Give no quarter türkçesi Give no quarter nedir

  • Aman vermemek.
  • Müsamaha göstermemek.
  • Canını bağışlamamak.
  • Acımamak.
  • Merhamet göstermemek.
  • Bağışlamamak.
  • Merhamet etmemek.

Give no quarter ingilizcede ne demek, Give no quarter nerede nasıl kullanılır?

Give : Bel vermek. Bulaştırmak. Eğilmek. Doğruluğunu kabullenmek. Düzenlemek. Tanımak. Gitmek. Esneklik. Vermek. Bahşetmek.

No : Red. Olumsuz karar. Hayır. Olmaz. Değil. Yasak. Hiç. Olumsuz oy. Sahne çerçevesinin iç yüzünde, yukarıda, sağ ve sol yanlardaki dizi ışıtaçların tümü. Yok yanıtı.

Quarter : Kökeni ispanyol akıncılar tarafından amerika’ya getirilen atlara dayanan, adından da anlaşılacağı üzere çeyrek mil gibi kısa mesafe yarışlarında usta, her renkte olabilen at ırkı. Mahalle. Dörde ayırmak. Oturtmak. Yerleştirmek. Quarter atı. Bir kentin, bir kasabanın, büyükçe bir köyün, yönetim bakımından bölündüğü, yapı bölgeciklerinden ve insan topluluklarından oluşan en küçük parçalardan her biri. bk. komşuluk birimi. Dört parçaya bölmek. Dördün. Dörde bölmek.

Give no leg to stand on : Tutunacak bir dal bırakmamak.

Give no respite : Göz açtırmamak. Soluk aldırmamak.

Give notice of motion : Önerge vermek. Yasa teklifi sunmak.

Find no quarter : Bağışlanmamak.

Give notice of appeal : Temyize gitmek. Temyiz başvurusu yapmak.

 

Give notice : İhbar etmek. Önceden haber vermek. Haber vermek. Bildirmek. Tebligat vermek. İhtar çekmek. Uyarmak.

İngilizce Give no quarter Türkçe anlamı, Give no quarter eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Give no quarter ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cracking down : (yolsuzlukların) üzerine gitmek. Göz açtırmamak. Aşırı önlem almak. Sert önlemler almak. Sıkıştırmak. Sıkı önlem almak. Sıkı önlemler almak.

Clamp down : Daha duyarlı davranmak. Sıkıştırmak. Üzerine gitmek. Göz açtırmamak. (yolsuzlukların) üzerine gitmek.

Ride roughshod over : Hor görmek. Hor kullanmak. Kaba davranmak. Saygı göstermeyen tarzda davranmış. Küçük düşürülmüş. Aşağılanmış. Küçük düşürmüş. Saygısızca davranmak. Saygısızlık yapılmış.

Crack down : Göz açtırmamak. Sıkı önlemler almak. Daha katı olmak. Acımasızlaşmak. Sert önlemler almak. Sıkı önlem almak. Aşırı önlem almak. Sıkıştırmak. (yolsuzlukların) üzerine gitmek.

Hold no brief for : Savunmaktan kaçınmak. Taraftarı olmamak. Desteklememek. -in savunucusu olmamak. Hiç haz etmemek.

Clamp down on : Fiziksel olarak baskı yapmak. Bir tür faaliyete sınırlamalar koymak (genellikle yasaklanmış bir faaliyet). Ciddi tedbirler almak. Daha sıkı olmak. Sınır koymak. Sınırlamalar getirmek. Menetmek. Yasakları uygulamaya koymak. İşe el koymak.