Frowst türkçesi Frowst nedir

  • Havasız ortam.
  • Basık hava.

Frowst ingilizcede ne demek, Frowst nerede nasıl kullanılır?

Frowstier : Havasız. Küf kokulu. Basık.

Frowstiest : Havasız. Küf kokulu. Basık.

Frowsty : Basık. Küf kokulu. Havasız. Sıkıcı.

Frowsier : Dağınık. Pasaklı. Taranmamış. Hırpani. Kılıksız.

Frowsy : Dağınık. Şapşal. Pasaklı. Hırpani. Kılıksız. Çirkin. Kirli. Taranmamış.

Frown on : Karşı çıkmak. Menetmek. Soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb). Razı olmamak. Uygun görmemek. Onaylamamak. Uygun bulmamak.

Frown on something : Uygun bulmamak. Uygun görmemek.

Frowned : Kaş çatma. Surat asmak. Sinir olma. Kaşlarını çatmak. Hoşnutsuzluk belirten bakış. Somurtmak. Hoşgörmemek. Kaşını çatmak. Kaş çatmak. Alın çatmak.

Frowners : Kaşlarını çatan kimse. Somurtan kimse. Sinirli bakan kimse.

Frown down : Hoşnutsuzluğunu göstermek. Kaşlarını çatmak. Kaşını çatmak. Kaş çatmak.

İngilizce Frowst Türkçe anlamı, Frowst eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Frowst ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Lower : Kırmak (gurur). Alt. Küçültmek. Satakdaki malın isteklerden daha çok olması nedeniyle bunların satışlarını sağlamak amacıyla ederlerinde yapılan indirim. aynı konu üzerinde çalışan ve aynı özellikte nesneyi yapıp satan kişilerin karşıtı ile tecimsel bir yarışta bulunmak ve onun etkilerinden kurtulabilmek amacıyla satış ederleri üzerinde yaptıkları indirim. Somurtmak. Küçük düşürmek. Aşağılamak. Düşürmek. Eder indirimi.

 

Fore : Öndeki. Baş taraf. Önde. Ön. Ön taraftaki. Pruva. Başta. Başa doğru. İlk. Önde olan.

Make a face : Somurtmak. Suratını ekşitmek. Dudak bükmek. Surat yapmak. Surat asmak. Surat etmek. Yüzünü gözünü buruşturmak. Suratını buruşturmak. Yüzünü buruşturmak. Memnuniyetsizlik göstermek.

Anterior : Önde bulunan. Biyoloji, veterinerlik alanlarında kullanılır. Daha eski. Eski. Ön. önde bulunan, ön tarafta bulunan. Bir hayvanın ya da bir parçasının bir eksene göre önde olan bölgesi; insan anatomisine göre ventral bölge; karın tarafı. ön. Öndeki. Ön. Önceki. Ön, önde bulunan, ön kısımla ilgili, anteriyor.

Frontmost : Ön tarafta en uzakta bulunan. Öndeki. İleride en başta bulunan. En ön.

Frontal : Alın. balıklarda orbital bölgede bulunan ve baş iskeletinin büyük bir kısmını oluşturan bir çift büyük kıkırdak kemik. Alna ait. Cephe+. Frontal. Alınlık. Ön. Alın. Alın balıklarda orbital bölgede bulunan ve baş iskeletinin büyük bir kısmını oluşturan bir çift büyük kıkırdak kemik. Alın kemiği. Alın+.

Grimace : Suratını ekşitmek. Yüz ekşitmek. Suratını buruşturmak. Yüzünü buruşturmak. Yüzünü buruşturma. Yüzünü ekşitmek. Yüzünü çarpıtmak. Yüz çarpıtma. Oyuncunun, anlatımı vurgulamak için oyun sırasında yanlış olarak başvurduğu yüz kımıltılarının tümü. Yüz buruşturmak.

 

Glower : Ters bakış. Yiyecek gibi bakmak. Dik dik bakmak. Öfkeli bakış. Öfkeli bakmak. Ters ters bakmak.

Lour : Somurtmak. Karartmak. Kararmak. Surat asma. Kaş çalmak. Surat asmak. Somurtma.

Advanced : İleri düzey. İleri derece. Gelişkin. Öncü. Yüksek. İleri derecede. Gelişmiş. İleri. İlerlemiş. Modern.

Frowst synonyms : foremost, head on, in advance, fug, advance, first, pull a face, scowl.

Frowst zıt anlamlı kelimeler, Frowst kelime anlamı

Aft : Kıç tarafta (gemi). Arka tarafta (gemi). Arka taraf. Kıçta. Kıçta (gemi). Arkaya doğru (gemi). Gerisinde. Arkasında. Kıça doğru (gemi). Geri.

Posterior : Posteriyör. Ardıl. Art. Kıça yakın. Gerideki. Geri. Arka, arkada bulunan, arka kısımla ilgili. Sonra gelen. Arkadaki. Bir organizmanın arka kısmı; bir organ veya yapının arka kısmı. posteriyor, art.

Last : Tutmak. Son olarak. Herkesten sonra. Çekmek. Gitmek. En son. Son şey. Sürmek (süre vb). Sürmek. Sonuncu kimse.

Frowst antonyms : back, rear.