarsa yaşasın, ne kadar farklı işlerle uğraşırsa uğraşsın, bağlı bulunduğu çevreye veya işe dönmek zorunda kalır” anlamında kullanılan bir söz.

Dolaşı anlamı, kısaca tanımı

 

Atr dolaşım belgesi : Türkiye ile Avrupa Birliğinde serbest dolaşımda bulunan sanayi mallarının Katma Protokol’de öngörülen tercihli rejimden yararlanabilmesini sağlamak üzere dışsatımcı ülke yetkili kuruluşlarınca düzenlenip gümrük idarelerince onaylanan belge

Ayak dolaşığı : Serbest harekete engel olan, ayakbağı, ayak altında dolaşan. Engel (genellikle çocuk için): Bu ayak dolaşığı varıkâ iş mi görülü?.

Basınçlı dolaşım : Koruyucu atmosfer kullanılan fırınlarda, parçaların eşit biçimde etkilenmesini sağlamak için, üfleme ya da benzeri yolla sağlanan gaz dolaşımı.

Büyük dolaşım : Kuşlarda ve memelilerde, sol kulakçıktan, sol karıncığa geçen kanın oradan ana atardamar (aort) ile diğer atardamarlara taşınarak bütün organ ve dokulara kadar gidip kılcal damarlar aracılığıyla toplardamarlara geçerek sağ kulakçığa gelmesiyle meydana gelen kan dolaşımı. Kuşlarda ve memelilerde sol-kulakçıktan sol-karıncığa geçen kanın oradan ana atardamar (aort) ile diğer atardamarlara taşınarak bütün organ ve dokulara kadar gidip orada kılcal damarlara geçtikten sonra toplardamarlar aracı ile sağ-kulakçığa dönmesiyle meydana gelen çember.

Doğal dolaşım : Fırın gazlarının ya da bir yunaktaki sıvının, dış etkiler olmaksızın dolaşması olayı.

Dolaşıcı topluluk : Oradan oraya dolaşarak oyunlar oynayan taşra topluluğu.

Dolaşıh : Dolaşık, örük; saçların dolaşıh.

Dolaşık akış : Belirli bir Reynold sayısını aştığı için, içinde rasgele devinimleri artmış, çizgisel akıştan çıkmış akış türü.

Dolaşık havalık : İki ya da daha çok sifonu birden havalandıran boru.

 

Dolaşık ot : Kır sarmaşığı.

Dolaşım anoksisi : Kan sirkülasyonundaki durgunluğa bağlı olarak meydana gelen anoksi, durgunluk anoksisi, stagnant anoksi, sirkülatör anoksi.

Dolaşım belgesi : Dışsatımda ticari kolaylıklardan yararlanabilmek amacıyla dışsatımcı ülke yetkili kuruluşlarınca ATR, EUR.1 olarak iki biçimde düzenlenen ve gümrük idarelerince vize edilen belge. karşılığı ATR dolaşım belgesi, EUR.1 dolaşım belgesi.

Dolaşım borusu : Sıcak su hazırlama döşeminde, soğuyan suyun sıcak su deposunda dönmesini sağlayan boru.

Dolaşım bölgesi : Ulaşım araştırmalarında yolculuk davranışlarının hesaplandığı ve çözümlendiği en küçük birimi.

Dolaşım düzeni : Sürekli açındırma aygıtlarında, eriyiğin bütün tekneleri dolaşmasını, tazelenmesini sağlayan, ısı değiştirgeçleri, tulumbalar, borulardan oluşan dizge.

Dolaşım kaynağı : İnsanların ve taşıtların kent içinde devinimlerine yol açan ve bu devinimleri çoğaltan işyerleri, eğlence yerleri, öğrenim kurumları, ve benzerleri etkenler.

Dolaşım kollapsı : Şok.

Dolaşım organı : Yürek, atardamar, toplardamar ve kılcal damar gibi dolaşım sistemini oluşturan organlardan her biri. Sirkülasyon organı. Kalp, atardamar, toplardamar ve kılcal damar gibi dolaşım sistemini oluşturan organlardan her biri, sirkülasyon organı. [Bakınız: dolaşım sistemi].

