Fossillike türkçesi Fossillike nedir

Fossillike ingilizcede ne demek, Fossillike nerede nasıl kullanılır?

Fossil community : Fosil grubu. Taşıl kümesi. Fosil türkümü. Taşı! kümesi.

Fossil fuel : Fosil yakıt. Çok erken zamanlarda yaşamış bitki ve hayvan kalıntılarından oluşan yakıt (kömür, petrol, doğal gaz). Fosil yakıtı.

Fossil ice : Taşıl buz. Fosil buz. Çoğunlukla buzul dillerinin sona erdiği yerlerde, üzeri buzul taş yığınlarıyla örtülen, uzun süre erimeden kalabilen buzul artığı. Fosil buzu.

Fossil oil : Petrol. Ham petrol.

Fossil population : Yeryüzünün kimi bölgelerinde (yüksek yaylalar, yoğun eşleksel ormanlar, karalardan ve denizyollarından uzakta kalmış adalar gibi) yüzyıllardan beri hiçbir karışıma uğramayan, köken özelliklerini koruyabilmiş küçük insan toplulukları. Kalıntı nüfus.

Fossil record : Taşıl kalıntı. Fosil kalıntı.

Fossilist : Fosiller vasıtasıyla jeolojik dönemleri araştıran jeolojist. Paleontoloji uzmanı kimse. Paleontolojist.

Fossil : Taş ya da kayaların içerisinde rastlanan taşlaşmış, canlı ya da canlı parçalan. taşıl. Geçmiş yer bilimi zamanlarına ilişkin hayvanların ve bitkilerin yer kabuğu kayaçları içindeki kalıntıları ve izleri, taşıl. Köhne. Geçmiş yerbilim zamanlarına ilişkin hayvan ve da bitkilerin, yerkabuğu kayaçları içindeki kalıntıları ya da izleri. Taşıl. Çok eski. Köhneleşmek. Eski kafalı. Fosil. Biyoloji, jeoloji alanlarında kullanılır.

 

Fossilisation : Çağın gerisinde kalma. Demode olma. Taşıllaşma. Fosilleşme işlemi. Tarihi geçme (ayrıca fossilization). Taş kesilme. Fosilizasyon. Fosilleşme. Taşa dönüşme süreci.

Fossilised : Sabit değişmez olmak (ayrıca fossilize). Modası geçmiş olmak. Taşlaşmak. Fosilleşmiş. Fosil olmak. Fosile dönüşmek. Demode yapmak. Saflaşmak. Modası geçmek.

İngilizce Fossillike Türkçe anlamı, Fossillike eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Fossillike ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Get on : Bindirmek. Trene binmek. Geçinmek. Anlaşmak. Giymek. Otobüse trene veya uçağa binmek (örneğin, o trene 40 dakika önce bindi). Kötü gitmemek. Binmek. İlerlemek. Olmak (belirli bir şekilde).

Fastest : Çabuk. İleri (saat). Su gibi. Değişmez. Hızla. En hızlı. Sıkı. Rengi atmaz. Süratli. Ayrılmaz.

Historic : Evrimsel. Tarihsel. Tarihe geçmiş. Önemli.

Fossilized : Modası geçmiş. Fosilleşmiş. Taşlaşmış. Çağ dışı. Günü geçmiş.

Corniest : Basmakalıp. Bayat. Ele geçirmek. Nasırlı. Klişe. Modası geçmiş. Tahıl bakımından zengin. Çok kullanılan. Tanecikli.

Halcyon : Dingin. Sakin. Emircik. İskele kuşu. Huzurlu. Yalıçapkını.

Chronics : Çok kötü. Müzmin. Kronik. Sürekli. Süreğen. Devamlı. Kalıcı. Berbat.

Halcyons : Dingin. Emircik. İskele kuşu. Yalıçapkını. Sakin.

Historied : Tarihe geçmiş.

 

Firm and abiding : Kalıcı. Sürekli. Dayanıklı. Kolayca hareket ettirilemeyen. Stabil. Kolay hareket etmeyen.

Fossillike synonyms : antecedental, dormant, maturate, stonier, stoniest, rockiest, dumpish, diachronic, convert, calmer, depressed, antique, age, granite, historical, granites, constant, copper bottomed, archaeo, corny, attached, lithoid, abiding, ditch water, dreamless, established, flattest, airless, firm as a rock, calm, storied, as sound as bell, deep seated.