Extends türkçesi Extends nedir

Extends ile ilgili cümleler

English: His influence extends all over the country.
Turkish: Onun etkisi tüm ülkeye yayılır.

English: A giraffe extends its neck to get food.
Turkish: Bir zürafa yiyeceğini almak için boynunu uzatır.

English: The effect of gravity extends from each object out into space in all directions, and for an infinite distance.
Turkish: Yer çekimi etkisi her nesneden uzaya doğru her yönde ve sonsuz bir mesafede uzanır.

English: This river extends for hundreds of miles.
Turkish: Bu nehir yüzlerce mil uzanır.

Extends ingilizcede ne demek, Extends nerede nasıl kullanılır?

Overextends : Fazla genişletmek veya uzatmak. Çok fazla genişletmek veya uzatmak. Aşırı zorlamak. Abartılı bir dereceye kadar uzatmak. Aşırı genişletmek. Aşırı yormak.

Extend a term : Süresini uzatma. Süresini, belirli koşulları yerine getirerek yenileme.

Extend an invitation : Davet etmek. Resmi bir davetiye göndermek.

Extend condolences : Avutmak. Rahatlatmak. Teselli etmek. Derdini paylaştığını belirtmek. Acısını paylaştığını ifade etmek. Sempatisini ifade etmek. Taziyelerini sunmak.

Extend credit : Kredi uzatmak. Krediyi uzatmak.

 

Extend mode : Genişletme kipi.

Extend selection : Seçimi genişletmek. Seçimi genişlet.

Extend the credit : Sayca uzatımı. Krediyi genişletmek. Sayca süresini belirli koşullara uygun olarak uzatma.

Extend selection mode : Seçimi genişletme modu.

Extend of the protection : Korumanın kapsamı. Korumanın sınırlarını çizen ve nelerin koruma sınırı içinde kaldığını gösteren kapsam.

İngilizce Extends Türkçe anlamı, Extends eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Extends ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Affording : Parası yetmek. Zaman ayırabilmek. Çıkışmak. Zamanı olmak. Maddi gücü yetmek. Karşılamak (parasal olarak). Göze almak. Gücü yetmek. Bulabilmek. Satın almaya gücü yetmek.

Bespread : Bulamak. Lekelemek. Örtmek. Kaplamak. Saçmak. Bulaştırmak.

Keeping up : İdame etmek. Sürdürmek. Ayakta tutmak. Devam etmek. Yüksek tutmak. Seviyesine ulaşmak. Yukarıda tutmak. Yukarda tutmak. Yüksekte tutmak. Bozmamak.

Deployed : Sevk edilmiş (ordu). Dağıtmak. Yayılış. Görevlendirmek. Uygulamak. Harekete geçirmek.

Broadcasts : Yayınlar. Ekmek (tohum). Yayımlamak. Yayın yapmak (radyo ve televizyon terimi). Saçmak. Duyurmak.

Amplifying : Büyütmek. Artırmak. Yükseltmek (ses). Geniş olarak açıklamak.

Hold over : Uzun sürmek. Ertelemek. Bir memuriyeti işgale devam etmek. Geri bırakmak. Ötelemek. Süre dolmasına rağmen görevine devam etmek.

Run : Birbirini izleyen başlangıcı ve sonu belirlenmiş zaman aralıkları. Kaçakçılığı yapmak. Bir veri kümesi üzerinde bir kez uygulanan iş dönemi. Geçmek. Kaçakçılığını yapmak. Taşımak. Dönem. Aday göstermek. Aday olmak. Çarpmak.

 

Keep the ball rolling : İşleri kaldığı yerden devam ettirmek. İyi bir işi sürdürmek. Devam etmek. Yürütmek. Sürdürmek.

Build on : İnşa etmek. Derece derece artırmak veya genişletmek. Dayandırmak. Kademeli olarak eklemek (bir bina veya mevcut yeteneklere). Üzerine eklemek yaparak geliştirmek.

Extends synonyms : come, go deep, globalise, accord, augment, keep up, circulates, bulked, accrue, be prolonged, belabor, elongate, accrete, afforded, bespreads, broaden, ray, belabors, ease up, keep something going, allows, broadcasted, blossomed, broadens, enlarging, accrues, accruing, enlarge upon, attribute, enlarges, belabour, pass, lend a helping hand.

Extends zıt anlamlı kelimeler, Extends kelime anlamı

Decrease : İnişe geçmek. Düşüş. Azaltmak. Eksiltme. Azalma. Küçültmek. Düşüş göstermek. Eksilme. Eksilmek. Küçülmek.

Conserve : Konserve. Koruma altında tutmak. Konserve yapmak. Muhafaza etmek. Konservesini yapmak. Korumak. Reçel.