Dolaşım oylumu : Belli bir noktadan, belirli bir süre içinde geçen insan, taşıt ve hayvan sayısı.

Dolaşım reaktörü : Kalbi içinde fisil madde dolaşımı olan reaktör.

Dolaşım sayımı : Kentiçi ya da kentlerarası yollarda belli bir sürede, belli bir noktadan geçen taşıt sayısının, dolaşımın tasarlı bir biçimde düzenlenmesi ereğiyle saptanmasını amaçlayan araştırma türü.

Dolaşım sistemi : Organizmada kan dolaşımının görevini sağlamak üzere bir araya gelmiş olan yürek ve kan damarları topluluğu. Sirkülasyon sistemi. Organizmada kan dolaşımının görevini sağlamak üzere bir araya gelmiş olan kalp ve kan damarları topluluğu, sirkulasyon sistemi. Besin maddeleri ve oksijeni dokulara taşıyan, artık maddeleri dokulardan uzaklaştıran, vücut sıcaklığının düzenlenmesinde görev alan ve hücresel işlevlerin düzenlenmesi için hormon ve diğer ajanları organizmaya dağıtan, kalp ve damarlardan oluşan bir taşıma sistemi. Büyük ve küçük dolaşım olmak üzere ikiye ayrılır. (Eş anlamlısı: dolaşım organı, sirkülasyon sistemi),Organizmada dolaşım görevini yerine getirmek üzere bir araya gelmiş olan yürek ve kan damarı sistemi topluluğu.

Dolaşım suyu : Dolaşım yapan su.

Dolaşım tasarı : Bir kentin düzentasarının hazırlanmasında kullanılmak üzere düzenlenen, kentin gelecekteki toprak kullanımını etkilemesi öngörülen, dolaşım kaynaklarını ve bunlar arasındaki ilişkileri, kentlinin yararını en çoğa çıkaracak ve kent yönetimine gelimini en aza indirecek biçimde düzenlemeyi amaçlayan tasar.

Dolaşım tıkanması : Dolaşım yoğunluğunun, insan ve taşıt gidiş gelişine engel olacak ölçüde artması.

Dolaşım tulumbası : Döşemde suyu dolaştıran tulumba.

Dolaşım yetmezliği : Şok.

Dolaşım yükü : Kent içindeki ya da kentlerarası yolların belli bir birim süre içinde, insan ve taşıt gidiş gelişinin tıkanmasına yol açmayacak ölçüde elverişli sayılan insan ve taşıt sayısı.

Dolaşımdaki para : Merkez bankası tarafından çıkarılan kâğıt paradan bankaların nakit varlıklarının düşülmesiyle hesaplanan kâğıt para miktarı ile hazine tarafından piyasaya sürülen bozuk para toplamı.

Dolaşıverme : Dolaşıvermek işi.

Dolaşıvermek : Çabucak veya kısa zamanda dolaşmak.

Düzgeçişli dolaşım : Anayola bir ya da iki yanından yapılan giriş ve çıkışlarla kesilmesini, dolaşımı düzenleyen kuralların yasaklamış olduğu taşıt gidişgelişi.

Emeğin serbest dolaşımı : İktisadi bütünleşme içinde yer alan ülke yurttaşlarının üye ülkelerde herhangi bir ayrım ya da kısıtlama olmaksızın çalışması ve çalıştığı ülkedeki tüm iktisadi ve sosyal haklardan yararlanabilme ilkesi.

Enterohepatik dolaşım : Safra tuzları ve diğer maddelerin yinelenen döngüyle karaciğerden atılması, bunların daha sonra bağırsak mukozasından geçerek tekrar karaciğer hücreleri tarafından alınması ve tekrar bağırsağa atılması.

Eur1 dolaşım belgesi : Türkiye'nin Serbest Ticaret Anlaşması imzaladığı ülkeler ve Avrupa Birliği'ne üye ülkelere yönelik dışsatımda tarım, kömür ve çelik ürünlerinin tercihli rejimden yararlanabilmesini sağlamak üzere yetkili kuruluşlarca düzenlenip gümrük idarelerince onaylanan belge.

Fetal kan dolaşımı : Göbek toplardamarıyla plasentadan gelen temiz kanın fetüsün göbek atardamarı aracılığıyla plasentaya geri dönmesi.

Fetal plasental dolaşım : Ana ve yavrunun plasenta aracılığıyla oluşturdukları sistemdeki kan dolaşımı.

Gaz dolaşım önleyicisi : Gaz havalı lambalarda, sıcak gazın dip yakınlarında dolaşmasını engelleyen, mika ya da metal pul.

Havayuvarı dolaşımı : Hava yığınlarının yüksek ve alçak basınç alanları üzerinde ve bu alanlar arasında bağlantılı olarak düşey ve yatay yönlerde yer değiştirmesi.

Hızlı dolaşım : Kent ve kasabalarda özel olarak ayrılmış yollarda, giriş ve çıkışlarla sık sık kesilmeyen, giriş ve çıkışların uzun aralıklı ve belirli yerlerde öngörülmüş olduğu, istenilen yerlere kısa sürede gidebilmeyi sağlayan taşıt dolaşımı.

İşkembe karaciğer azot dolaşımı : İşkembede bakterilerin kullanabileceğinden fazla miktarda oluşan amonyağın işkembeden emilerek karaciğere gelmesi ve burada üreye dönüşerek bir bölümünün böbrek yoluyla atılması, diğer bölümünün ise tükürük yoluyla veya geri emilimle tekrar işkembeye dönmesi olayı, rumino hepatik dolaşım.

Kapalı dolaşım : Bütün omurgalı hayvanlarda ve bazı halkalı solucanlarda olduğu gibi karıın damar denen kapalı borular içinde dolaşması. Kanın kalp ve damarlardan oluşan kapalı bir sistem içerisinde dolaşması, kapalı kan dolaşımı. Dalakta kabuklu arteryollerin uç kısımlarının kırmızı pulpadaki venöz sinüslere açıldığı direkt dolaşım.

Kapalı dolaşım sistemi : Atardamarlar, kılcaldamarlar ve toplardamarlardan meydana gelmiş olan kapalı bir sistem; bütün omurgalı hayvanlarda ve bazı halkalıkurtlarda (solucanlar) bulunur.

Kapalı kan dolaşımı : Kapalı dolaşım.

Kendiliğinden dolaşım : Suyun özgül ağırlık ayrımından doğan bir kuvvetle oluşan dolaşım.

Küçük dolaşım : Kuşlarda ve memelilerde, sağ kulakçıkta toplanan kanın sağ karıncığa ve oradan akciğer atardamarı ile akciğerlere taşınarak temizlendikten sonra akciğer toplardamarı ile sol kulakçığa dönmesi ile oluşan çember. Kuşlarda ve memelilerde, kanın sağ kulakcıkdan sağ karıncığa ve oradan akciğer atardamarı ile akciğere taşınarak temizlenip akciğer toplardamarı ile sol kulakçığa dönmesiyle meydana gelen çember.

Ortalama dolaşım doluş basıncı : Dolaşımın kanla dolması için gerekli olan ortalama basınç. Dolaşımdaki kan hacmiyle doğru orantılıdır.

Ölüm sonrası yayılan dolaşım : Ölümden sonra, kokuşma bakterilerinin bulundukları yerlerden özellikle de bağırsaklardan çoğunlukla kan ve lenf damarları yoluyla uzak dokulara ve organizmaya yayılması, posthium dolaşım.

Paranın dolaşım hızı : Ekonomide genellikle bir yıl olmak üzere belli bir dönemde gerçekleştirilen tüm iktisadi ve ticari işlemlerde kullanılan bir birim paranın ortalama el değiştirme sayısı.

Paranın dolaşımı : Bir birim paranın belirli bir dönemde mal ve hizmet satın alımlarında iktisadi karar birimleri arasında el değiştirmesi.

Periferik dolaşım : Büyük kan dolaşımı.

Posthium dolaşım : Ölüm sonrası yayılan dolaşım.

Rumino hepatik dolaşımı : İşkembe - karaciğer azot dolaşımı.

Sarmaşık dolaşık : Sarmaş dolaş.

Seçkinler dolaşımı : (Pareto) İnsanlık tarihi boyunca aşağı toplumsal sınıflar içindeki yetenekli bireylerin, yönetici yerlerde bulunan ve kapalı bir sınıf oluşturan seçkinlerle savaşarak, onların yerini aldığını savunan görüş.

Serbest dolaşım : Üretim faktörleri, malların ve dövizin ülkeler arasında hiçbir kısıtlama ve sınırlama olmaksızın dolaşımı. Gümrük birliği anlaşmalarına konu olan malların üye ülkeler arasında herhangi bir kısıtlama olmaksızın dolaşımı. karşılığı ATR dolaşım belgesi.

Serbest dolaşımdaki eşya : Bir ülkenin taraf olduğu uluslararası anlaşmalardaki hükümler saklı kalmak koşuluyla, gümrük bölgesine giren eşya ile üretiminde kullanılan girdilerin yerli olup olmadığına bakılmaksızın o ülke kökenli sayılan eşya.

Sermayenin dolaşım süreci : Marksist yaklaşımda para sermayenin üretici sermayeye, üretici sermayesinin meta sermayeye ve meta sermayenin de tekrar para sermayeye dönüşüm süreci.

Sistemik dolaşım : Büyük kan dolaşımı.

Su dolaşımı : Soğutma amacıyla kullanılan suyun dolaşımı. Suyun denizlerden, göllerden, karalardan buharlaşma ile açık havaya çıkması, oradan kar ve yağmur olarak yeryüzüne düştükten sonra, yeraltından denize akarak yeniden buharlaşıp açık havaya dönmesi olayı.

Tepki dolaşımı : Nöronların alıcı sinirlerden, iletici sinirlere doğru düzenlenişi.

Tulumbalı dolaşım : Suyun döşemde tulumba yardımıyla dolaştırılması.

Yaya dolaşımı : Bir kentte, taşıt kullanmayan kimselerin gidiş gelişleri.

Yaz dolaşısı : Bir sirkin yaz aylarında düzenlediği gösteri izlencesini uyguladığı dolaşı.

Yeniden dolaşım : Su verme ortamını oluşturan sıvı ya da gazın, yeniden kullanılmak amacıyla dolaştırılması olayı.

Açık dolaşım sistemi : Genellikle bütün eklem bacaklılarda ve birçok yumuşakçada bulunan atardamar ve kan boşluğundan oluşmuş açık bir dolaşım sistemi.

Büyük kan dolaşımı : Kalbin sürekli kasılıp gevşemesiyle kanın bütün vücudu dolaşması.

Dolaşık : Karışık (saç, ip vb.). Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren. Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık. Dolaşarak giden (yol).

Dolaşıklık : Dolaşık olma durumu.

Dolaşıksız : Dolaşık olmayan.

Dolaşılma : Dolaşılmak işi.

Dolaşılmak : Dolaşma işi yapılmak.

Dolaşım : Dolaşma işi. Dolanım. Kan dolaşımı.

Dolaşım ortaklığı : Müşterilerine yurt dışında da hizmet verebilmek için cep telefonu firmalarının başka ülkelerin iletişim firmalarıyla kurduğu iş birliği.

Kan dolaşımı : Kalbin sürekli olarak kasılıp gevşemesiyle kanın damarlar içinde yer değiştirmesi, dolaşım, deveran, deveranıdem.

Küçük kan dolaşımı : Çeşitli organlardan gelen toplardamarların kanı sağ kulakçık ve sağ karıncığa taşıması, oradan da atardamarlarla kanın akciğerlere ulaştırılması ve oradan sol kulakçığa taşınması düzeni.

Para dolaşımı : Dolanım.

Diğer dillerde Dolaşı anlamı nedir?

İngilizce'de Dolaşı ne demek ? : tour